Eğitim Sen Çanakkale Şube Başkanı Telat Koç Eğitim Bir-Sen`in serbest kıyafet eyleminin hedefinin 12 Eylül`den kalma kıyafet yönetmeliğine karşı çıkmak değil, bu kisve ve özgürlük adı altında eğitime dinsel simgelerin sokulmasına aracılık yapmak olduğunu söyledi. Memur Sen ile birlikte Eğitim Bir Sen`in 18 Mart tarihinden itibaren kamu kurumlarına serbest kıyafet ile gideceğini açıkladığını söyleyen Eğitim Sen Çanakkale Şubesi Başkanı Telat Koç özgürlük ve mağduriyet söylemi ile yürütülen kampanyanın sorgulanması gerektiğini belirterek, eğitimde dinsel muhafazakarlaştırma yönünde yeni adımların atıldığını ve bir eğitim sendikası olarak AKP`ye yakınlığı ile bilinen Eğitim-Bir Sen`in eğitimcilerin yığınla sorunu varken, onları bir tarafa bırakıp, görmezden gelerek kıyafet konusuna odaklanmasını eleştirdi.
Sendikacılığın siyasal iktidardan güç alarak yapılamayacağının altını çizen Eğitim Sen Genel Başkanı Telat Koç “Hedef, 12 Eylülden Kalma anti-demokratik kıyafet yönetmeliğine karşı çıkmak değil, bu kisve altında eğitime dinsel simgelerin sokulmasıdır” derken AKP`nin son 10 yılda eğitimi hedef alarak birçok değişikliğe imza attığını söyledi. Koç AKP döneminde eğitim hizmetleri alanında yapılan değişiklere dikkat çekerek; gizli özelleştirme uygulamaları adım adım hayata geçirildiğini, okulların birer ticari işletmeye dönüştürüldüğünü, öğrenci ve velilere "müşteri" gözüyle bakılmaya başlandığını ve öğretmenlik mesleğinin değersizleştirildiğini söyledi. Eğitim sisteminin tümüyle sınavlara endeksli hale getirildiğini belirten Koç; öğrencilere yarış atı muamelesi yapıldığını, eğitim emekçilerinin statülere ayrıldığını ve rekabet ortamına sokulduğunu belirterek, siyasi iktidar tarafından "parasız eğitim uygulaması" olarak sunulan uygulamaların aslında yandaş çevrelere rant dağıtma aracı olarak kullanıldığını ve kamunun zarara uğratıldığını söyledi.
“Bakan gitmiş olsa da, uygulamanın yol açtığı sorunlar orta yerde durmaktadır”
Koç : “İşsizler ordusunda ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen bulunmaktadır. Devasa sorunlarla boğuşmakta olan yükseköğretim, hazırlanan yeni yasa ile daha büyük bir sorunlar yumağı haline gelecektir. Artan sosyal eşitsizliklere paralel olarak eğitimde cinsiyet eşitsizliği derinleşmektedir. Eğitimde dinselleştirme uygulamaları, müfredata ve yardımcı kaynaklara doğrudan yansımış, bu konudaki sınır tanımazlık, hız kesmeden devam etmektedir. Müfredatla ilgili sansürcü ve yasakçı zihniyet sınır tanımaz hale gelmiştir. 4+4+4 dayatmasının yol açtığı sıkıntıları saymaya gerek bile yok. Çünkü yol açacağı sorunlar gün gibi ortadayken öylesine pervasız bir dayatma yapıldı ve velisiyle, öğrencisiyle, öğretmeniyle toplumun öyle geniş kesimleri etkilendi ki, sonunda milli eğitim bakanının başını yedi. Bakan gitmiş olsa da, uygulamanın yol açtığı sorunlar orta yerde durmaktadır” dedi.
“Yığınla sorun varken sadece kıyafet yönetmeliğine odaklandılar”
Koç eğitimde yaşanan yığınla sorun varken bir eğitim sendikası olan Eğitim Bir Sen`in sadece kıyafet yönetmeliğine odaklandığını belirterek Eğitim Bir Sen`e seslendi. Koç: “Eğitim hakkının hiçe sayılmasına, işsiz öğretmenler sorununa, kariyer basamakları meselesine, eğitimin alt yapı sorunlarına, eğitimde cinsiyet eşitsizliğine, 4+4+4 dayatmasının yol açtığı sorunlara, eğitimin ticarileştirilmesine, 657 iş güvencesinin kaldırılmasına, çocukların sınavlarla yarış atına dönüştürülmesine, siyasal iktidarın antidemokratik-baskıcı uygulamalarına karşı neler düşündüğünüzü, ne tür kampanyalar örgütlemeyi, hangi faaliyetleri yürütmeyi planladığınızı kamuoyu öğrenmek istiyor” dedi.
“Başka konularda sözü yok, kılık kıyafet noktasında duyarlı”
Koç: “Bu konularda bir sözünüz olmamasına karşın, kılık kıyafet noktasındaki duyarlılığınızı anlamamızın ölçütü yukarıda sıraladığımız sorulara vereceğiniz mücadele yanıtında aranacaktır. Biz de bir eğitim sendikası olarak, anlamsız, antidemokratik kıyafet yönetmeliklerine, eğitimde tek tipleşmeye karşıyız. Bunu sadece bugün değil, kurulduğumuz günden itibaren dile getirmekteyiz. Ancak eğitimdeki tek sorunun bu olmadığının da çok iyi farkındayız. Kaldı ki, laikliğin, eğitim hakkının önemli bir güvencesi olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla özgürlük kisvesi altında eğitimdeki her türlü dinsel muhafazakârlaşma girişimine, 12 Eylül ürünü zorunlu din derslerine karşı tavrımızı net olarak ortaya koyuyoruz. İnsanların inanç özgürlüklerinin, iktidarların piyasacı ve totaliter rejim politikalarını meşrulaştırmak üzere politik argüman yapılması doğru değildir. Devletin kimin neye nasıl inanacağına karışma hakkı yoktur; dinsel, mezhepsel, etnik, cinsel ayrım yapamaz. İktidarların kendi siyasi ideolojileri doğrultusunda muhafazakâr, dindar vb. insan yetiştirmeye yönelerek eğitim kurumlarını da kendi siyasal ikballerinin arka bahçesi olarak görmeye hakları yoktur. İktidar ya da yandaşları ne dinin ne de dinsizliğin propagandasını yapamaz. İnanç, bireysel ve vicdanidir. Eğitimin tek dayanağı ise evrensel olan bilim ve insani değerlerdir. Demokratik, özgürlükçü, çok sesli bir toplum için laik ve bilimsel eğitim olmazsa olmazdır. Toplumda farklı inanç, mezhep ve kültürlere özgürlükler getirmeyen bu düzenleme belli bir kesime özgürlük getirmeye yöneliktir. Uluslararası sözleşmeler zorunlu din dersi uygulamaları ortada dururken bu düzenleme istismardır ve bizler açısından kabulü mümkün değildir” diye konuştu.
Eğitim Sen olarak, eğitimde dayatmalara, antidemokratik uygulamalara, 12 Eylül`den kalma kıyafet yönetmeliklerine hayır dediklerini, ama insanların dini inançlarının suiistimal edilerek piyasacı, totaliter rejimin sacayağı edilmesine de karşı çıktıklarını belirten Koç demokratik, özgürlükçü, çok sesli bir toplum için laik, bilimsel, anadilinde bir eğitim için mücadeleye devam eceklerini söyledi.