vselvitop@gmail.com
Kamu hizmetlerinin hukuk devleti ilkesi çerçevesinde yürütülmesi, devletin en temel görevlerinden biridir. Bu kapsamda idare, zaman zaman yasalarla belirlenen kurallar doğrultusunda tek taraflı olarak disiplin soruşturmaları yürütür ve cezai yaptırımlara başvurur. Ancak bu süreçte usule bağlılık; hem hukuk devleti ilkesinin hem de adil yargılanma hakkının olmazsa olmazıdır.
Bugünkü yazımda ve devamında ele alacağım diğer değerlendirmelerde; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında disiplin soruşturmalarının usulü, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler, disiplin cezası vermeye yetkili amirlerin tespiti gibi önemli başlıklara değineceğim. İlk olarak ise memurun, kendisine yöneltilen iddialara karşı savunma hakkını tam olarak kullanabilmesi adına soruşturma evrakına erişim hakkı üzerinde durmak istiyorum.
Hakkında disiplin soruşturması yürütülen bir memurun, isnat edilen fiil ya da fiillerin geçersizliğini somut verilerle ortaya koyabilmesi için, soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgelere erişimi hayati öneme sahiptir. Çünkü ancak bu şekilde ileri sürülen iddialara karşı etkili bir savunma yapılabilir, adalet tecelli edebilir.
657 sayılı Kanun’un 129/2. maddesi, memura bu noktada önemli bir hak tanır: "Hakkında memurluktan çıkarma cezası istenen memur, soruşturma evrakını incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahiptir."
Ancak burada dikkat çekici olan, bu hakkın yalnızca memurluktan çıkarma cezasına özgülenmiş olmasıdır. Oysa uyarma, kınama, aylıktan kesme ya da kademe ilerlemesinin durdurulması gibi diğer disiplin cezalarında aynı hak açıkça düzenlenmemiştir.
Tam da bu noktada devreye Anayasa’nın 74. maddesi ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu giriyor. Anayasa’nın 74/4. maddesi ile Bilgi Edinme Kanunu’nun 4. maddesi, herkesin bilgi edinme hakkına sahip olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Yine aynı Kanun’un 5. maddesi, kamu kurum ve kuruluşlarının istisnalar haricinde her türlü bilgi ve belgeyi başvuranların erişimine sunmakla yükümlü olduğunu ifade ediyor.
Dahası, 4982 sayılı Kanun’un 5/2. maddesi şöyle diyor: "Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz."
Bu düzenleme, 657 sayılı Kanun’daki sınırlamayı fiilen ortadan kaldırmış; böylece uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması gibi cezaların söz konusu olduğu durumlarda da memurun soruşturma evrakına erişiminin önünü açmıştır.
Üstelik Bilgi Edinme Kanunu’nun kapsamı da oldukça geniştir. Evrak, ses kaydı, görüntü, fotoğraf, mektup, program, talimat ve elektronik ortamdaki veriler dahi bilgi edinme hakkının kapsamına girer. Ayrıca Kanun’un 19. maddesiyle idari soruşturmalar özel olarak düzenlenmiş; belirli istisnalar dışında memurun bu tür belgelere erişim hakkı olduğu açıkça belirtilmiştir.
Bu konuda Danıştay 10. Dairesi’nin önemli bir kararı bulunuyor. 2012/6939 Esas ve 2016/186 Karar sayılı hükümde mahkeme şu değerlendirmeyi yapıyor: "Davacı hakkında tamamlanmış olan idari soruşturmaya ilişkin bilgi ve belgelerin tümü, savunma ve bilgi edinme hakkı kapsamında edinilebileceği açık olup; soruşturma raporuna ilişkin bilgi ve belgelerin 4982 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca verilmemesine dair işlem hukuka uygun değildir."
Bu karar, disiplin soruşturması tamamlandıktan sonra memurun dosyaya erişim hakkının yasal bir hak olduğunu net bir biçimde ortaya koyuyor.
Adil bir disiplin soruşturmasının temel şartı, hakkında işlem yapılan kişinin etkin bir savunma yapabilmesidir. Bu ise ancak dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin şeffaf bir şekilde paylaşılmasıyla mümkündür. Hukukun temel ilkeleri, savunma hakkının kısıtlanmasını değil; tam aksine güçlendirilmesini emreder.
Disiplin soruşturmalarında, memurun soruşturma evrakına erişim hakkı sadece bir prosedür değil, aynı zamanda adaletin sağlanması açısından vazgeçilmez bir haktır. İdare ve yargı organları da bu hakkın titizlikle korunmasını sağlamak zorundadır.
Sonuç olarak, sadece 657 sayılı Kanunda değil, disiplin hukukunu oluşturan diğer tüm yasal düzenlemelerde soruşturma evrakına erişime dair açık hükümler bulunsun ya da bulunmasın; Anayasa ve Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde bu hakkın hukukun temel ilkeleri ve adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.