Sağlık Bakanlığı’na 27 bin kişi alınacak; İş yükünün azalması hayal olmaktan çıkacak mı?

Sağlık Bakanlığı'na 15 bini hemşire 2 bini ebe olmak üzere toplam 27 bin sözleşmeli personel alınacak. Peki bu sayı sağlık alanındaki iş yükünü ne kadar azaltacak? Sağlıkta dönüşüm “27 bin kişilik iş alımı” ile mümkün olacak mı?

1167

Geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete'de yayımlanan ilana göre, Sağlık Bakanlığı'na alınacak 27 bin personelden 15 bini hemşire, 2 bini ise ebe olacak. Bu alımlar ile birlikte sağlık alanında bir iyileştirme yapılması mümkün kılınacak mı? Genel Sağlık İş Çanakkale Temsilcisi Ali Doğan Karacık, alımların sağlık alanında ne gibi etkiler ve sonuçlar doğurduğuna ilişkin Çanakkale OLAY Gazetesi’ne açıklamalarda bulunarak; “Seçime denk gelen yıllarda birkaç on bin arttırılarak ama genelde her yıl kamuya ve de sağlık bakanlığına yapılacak personel alımı sayıları havalarda uçuşur. Ama meseleyi bu sayılar üzerinden ele almak asıl sorunun görünmez hale gelmesine neden oluyor” dedi.

“Asıl sorunun görünmez hale gelmesine neden oluyor”

Genel Sağlık İş Çanakkale Temsilcisi Ali Doğan Karacık, Sağlık Bakanlığı’na 27 bin sözleşmeli personel alınmasına ilişkin açıklamalarda bulunarak; “Seçime denk gelen yıllarda birkaç on bin arttırılarak ama genelde her yıl kamuya ve de sağlık bakanlığına yapılacak personel alımı sayıları havalarda uçuşur. Ama meseleyi bu sayılar üzerinden ele almak asıl sorunun görünmez hale gelmesine neden oluyor. Bu iktidarın bir pazarlama unsuru olarak sürekli dile getirdiği ‘sağlıkta dönüşüm’ meselesi sağlık alanındaki sorunları düğüm haline getirdi. Haliyle ‘Şu kadar alım yapılırsa her şey çözülür’ demek mümkün değil. Keza başvuru süreci devam eden 27 bin kişilik alım da sağlıkta yığılmış sorunlara çare olmayacak. Sağlık ve sosyal hizmetler alanında istihdam edilmesi gereken personele dair sayı, bu alanda eğitim görenlerin niceliği, yurttaşların ve kurumların ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenmelidir” şeklinde konuştu.

”Sağlığın ticarileştirilmesi süreci”

Bu sayının sağlık çalışanlarının iş yükünü azaltır mı konusuna değinen Karacık; “Sağlıkçıların iş yükü konusuna gelince de yine işaret edeceğimiz nokta adına sağlıkta dönüşüm denilen ama adlı adınca sağlığın ticarileştirilmesi süreci. Koruyucu sağlık hizmetleri kaldırıldı. Basamaklandırma ve sevk zinciri kaldırıldı. Kışkırtılmış sağlık talebi üzerine kurulu bir sistem. Bu sistemden özel hastane patronları dışında herkesin payına mağduriyet düştüğü açık. En başta sağlık hizmetine ulaşamayan yurttaşlar mağdur. Ortada bir enkaz var ve enkazın altında kalan sağlık emekçileri. Mesele çoktan “iş yükü çok arttı”nın ötesine geçti. Tekrar etmek durumundayım ki bu 27 bin kişilik alım ne yazık ki hiçbir derdimize derman olamaz” ifadelerini kullandı.

“Köklü bir dönüşüm olmadan olumlu tek kelime söylemek mümkün değil”

Kamuda yaşanan problemlere değinen Karacık; “ağlıkta ve genel olarak kamuda en büyük sorunların başında farklı istihdam modeli uygulamaları geliyor. İşe yeni başlayacak arkadaşlarımız 3 yıl boyunca sözleşmeli olarak çalışacaklar. Halihazırda birçok arkadaşımız da sözleşmeli çalışıyorlar. Bu şu anlama geliyor; işe yeni başlayacak sağlık çalışanları, 657 4/A’ya göre görev yapan bir sağlık çalışanının haklarından 3 yıl boyunca faydalanamayacak. En başta sağlık, eğitim, aile birliği gibi mazeret tayini hakları olmak üzere. Takip edenler hatırlayacaktır, daha önce sözleşmeli alım yetmezmiş gibi bir de alımları sözlü sınavla yapıyorlardı. Sendika olarak verdiğimiz mücadeleyle Danıştay nezdinde bu süreci durdurmuş olduk. Yine herkesin yakından bildiği 5510 sayılı yasa… Kamuda çalışanlar 2008 öncesi başlayanlar ve diğerleri olarak ayrıldı ve 2008 sonrası işe başlayanların başta emekli olduklarında alacakları maaşlar olmak üzere hakları tırpanlandı. Yani tüm bir tablo o kadar karanlık ki köklü bir dönüşüm olmadan olumlu tek kelime söylemek mümkün değil” diye konuştu.

“Kamu hizmeti kamu personeli eliyle verilmelidir”

Sendika olarak taleplerini dile getiren Karacık; “Sağlıkta piyasacı dönüşüme son verilmelidir. Sağlık tüm yurttaşlar için eşit, ücretsiz ve bilimsel olarak sunulmalı, özel hastaneler devletleştirilmelidir. Kamu hizmeti kamu personeli eliyle verilmelidir. Farklı istihdam modellerline son verilmeli, çalışanlar kadroya geçirilmeli ve iş güvencesi sağlanmalıdır. Emeğimizi değersizleştirmek için sağlık personellerini ayrıştırmaya çalışan politika ve söylemler son bulmalıdır. Özellikle sağlık çalışanları açısından yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyan ve tek kalem maaş talebimize vurgu yapmak isterim” dedi.

(HABER MERKEZİ)
Paylaş