havadurum

Kazdağları için, “Bir imza da sen ver”

Kazdağları`nda yürütülen altın madeni çalışmaları internette organize edilen imza kampanyası ile dünya gündemine getirilmeye çalışılıyor. Kazdağları`ndaki çevre mücadelesine yönelik olarak imza.la isimli sitede oluşturulan imza kampanyasının tanıtımında, “Ağır metaller (çinko, bakır, demir, mangan, molibden, kobalt, kurşun, kadmiyum, cıva, krom) toprağın kimyasal ve biyolojik özelliklerini bozduğu gibi, en önemli potansiyel zararları bitkiler ve bu bitkilerden yararlanan hayvanlar ve insanlarda görünmektedir” denildi.

470
Mitolojide “Bin pınarlı İda” olarak bilinen, dünyanın en önemli ikinci oksijen deposu olarak kabul edilen ve endemik bitkileri ile ülkenin en önemli doğal yaşam alanlarından biri olan Kazdağları için internet üzerinde de yoğun bir mücadele veriliyor. Altın madeni tekellerinin işgali altında bulunan, Kazdağları`nda ağır metallerle zehirlenecek toprağın, hem kendisini yenilemesi imkansız olarak görülüyor hem de bu topraklardan beslenen tüm canlıların büyük bir tehlikeli ile karşı karşıya oldukları biliniyor. Kazdağları ve yöresinde çalışmalarına devam eden altın tekellerine karşı yürütülecek mücadelenin önümüzdeki dönemde daha da yükseleceği ifade edilirken, internet üzerinde yürütülen mücadelenin de geleceğe dönük olarak önemli bir mücadele ayağı oluşturucağı ifade ediliyor. İmza.la isimli internet sitesinde oluşturulan ve “Kazdağları`ndaki Katliama Dur De!” başlıklı kampanya kısa süre önce duyarlı tüm yurttaşların imzasına açıldı. Kampanya tanıtımında “Kazdağları`nda yıllardır yörede incelemelerde bulunan, bilimsel araştırmalara imza atan bilim insanlarının ortaya koyduğu bilimsel tespitler bu gerçeğe işaret etmektedir. O zaman Kazdağlarındaki doğa katliamına son vermek için bir imza da sen ver” denildi.
 
Altın madenciliğinin Kaz Dağlarına ve yöreye etkileri ne olacak?
İmza kampanyası tanıtımında, altın madenciliğinin Kazdağları`na ve yöreye etkileri konusunda da bilgiler veriliyor. Buradan yapılan duyuruda, “Bu son söylediklerimiz, altı boş, soyut bir söylem değildir. Yıllardır yörede incelemelerde bulunan, bilimsel araştırmalara imza atan bilim insanlarının ortaya koyduğu bilimsel tespitler bu gerçeğe işaret etmektedir.  Çevresel etkileri açısından altın işletmelerinin olumsuzlukları aşağıda özetlenmiştir: 1- Doğal yerleşik ve endemik türlerin yok edilmesi,  2- Maden çevresinde ekolojinin olumsuz yönde etkilenerek bozulması,  3- Arazi kullanım kapasitesinin azalması, çevre arazilerin gözle fark edilebilecek düzeyde ekonomik kayba uğraması, 4-Rehabilitasyon, kapama, ve saha düzeltme çalışmalarının yapılıp yapılamayacağı hususunun her zaman belirsizlik taşıması,  5- Proses atıklarının etkilerinin minimizasyonunda ve atık minimizasyonu prensiplerine uyulmamasının oluşturacağı olumsuzluklar,
 6- Katı, sıvı ve gaz atıkların olumsuz etkileri yanı sıra işletme sonrası gözlemlenen kalıntıların ve harabe görüntüsünün yarattığı estetik kayıplar, 7- Hava kirletici emisyonlar, 8- Yer altı sularında kalite düşüşü ve/veya kirlilik artışı, 9- Tehlikeli ve zararlı kimyasalların yarattığı riskler, 10- Tehlikeli ve zararlı kimyasalların taşıma, depolama ve kazalar sonucu ortaya çıkartacağı sorunların taşıdığı yüksek riskler, 11- Gürültü ve radyasyon, 12- İşyeri ve işçi sağlığı açısından oluşacak riskler,  13- Kültürel varlıklara, arkeolojik ve tarihi yerlere olan olumsuz etkiler,  14- İşletme bölgesinde ve çevrede yaşayanların sağlık problemleri” ifadeleri kullanıldı.
 
Siyanürün sağlığa etkisi
İmza.la isimli sitede oluşuturulan altının çıkarılıp, topraktan ayrıştırılması sırasında kullanılacak siyanürün zararlarından da bahsediliyor. “İçilen su ile, solunan hava ile ya da deriden siyanür geçişi olabilir” denilen açıklamada, “Bu olay gerçekleştiği taktirde; Solunum merkezini baskılar, hücrelerde solunum enzimlerini baskılar, kısa süreli yüksek doz, sinir, solunum, dolaşım sistemini etkilemektedir.Uzun süreli düşük doz, ruhsal dengede bozulma, iştahsızlık, guatra neden olur.  İnsan için öldürücü doz 1mg/kg (beden ağırlığı) kadar olup, solunan havadaki 100-300 ppm siyanür öldürücü etki yapmaktadır. Uzun dönemde ise, siyanür zehirlenmesinin insan bedeninde saptanması neredeyse olanaksızdır” ifadeleri dikkat çekti.  Ayrıca ÇOLÜ Ziraat Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Kenan Kaynaş`ın “Kaz Dağları yöresi 1. derece deprem bölgesindedir. Bölgede halen diri olan ve büyük ölçekte deprem üretmesi muhtemel olan faylar mevcuttur. Maden işletilip, alan atık barajları ile terk edildiğinde, hem deprem riski sürecek, hem de yörede tüm canlılar için ölümcül hastalıklar yüzlerce yıl etkisini sürdürecektir” ifadelerine de yer verildi.
 
Neler olacak?
Kampanya tanıtımında Kazdağları`nda altın işletmesi ve çıkarılmaya başlaması ile birlikte nelerin olabileceği de şu sözlerle ifade edildi; “2.5 milyar ton kayaç ve toprak işlenecek, yaklaşık 400 bin ton siyanür kullanılacak, 2 milyon 580 bin dekar orman alanı ve başta 10 milyon adet zeytin ağacı olmak üzere tüm bitkisel üretim olumsuz etkilenecek. Toprak yenilenemez ve sınırlı bir doğal kaynaktır. Toprak kirlenmesi fiziksel, kimyasal ve biyolojik bileşiminin olumsuz yönde değişmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu kirlilikte en önemli özellik; kirlenmenin uzun zaman kalıcı olması, hava ve sudaki kirlenmeye göre temizlenmesi en zor olan, hatta ağır metallerle kirlenmişse pratik olarak temizlenmesi mümkün olmamasıdır. Ağır metaller (çinko, bakır, demir, mangan, molibden, kobalt, kurşun, kadmiyum, cıva, krom) toprağın kimyasal ve biyolojik özelliklerini bozduğu gibi, en önemli potansiyel zararları bitkiler ve bu bitkilerden yararlanan hayvanlar ve insanlarda görünmektedir.”
Paylaş