Özellikle baharda en çekici ve heybetli duruşu ile kollarını açarak sizi mis kokularla karşılayan mor salkım, tahta masanızda konuşmanızın en hararetli anında yüzünüze, ya da saçınıza düşen bir tutam çiçek ile gülümsemenize sebebiyet veren etkileşim, yerde uzanan kediler, günün yorgunluğunu atıp, gündemi ve kentte olup bitenleri soğuk bir bira eşliğinde kritik ettiğiniz akşamlar ve kadim dostlarınız…
Haftanın yedi günü günün her hangi bir saatinde ister elmalı nargilenizi çekin, ister acı kahvenizi için, isterseniz içkinizi yudumlayın, sizi kimsenin rahatsız etmeyeceğinden emin olabilirsiniz. Çanakkale’den bir şekilde başka bir şehre gitmek zorunda olanların ise dönüşte belki de otobüsten iner inmez uğradığı ilk mekan olma özelliği taşıyan ve birçok anının ve yaşanmışlığın şahitliğini yapan tahta masalar, değişmeyen yüzler ve mekanın sayılı müdavimleri…
Giriş kapısı üzerindeki Rumca yazısı, kedi su ve mama kaplarının üstündeki duvara gelişigüzel asılmış broşür ve afişlerden kentin kültürel ve sosyal aktivitelerinden de haberdar olabileceğiniz Yalı Hanı’nda yıllardır bu yerin bir parçası olmuş dükkan ve işletmeler de bir o kadar dikkat çekici.
Birbirinden özgün dükkanlarını keyifle gezebilirsiniz…
1996’da Ayşe Künelgin Gürkan tarafından açılan Torna Ustası İsmail Bütün’ün elinden geçen Hanın girişinde solda yer alan Kepenek Keramik Seramik Atölyesi’nde kişiye özgün el yapımı çanak çömlekler dikkati çekiyor. Ağırlıklı olarak hayvan temalı figürlerin raflarda sıralandığı, kalıp kullanılmadan butik tarzında hizmet veren atölyesi ve teşhir alanını bünyesinde barındıran bu dükkanda aynı zamanda Çanakkale formları da yer alıyor. 3 kişinin çalıştığı iş yerinde satışa hazır ürünlerin özelliği ise müşteriye özel olmaları ve her ziyaret ettiğinizde farklı figürlerle karşılaşma şansınızın yüksek olması da mekana dinamizm katıyor.
Kepenek’in yanı başındaki Dilek Ağacı’nda ise sizi tüm içtenliği ve güleryüzü ile karşılayan bir hanımefendi ve minicik dükkanın içinde stil, birbirinden özel el işi hat ve gümüş takı çalışmalarının yanında Tokat baskısı kumaş ve aksesuarlar bulunuyor.
Acıktıysanız şayet Yalı Hanı işletmesine ve Hasan Turhanlı’ya ait Leyla Yavuz’un işletmeciliğini yaptığı Pastahane’de birbirinden güzel soğuk sandviçler ve pasta çeşitleri, kurabiye, börek ve tost çeşitleri ile hoş lezzetleri de tadabilirsiniz.
Ardından ise aynı sırada yer alan ve Çanakkale’de ünü duyulmuş yine işletmeciliğini Saim Yavuz’un yaptığı nargile dükkanından nargileden elma, kavun, muz çeşitlerini deneyebilirsiniz.
Karşı sırada yer alan müdavimlerinin oluştuğu ve 3 seneden beri hizmet veren Burak Yurdadur tarafından işletilen Beybaba Türk Kahvesi ise klasik, mentollü ve damla sakızlı kahvenin Çanakkale’ye ait, patenti alınmış orjini ise çok yakında Beybaba tarafından Türkiye’ye açılmaya hazırlanıyor.
Aynalı Pazar Gazetesi’nin sahibi Murat Kıray’ın da ofisinin bulunduğu Yalı Hanı’nda yıllardır Yalı Hanı’nın tarihine şahitlik etmiş Kıray hanın en büyük özelliğinin mor salkım olduğunu belirtirken hanın tarihten günümüze kadar özgünlüğünü korumasının nedenini işletmecilerin başarısına bağladı. Kıray tarihte şehrin haberleşme noktası olan ve alt katta atların bağlandığı ve yaşam merkezi formundan bugüne gelinen süreçte işletmecilerin başarısı kadar, han camiasının hanı sahiplenmesinin de öneminin büyük olduğunu düşünürken, özellikle İşletmeci Saim Yavuz’un buranın restorasyonu ile ilgili çok uğraştığı ve kişisel çabalarla teşviksiz bugünlere gelindiğinin altını çizdi.
Aynalı Pazar’ın yanındaki butik Handa Sandık ise Aysun Mutlu tarafından 2010 yılında açılmış olup özellikle hot cuture tarzında hizmet veriyor. Özel müşterileri olan Handa Sanık’ın sahibi Aynur hanım modayı yakından takip ederek, trendten uzak kalmamak için her ay İstanbul’a gidip alışverişini yapıyor ve özel parçaları Yalı Hanı’na getiriyor. Bütün bunların ışığında ise Yalı Hanı’nın insanlardan istediği tek şey kendisine sahip çıkılmaya devam edilmesi ve sohbetlerin devam etmesi, ziyaretçilerin tükenmemesi…