Pedagog
Çocuklar nasıl en iyi şekilde öğrenir? Öğrenme isteği ve disiplin nasıl yeşerir? Kolayca öğrenen, merak eden, disiplinli çalışan ve öğrendiklerini hayata taşıyan çocuklarla öğrenmeye dirençli, isteksiz ya da kaygılı çocuklar arasındaki davranış farkı nasıl açıklanır?
Zeka, çocukların daha öğrenmelerinin tek belirleyicisi midir? Çocuğumuzun daha iyi öğrenmesini sağlamak için okul, öğretmen gibi klasik faktörler dışında ona nasıl destek olmak için kazandırabileceğimiz beceriler var mıdır? Bu sorular çocuklarının yaşam başarısına katkıda bulunmak ve onların becerilerini arttırmak isteyen anne babaların sıklıkla akıllarından geçen sorular. Peki ama doğru yanıtlar nedir?
Zeka Başarının Tek Kriteri Değil
Artık hepimiz zekanın sabit değil, geliştirilen, şekillendirilen
bir kaynak olduğunu ve doğru uygulamalarla çocuğumuzun
beynini belirli bir noktaya kadar geliştirebileceğimizi
biliyoruz. Ancak bir çocuğun öğrenme kapasitesini belirleyen
sadece sahip olduğu nöroplastite (zihin yapısı) değildir.
Eğitimciler ve aileler olarak çoğu zaman göz ardı etsek de
çocuğun öğrenme kapasitesini geliştirecek, akademik
başarısını yükseltecek üstelik beynin karmaşık isimli
süreçleriyle değil ebeveynlerin özen ve dikkatleriyle
çocuklarına kazandırabilecekleri başka beceriler de vardır.
Bu beceri deyim yerindeyse ebeveynlerin parmaklarının
ucundadır ve öğretildiğinde çocuğun yaşam kapasitesine
önemli katkılarda bulunabilir.
Özdenetim: Zeka Kadar Önemli
Bu becerilerden ilkine özdenetim adını veriyoruz. Özdenetim
çocuğun arzu ettiği, istediği bir amaca ulaşabilmek için
arzularını öteleyebilme, dürtülerini susturabilme becerisi olarak
tanımlanıyor. Market alışverişinde seçtiği çikolatayı yemek
için kasadaki ödemenin bitmesini beklemek,
oyuncakçı dükkanında onlarca çekici oyuncağın içinden sadece
bir tanesini seçerek çıkabilmek okul öncesi çocukların
özdenetimlerinin gelişmiş olduğu gösteren önemli
örnekler. Eğitim hayatlarının başlamasıyla birlikte
çocukların daha da karmaşık dürtü kontrolleri
yapabilmelerini bekliyoruz: Ders sırasında öğretmenini sessizce
izlemek, anlatılanlara dikkat vermek, televizyon seyretmek
yerine ödevlerini yapabilmek, oyun oynamak yerine kitap okumak
gibi basit kontroller bir yaşam biçimi haline geldiğinde ise
çocuğun hayat başarısını sağlıyor.
Aslında Bize Çok Tanıdık
Bu şekilde anlatıldığında yeni bir kavrammış gibi gözükse de
özdenetim aslında bize hiç de yabancı bir kavram değil.
Hatta sadece bir-iki kuşak öncesinde aile büyüklerinin çocuklara
anlattıkları masallarda altını özenle çizdikleri o eski ve
tanıdık irade kavramıdır. Bir zamanlar masallarımızda yüksek
iradeli insanların sabır ve disiplinleriyle nasıl da
başarılı olduklarını, hedeflerine ulaşıncaya kadar
vazgeçmediklerini, küçük zorlular karşısında
pes etmediklerini, sadece kendileri için değil çoğunluğun
iyiliği için emek verdiklerini anlatırdık. Böyle
güçlü iradesi olan insanlar toplumda öne çıkar, değer görürdü.
Çünkü hayattaki en zorlu işlerden birini yapmış, kendi iç
sesini yönetebilmeyi başarmış olurlardı.İşte artık çocuklarımıza
o güzelim masalları anlatamadığımız için, özdenetim bir
beceri olarak öğretmek zorundayız. Çünkü kişi özdenetim
becerisini ne kadar küçük yaşta almaya başlar, hedeflerine
ulaşmak için fedakarlık yapması gerektiğini ne kadar erken
öğrenirse başarıya ulaşması o kadar kolaylaşmaktadır.
Kalıtım mı yoksa Kültürel Öğrenme mi?
Tahmin edebileceğiniz gibi bazı çocuklar özdenetim konusunda
doğuştan itibaren daha iyidir; yani bu becerinin kalıtımsal
bir yanı da vardır. Nörologlara göre, dopamin ve seratonini
şekillendiren genler özdenetim becerisinin gelişiminde de
etkili olurlar.Ancak çocukta özdenetim beceri
oluştururken ailenin sunduğu deneyimlerin de payı büyüktür.
Ebeveynler, dürtü kontrolü konusunda ne kadar çok model olur
ve ne kadar uygulama fırsatı yaratırsa çocukların özdenetim
becerisinin temelleri o kadar güçlü olur. Ebeveynlerin emek
ve arzu dengesini sağladıkları evlerde, çocuklar da bu ayrımın
farkında olarak büyür; bunu bir hayat becerisi olarak
benimserler. Uyku saatlerinden, oyun ve ekran
süresine, evdeki sorumlulukların yerine getirilişinden, boş
vakit etkinliklerine hayatının sıradan
ayrıntılarının tutarlı bir şekilde yaşanması ve bu
aktivitelere eşlik eden doğru bir dil çocuğun ilk
özdenetim öğretisidir.
Oyunla Öğretmek En Güzeli
Peki, özdenetim çocuklara nasıl kazandırılır? Özellikle küçük
yaştaki çocuklara özdenetimi yasaklarla, uyarılarla,
kısıtlamalarla değil oyun ve senaryolarla öğretmek en doğru
yoldur. Bir çocuğun kendisine uzun gelen bir yolu yürümesi
zordur, yürüyüş bir yarışa döndüğünde ise kolay ve neşeli bir
sonuç çıkar ortaya. Çocuğun elindeki oyuncağı küçük
kardeşiyle paylaşmasını istemek çoğu zaman sonuç vermez. Bir
tablo hazırlayıp, kardeşiyle paylaştığı oyunlar için ona birer
yıldız verirseniz ise çocuğunuzun tutumunu
değiştirirsiniz. Nitelikli bir oyun irade gelişimini
öğretmenin temel araçlarındandır. Çocuk bir yandan eğlenirken
bir yandan da kendi davranışlarını kontrol etmeyi öğrenir.
Oyuncaklarını bir yerden başka bir yere taşır, kuleler,
köprüler inşa eder, kendisi için bir rol seçip ona göre davranır,
hayali bir çatışmadan zaferle çıkar ya da arkadaşlarına
kendisini kabul ettirmek için uğraşır. Böylece kendisini
yönetmeyi, sınırlamayı, sırasını beklemeyi ve tepkilerini
kontrol etmeyi öğrenecek ve ilk özdenetim
becerilerini kazanmaya başlayacaktır.
Özdenetim: Ayırıcı Özellik
Yaş büyüdükçe, çocuk anaokuluna başlayıp öğretmenlerinden de
yönlendirmeler aldıkça özdenetim becerisi de artacaktır. Birkaç
yıl içinde ise özdenetim çocuklar için ayırıcı özellik halini
alır. Çünkü bir çocuğun kendisini tutmayı, isteklerini erteleyip
dikkatini yapılması gereken görevlere vermesi bir çocuğun hem
eğitim hem de kişisel hayatında başarıya ulaşmak için ihtiyaç
duyacağı en önemli becerilerdendir. Özdenetimleri yüksek olan
çocuklar arkadaş edinmeden, yeni koşullara uyum sağlamaya,
ödevlerini yapmaktan, spor faaliyetlerinde başarılı olmaya kadar
pek çok alanda başarılı sonuçlara ulaşmanın temelini
oluşturacaktır. Hemen her alanda olduğu gibi, iradenin
geliştirilmesinde de tutarlılık önemlidir. Her gün uygulanan,
anne babanın da örnek olduğu küçük sorumluluklar, sistemli
tekrarlar ve ödüller)çocuğu başarıya taşıyacaktır.