damlayeltekin@gmail.com
Azizim, güzel atlar güzel şiirler gibidirler Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam!
Bundan 3-5 sene öncesine kadar hayatımızda birazda olsa edebiyat vardı. Filmler ve diziler de buna yardımcı olurken modasında etkisiyle biraz kitaba sarmıştık, toplum olarak.
Kimin hangi kitabı sevdiğini bir kenara bırakalım. Edebiyata dair aklıma gelen ilk bir kaç örneği sıralayı vereyim.
Elif Şafak’ın Aşk romanı bayağı sükse yapmıştı mesela. Sahilde,
kafede, çimlerin üzerinde pembe kapaklı bu kitabı okuyan
insanları görürdünüz. Hatta erkekler için mavi kapaklı versiyonu
bile çıkmıştı.
Sebahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” kitabı, gündüz
kuşağında bile tartışmalara neden olmuştu.
Sokaklarda gezinen gençler duvarlara yazdıkları yazılarda
şiirlerden mısralara yer veriyordu.
İsmail abi, hiç farkında olmadan “O gemi gelecek” diyerek bir
satırlık bir şiir bırakmıştı. Ve birde “Çay içen insan hiç kötü
olur mu” diye sorarak şiirlere çay sohbeti eklemişti.
Ve bir dolu örnek.
Şiir okumak lazımdır azizim.
Ece Ayhan’ın mısralarını bırakıyorum;
Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam
Sana uzun heceli bir kent vereceğim
Girilince kapıları yitecek ve boş!
Azizim, güzel atlar güzel şiirler gibidirler
Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam!