Yandaş medya izlemeyin, okumayın.

Yandaş medyanın Gezi Parkı direnişi nedeniyle almış olduğu tutum insanlık adına utanç vericidir.
Yüzlerce insanın yaralandığı acımasızca saldırıların sürdürüldüğü koşullarda özellik ile yandaş televizyonlar hiçbir şey olmamış gibi dalga geçer gibi yayınlarını sürdürdüler.
Gaz bombaları ile insanlar sindirilmeye çalışılırken bunları görmezden gelenleri unutmayalım, izlemeyelim, almayalım,
Olayları görmezlikten gelerek bu saldırıları onaylayanlara gerekli dersi vermek yine sizlerin elinde
Son olarak Fatih Altaylı’nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı Erdoğan’ı aklama programı ile bu konu çok daha anlamlı bir hale gelmiştir.
Sorunun kaynağında yandaş olma zihniyeti vardır, her an karşımıza değişik versiyonları ile çıkabilir.

790
Yandaşlık öyle bir şeydir ki adamı şaşırtır, ne dediğini bilmez hale getirir, komik duruma düşürür.
 
Ak derken, kara dedirtir.
 
Bir satır önce yazdığını bir sonraki satırda inkar ettirir.
 
Haberin başlığında evet dedirtir devamında hayır yazdırır.
 
Yurdun dört bir yanında AKP hükümetinin halk üzerindeki şiddet uygulamaları sürerken çizilen karizmanın onarılması için apar topar ekranlara çıkarılan Tayyip Erdoğan ile program yapan Fatih Altaylı saat 16.00 da programına ‘iyi akşamlar’ diyerek başladı.
 
Yandaşlık böyle bir şeydir; adamın aklını başından alır, çünkü güdümlü hale gelmişsindir, özgür iradeni kaybetmişindir, normal düşünme yeteneğini yitirmişindir.
 
Varsa yoksa, yandaşlık ile hizmet vereceğin kesimlerin etki alanında bir robot halidir sana damgasını vuran.
 
Adama gündüz vakti ‘iyi akşamlar’ dedirtmesi devede kulak misalidir, daha neler neler yaptırır adama , yeter ki yandaş ve yanaşma olmaya gör.
 
İşte böyle bir program olarak başlayan “Teke Tek” programında yandaşın saçmalaması madalyonun bir yüzü iken, esas olan programa çıkan Başbakanın döktürdüğü incilerdir.
 
Başbakan Alkolizmden kurtulma konusunda çığır açacak bir önerisini bu program ile halka duyurdu.
Meğerse tüm alkol alanlar “alkolikmiş” bunu da öğrendik.
 
Ama kurtulmak çok kolay; AKP’ye ver oyunu kurtul alkolik olmaktan,bu kadar basit.
 
Birde biliyor musunuz; sosyal medya bir baş belasıymış!
 
Böyle söyledi hazret.
 
Tabi yandaş ve yanaşmalarla kontrol ettiği medyanın alternatifi oldu sosyal medya.
 
Sosyal medya Gezi Parkı direnişini kamuoyuna taşıdı, tüm gizleme çabalarına karşı alternatif oldu.
 
Öyle olunca hemen baş belası olarak damgalandı , sosyal medya.
 
Bir kez daha gördük ki sosyal medya günümüz iletişiminde önemli bir argüman haline gelmiştir.
 
Yerel de Çanakkale’nin gündemini takip etme konusunda başarılı bir performans gerçekleştiren gazetemiz Olay’ın sosyal medya argümanlarını daha aktif kullanma ihtiyacı önem kazanmıştır.
Buradan gazetemiz yöneticilerine ve yetkilerine bu konuyu duyurmak istedim.
 
Özellik ile Gezi Parkı direnişi itibarıyla yaşanan gelişmeler bu gerçeği daha bir netleştirmiş ve arkasından sosyal medyanın Başbakan tarafından bir bela olarak damgalanması bazı gerçekler için aynı zamanda ipucu niteliğinde tespitler olmuştur.
 
Gezi parkı direnişi ile bir gerçek ortaya çıkmıştır; halkını yok sayan diktatörler gibi her şeye karar veren bir siyasal anlayışa sahip bir tarzı, artık halk kabul etmiyor.
 
Ben yaparım olur devri kapandı, yıkarım onu yaparım bunu değiştirim modeli demokrasilerin kabul edemeyeceği bir tarz.
 
Tayip Erdoğan da tam da bu modelde bir yöneticilik yaptığından dolayı son uygulamaları nedeniyle bardağı taşırdı.
 
Bundan dolayı halk sokaklarda tepkisini gösteriyor, korku cumhuriyetinin etkilerini kırdı.
 
Birlikte omuz omuza baskı ve şiddet politikalarına karşı duruyor.
 
Öyle bir noktaya geldi ki gelişmeler; Çanakkale’de olduğu gibi önemli kalabalıklar ile sokaklarda tepkisini veriyor, evler tencere sesleri ile düdükler ile ışıklar ile tepkilere ortak oluyor, mahallelerde gruplar halinde protestolar gerçekleştiriliyor.
 
Bunun okuması şudur; bugüne kadar yok sayılan son olarak da “çapulcular” olarak nitelenen bu halk artık ayağa kalmıştır.
 
Herkese duyurulur, herkes ayağını denk alsın.
 
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, yandaş ve yanaşmaların Çanakkale versiyonlarının dikkatlerine sunulur.
 
“Çapulcular” böyle diyor…
 
Paylaş