Yapılan hesaplamalara göre dünyada her yıl 12 milyon hektar tarım arazisi yok oluyor. Gün geçtikçe nüfusu artan Türkiye de tarım arazileri hızla yok olan ülkeler arasında yer alıyor. Yanlış tarım politikaları, kanun değişiklikleri ve covid-19 kaynaklı küresel ekonomik kriz ülkemizdeki tarımı bitme noktasına getirdi. Türkiye son olarak Sudan`dan 1 milyon dönüm tarım arazisi kiraladı. Türk tarımı bu haldeyken, 1/100.000 ölçekli Çanakkale-Balıkesir illerini kapsayan, Çevre Düzeni planlarında "ekoturizm" kelimesi altında tarım alanları ranta açıldı. Köylülerden ucuza toplanan, tarım vasfını yitirmiş arsaları satın alan sermaye grupları, Çanakkale İl Genel Meclisinde plan tadilatı yaptırarak Ekoturizm projesi adı altında lüks villalar yapıp çok yüksek bedellere satıyorlar. Bu nedenle Çanakkale`deki verimli tarım arazileri, ekoturizm karşısında yok olmayla karşı karşıya. Ekoturizm rant projeleri Çanakkale İl Genel Meclisi`nde, birkaç meclis üyesinin red oyuna rağmen çoğunluk tarafından onaylanıyor. İl Genel Meclisi`nin oluruna rağmen İdare Mahkemesi`ne açılan davalar emsal niteliği taşıyor. Mimarlar Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve bölge sakinleri tarafından açılan toplamda beş dava kazanımla sonuçlandı. Yargı tarafından ekoturizm adı altında çeşitli yerlerdeki tarım arazilerinin imara açılmasına durdurma kararı verildi. Konuyla ilgilenen Mimar İsmail Erten gazetemize açıklamalarda bulundu. Uygulama hükümlerinin 4. ve 8. maddelerinde muğlak ifadelerle, "plansız alanlar yönetmeliğine" atıfta bulunarak adeta bir Truva Atı kurnazlığı gibi hükümlerin yerleştirildiğini belirten Erten; "Çanakkale kırsalında yer alan ve zeytinlik harici diğer tüm tarım alanları, kamusal alan terki filan yapılmadan yüzde 10 imara açılmasının önü açılmıştır" dedi.
"Toplumun büyük kesimi sıcak para içeren bu rant pisliğine bulaşmıştır"
Mimar Erten açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi; "Öncelikle bir kesim var ki, daha plan çıkmadan ucuz arazi kapatıp, ilgili Truva Atı hükümlerini, plan ve hükümlerine yerleştirerek büyük rantı büyük halde kazanmıştır. Bunlar çoğunlukla Çanakkale dışı ve Ankara bağlantılı arsa spekülatörü, yapı rantiyeleridir. Plan yürürlüğe girince, yine bu tür Çanakkale dışı sermayenin, büyük toprak parçalarını köylünün elinden ucuza kapatarak yine büyük rant, büyük vurgun sağlayan bir kesim ortaya çıkmıştır. Son 2 yılda ise konu herkes tarafından açığa çıkartılarak, 5 bin m2 üzeri her arazinin `Ekoturizm` adlı planlı yağmanın yaygınlaştığı dönem olmuştur. 10`lu 20`li rakamlarda seyreden başvurular son 1 yılda 500`lü rakamlara tırmanmıştır. Bunların 200`e yakını onaylanmıştır. Yani yazlık site ve kitle turizmine hizmet eder hale dönüşen, ekoturizm rant zırvası, adeta sudaki bir yağ lekesi gibi hızla tüm Çanakkale il topraklarına yayılıvermiştir. Böylece bir çok köylü, muhtar gözü açıklık yaparak arazi satmaya başlamış, toplumun büyük kesimi sıcak para içeren bu rant pisliğine bulaşmıştır."
"İl genel meclisinin bahanesi, köylümüz ve halkımız istiyor teranesidir"
İl Genel Meclisi`nin burada en tutarsız ve duyarsız kurum haline geldiğini belirten Erten; "Elindeki karar yetkisini rantçıların güdümüne sokmuştur. Parti gözetmeksizin büyük ve ezici çoğunluk bu planlara olur vermiş ve onaylamıştır. Yüz yüze gelindiğinde mızmız çocuk misali gerekçelerle ruhlarını temize çıkarmaya çalışmıştır. Öncelikli onay gerekçesi, resmi kurumlar onaylamış biz onların uygun bulduğunu onaylarız şeklindedir. Halbuki, o kurumların bu onayı nasıl, hangi bakış açısıyla gerçekleştirdiğini biliyoruz. Yani bütün kurumlar dar ve parçacı bakış açısıyla olumlu görüş vermekte, vermeyen birkaç kurumun Ankara genel müdürlüğü eliyle üst raporlar alınarak aşıldığı bilinen bir gerçekliktir. İl genel meclisinin bir başka bahanesi, köylümüz ve halkımız istiyor teranesidir. Aslında birkaç emlakçılığa öykünen ama gevezeliği siyaset içinde yüksek kişinin çığırtkanlığını halk-köylü olarak göstermek abesliği yaşanmaktadır. Yapılan kırsal kesim topraklarının yapılaşma amacıyla satışı, bir taraftan köylünün topraksızlaşmasına, diğer taraftan toprakların tarım dışına çıkmasına yol açmaktadır. Siyasi karar erki dışında başta il özel idaresi büyük sorumluğu üstleniyor ve rant çevrelerinin plan talepleri ile ruhsat taleplerini sorgulamadan lojistiğe bağlayarak onaylamaktadır. Üst bağlamda bir çok kararı ve uygulamayı, Valilik ve İl özel idaresi genel sekreterliği oluruyla sürdüren bu kurum hiçbir kanaat belirtmeksizin sorgusuz sualsiz tarım toprakları yağmasına ve yapılaşmasına olur vermektedir vee diğer 20 ye yakın resmi kurum il müdürlüğü de parçacı ve dar bakış açısıyla bırakın sorgulamayı bana dokunmayan yılan misali olur vermektedir" dedi.
"Bu meseleyi çok önemsiyoruz"
Ekoturizm rantına karşı gelme süreçlerini anlatan Erten şunları söyledi; "Yaklaşık bir yıl kadar önce her taraf güllük gülistanlık plan onayının yaşanıp 450 tane başvuru, 150 tane plan onaylı yani yapılaşma ruhsatının verilme olurunun yaşandığı bir yıl kadar önceki süreçte, Küçükkuyu ile Assos arasında yaşayan duyarlı yurttaşların oluşturduğu bir grup tarafından sorun birden dillendirilmeye başlandı ve o dönem beni de mimar olarak aralarına kattılar. Bizim de bir yıla kadar yani 2015`ten 2020`nin sonuna kadar olan süreçte çok fazla bu konularla ilgili bilgimiz yoktu. Birden konun içine girince ekoturizm meselesinin müthiş bir tarım alanlarının yok oluş süreci ve köylüleri topraksızlaştırma olduğunun farkına vardık ve hızla basına bu durumun yanlışlığını ifade eden yazılar yazmaya başladık.
Bununla yetinmedik, İl Genel Meclisi`nin her ay yapılan meclisinde Ocak, Şubat, Mart meclislerinde geçen imar planını incelemeye başladık. Çok ilginç kararlarla karşılaştık. Bir tanesi; Erecek denilen, Gülpınar`ın arka taraflarında bir Dağ köyünde, iki yüz bin metre kare iki yüz dönüm bir tarım arazisi el değiştirmiş İstanbul merkezli bir sermaye tarafından bu yüzde 10 imara açılarak ekoturizm adıyla büyük büyük siteler ve kitle turizmine yol açacak otel çalışmaları başlatılmış. İki yüz dönüm ciddi bir toprak parçasıdır. Ve bunun gibi bir meclisten ona yakın bu tür imar planları geçmeye başlamış. 10, 50, 100, 200 dönüm imar planları geçmeye başladığını keşfettik ve birincisi basına yaptığımız açıklamalardan sonra resmen yurttaşlar ve Mimarlar Odası ile Ziraat Mühendisleri Odası olarak İl Genel Meclisi`nin aldığı kararlara itiraz ettik. Dedik ki; bu yanlıştır, etraflıca aydınlatıcı, bilimsel, evrensel değerleri kapsayan dilekçemizi İl Genel Meclisi`ne verdik. Meseleyi sadece ilgili sekreterasyasına değil; bütün üyelerinin tek tek Messenger, whatsapp gibi sosyal medya hesaplarına da bildirir olduk ve hemen hemen herkes budan haberdar oldu ve herkes bizim itiraz dilekçelerimizi okur oldu. Bu itiraz dilekçelerimiz üzerine ben açıkçası bir tedirginlik yaşandığını hissettim. Ama toparlanma çabuk oldu İl Genel Meclisi`nde ve bir sonraki ay bunlar tekrar onaylanıp aynı hızla devam ettiğini gördük. Halkımız böyle istiyor köylümüz böyle istiyor, muhtarlarımız bu durumdan çok memnun gibi gerekçeler söyleniyordu. Bunun üzerine biz 60 gün bekleyip, bize bir cevap vermelerini bekledik ama bir cevap verildiğini görmedik. Bunun üzerine reddedilmiş olan başvurularımızı mahkemede aramaya başladık. Beş noktada İdare Mahkemesi`ne dava açıldı ve o durumda son bir ay içerisinde hepsi, beşte beş kazanıldı. Başvurduğumuz bütün parsellere ilişkin çeşitli yerlerde Çanakkale`nin kuzeyindeki güneyindeki köyler var, Lapseki-Bayramiç-Ayvacık köyleri de var. Bu bir ara karar sayılır ama önemli bir ara karardır. Yürütmeyi durdurmuştur. Yani yanlışlığı bizim söylediğimiz gerekçelerle ispat edile bir mahkeme kararıdır bu. O anlamda bu meseleyi çok önemsiyoruz..."
"Bunun adı köylünün topraksızlaştırılmasıdır"
"Bundan sonrası için, dava açmadan önce de kamuoyuna, karar veren siyasi iktidarlara; İl Genel Meclisi olabilir, Ankara`daki milletvekillerimiz olabilir veya bu planı ortaya sokan, yürüten ilgili genel müdürlükler olabilir, bunlara aslında bir tavsiye niteliğinde sorunu da çözen önermelerde bulunduk. Ben onları tam da bu mahkemeler çok önemli karar sürecine girmişken Olay Gazetesi aracılığı ile bunları tekrarlamak isterim. Bir kere bu sorunu çözmeliyiz. Yüzde 10`a, 5`e indirelim filan değildir; bir toprak mülkiyet değiştiriyorsa bunun adı köylünün topraksızlaştırılmasıdır. Toprak, rant sermayesi tarafından satın alınıyor. Herhangi bir başka köylü tarafından tarım yapmak amacıyla alınmıyor, yapı yapmak için alınıyor."
Ekoturizm nasıl durdurulur?
"Ekoturizm zaten, kavramı olmayan bir şeydir... Tüm bunlara baktığımızda ekoturizm meselesi ilkesel olarak birkaç şekilde durdurabilir. Birinci durdurma... Tüm yasalara kurumlara, olurlara olmazlara rağmen yerel bir meclis olan ve ortak CHP-AKP dengesi içinde bulunan Çanakkale il genel meclisi, bir ittifak halinde; bazı noktalarda nasıl ittifak sağlıyorlarsa şunu diyebilirler: `biz Çanakkale`deki tarım topraklarını koruyacağız!`. Zaten sorumlu oldukları köy ve kırsal alanlardan bahsediyoruz. Oralarda bu yağma yaşanıyor. Sorumlu oldukları bölgedeki tarım alanlarını `koruyacağız, yaşatacağız, sürdüreceğiz` deme hakkını ittifak haline gelerek kullanabilirler. Bunu yapabilirlerse ben yerel bir iktidarın Ankara`daki bilmem ne genel müdürlüğü tarafından onaylanıp yollanan üst planlara ve uygulama yükümlerine rağmen ne kadar güçlü bir iktidar olduklarının altını çizeriz, teşekkür ederiz. Ben zaten her seferinde bu planlara çok nadir de olsa birkaç il genel meclis üyesi reddediyor, onlara her seferinde teşekkür ediyorum. Bunu ittifak ile İl Genel Meclisi`ndeki tüm partilerden kim varsa, ittifak ile bunu yapabildikleri anda Çanakkale güçlü bir yerel yönetime sahip olacaktır. Kendi topraklarını sahiplenen, kedi topraklarını koruyan... Dıştan gelen İstanbul, Ankara gibi metropol sermayeleri tarafından yağmalanma sistemine karşı köylüyü koruyan bir güçlü yerel yönetim olarak kendisini ispat edecektir. Bu sorunun en güzel iyi ve gerçekte bütün evrensel kazanımları sağlayacak bir yöntemidir. İl Genel Meclisi her önüne geleni reddedebilir. Bence reddetmelidir. Şurada, burada yapılır diye de bir yağma düzenini boş verip hiçbir tereddüt sağlamaksızın bunu yapmalıdır.
İkinci manevala ise çok basittir. Ankara`da bir plan yapılıyor, buralarda haberimiz bile zor oluyor. Onun dördüncü maddesinin 50 satırlık bölümünün bir satırında, sekizinci maddenin de bilmem kaç satırının yarım satırında geçen iki-üç tane kelimeyle sokuşturulmuş ama rant çevreleri tarafından sokuşturulmuş bir maddedir bu. Tarım alanlarının ekoturizm adıyla kitle turizmine ve yazlık sitelere dönüşme maddeleridir bunlar. Bu maddeleri onaylayan genel müdürlük, bakanın olurunu alarak üç saniyede yok edebilir, yani üzerine çizer veya o maddeyi iptal eder. İnanır mısınız zaten ayda 2-3 kere o uygulama hükümlerini değiştiriyor genel müdürlük. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın ilgili web sitesinden 1/100.000 ölçekli hükümler değiştiriliyor, izliyoruz. Daha geçen ay değişti. Çok basit, oradaki iki-üç cümleyi yok etse, sorun külliyen yok olacaktır. Bir Genel Müdürlüğün eğer bunu yapma inisiyatifi yoksa Çevre ve Şehircilik Bakanımız vardır. O tarım topraklarının yağmasını önleyebilir. Der ki Genel Müdürlüğümüze; Ben bakanlık olarak oranın düzeltilmesini istiyorum sayın genel müdürüm deyip bunu yapabilir.
Bu maddenin iptali ile ilgili üçüncü olasılık; bizim Çanakkale`nin milletvekilleri, Ankara`da çok güçlü kişiliklerdir. Genel müdürlüklere, bakanlıklara, hükümete, meclisi etkisi ola Çanakkale milletvekillerimiz var, her iki partiden de. AKP`nin değerli milletvekilleri, sayın bakanımıza özel olarak bu sorunun çözümü için çok küçük bir ricada bulunabilir. Sayın milletvekillerinin ricasıyla sayın Bakan sorunun farkına varıp, o ilgili hükümleri 15 saniyede düzelttirebilir. Dolasıyla il genel meclisinin külliyen ret gibi çok önemli bir kararını işletebilirsek, gerekse ilgili hükümlerimizi kaldırttırabilirsek bu sorun kökten çözülmüş olacaktır. Gelinen noktada bunları talep ediyoruz."
"Elimizde güçlü mahkeme kararları vardır"
"İl Genel Meclisi`nin bunları yapabilmesi için elimizde güçlü mahkeme kararları vardır. Bu tarım topraklarının yok oluş serüveni bilimsel ve evrensel değerler ile yanlışlığı ve yürütmenin derhal durdurulması yönünde kararlar vardır... İdare mahkemesi kararları bunlar, çok önemli! Hakimlerin oturup, düşünüp haftalarca araştırıp verdiği kararlardır bunlar. Bu kararları bazı alıp bu tarım toprakları yağmasına, meclisimizde olur vermemeleri gerekir. Aynı şey sayın milletvekilleri için de bir sorumluluktur. Bakanı için de bir sorumluluktur. Ankara genel müdürlükleri için de büyük bir sorumluluktur. Bunu İl Özel İdaresi`nin bürokratları, Çanakkale Çevre ve Şehircilik il müdürlüğünün değerli bürokratları oturup bir mütalaa halinde bu maddenin Ankara`dan iptalini de isteyebilirler. Bütün bunlar bir girişim, ruh halinde bu toprakların korunması için yapılabilir; yapılabilmesinin de ayrıca tutanağı İdare Mahkemesi`nin beş adet kararıdır. Hepsi külliyen kazanılan, yürütmeyi durdurma kararı verilen bu mahkeme kararlarını tutanak tutup Truva atı olan bu maddeler değiştirilebilir. Bu mahkeme kararları bunun için çok önemli bir tutanaktır"
"Şu yolu denemek istemiyoruz..."
"Aksi takdirde biz şu yolu denemek istemiyoruz... Şu veya bu şekilde her türlü, nerede olursa olsun yanlışlığı İl Genel Meclisi tarafından onay yiyen her plana önce itiraz, sonra mahkemeye verebiliriz. Paramıza, nefesimize, gücümüze bağlı. Yaparız. Ama buna rağmen utanmayacaklarsa, yürütme durdurma alınan kararları biz hala onaylayacağız diyorlarsa biz bu yola başvuracağız... Yanlışlığı ortada olan bir şeyi, bizim gidip İl Genel Meclisi`nde itiraz etme veya mahkemeye gitme sürecine götürmemelerini rica ediyoruz. İl Genel Meclisi`nin bir üyesi diyor ki `Tarım Müdürlüğü izin vermesin`, e sen onay ver o izin vermesin; olur mu öyle... Eften püften gerekçeleri bir kenara atarak, İl Genel Meclisi siyasi iktidarını doğrudan bilimde ve evrensel kararlardan yana mahkeme kararlarını baz tutarak vermelidir."
(Atakan Alkış)