Fetret Devri Nedir? Osmanlı’nın İkinci Kuruluşu

Osmanlı Devleti, tarihinin en zorlu dönemlerinden birini 1402-1413 yılları arasında yaşadı. Bu dönemde, Yıldırım Bayezid’in Timur’a yenilmesi ve esir düşmesi sonucu, devletin başsız kalması ve şehzadeler arasında taht mücadelesi başlaması, Osmanlı’nın dağılmasına ve yok olmasına ramak kaldı. Ancak, bu karanlık dönemden, Çelebi Mehmet’in devletin ikinci kurucusu olarak çıkması, Osmanlı’nın yeniden dirilişine ve yükselişine vesile oldu. Bu yazımızda, fetret ve fetret devri nedir, nedenleri ve sonuçları nelerdir, özellikleri ve önemi nedir, şehzadeler arasında yaşanan mücadele nasıl sonuçlandı gibi soruların cevaplarını arayacağız.

1163

Fetret Nedir?

Fetret, Arapça kökenli bir kelime olup, “iki olay arasında geçen süre” anlamına gelmektedir. Dini literatürde, bir peygamberin ölümü ile diğerinin zuhuru arasında geçen zaman dilimine denir. Bu kavram, daha çok Hz. İsa ile Hz. Muhammed arasında geçen tebliğsiz dönem için kullanılmıştır. Tarihi literatürde ise, iki padişah arasında padişahsız geçen süre veya hükümet gücünün gevşediği bir yerde düzenin yeniden kurulmasına kadar geçen süre için kullanılmıştır. Osmanlı tarihinde, Ankara Savaşı’ndan sonra Yıldırım Bayezid’in ölümü ile Çelebi Mehmet’in tahta çıkışı arasında geçen 11 yıllık dönem için fetret devri tabiri kullanılmaktadır.

Fetret Devri Nedenleri

Fetret Devri’nin başlamasının en önemli nedeni, Ankara Savaşı’dır. Ankara Savaşı, 1402 yılında, Osmanlı Devleti ile Timur İmparatorluğu arasında, Çubuk Ovası’nda yapılan bir savaştır. Bu savaşta, Osmanlı Devleti’nin hükümdarı Yıldırım Bayezid, Timur’un ordusuna yenilmiş ve esir düşmüştür. Bu yenilgi, Osmanlı Devleti’nin başsız kalmasına ve dağılmasına yol açmıştır. Yıldırım Bayezid’in hayatta olan beş oğlundan dördü, Emir Süleyman, İsa Çelebi, Musa Çelebi ve Çelebi Mehmet, babalarının yerine geçmek için taht kavgasına girişmişlerdir. Bu kavgada, Anadolu ve Rumeli toprakları bölünmüş, beylikler bağımsızlıklarını ilan etmiş, Bizans ve Haçlılar saldırıya geçmiş, halk perişan olmuştur. Fetret Devri, Osmanlı Devleti’nin en zorlu dönemlerinden biri olarak tarihe geçmiştir.

Fetret Devri Sonuçları

Fetret Devri, 1413 yılında, Çelebi Mehmet’in diğer şehzadeleri yenerek tahta çıkmasıyla sona ermiştir. Çelebi Mehmet, devletin ikinci kurucusu olarak kabul edilir. Çünkü, o, dağılan Osmanlı birliğini yeniden sağlamış, Anadolu ve Rumeli topraklarını tekrar toparlamış, beyliklerle barış yapmış, Bizans ve Haçlılara karşı durmuş, devletin kurumsal yapısını güçlendirmiş, kültür ve sanata önem vermiştir. Fetret Devri’nin sona ermesi, Osmanlı Devleti’nin yeniden dirilişine ve yükselişine vesile olmuştur. Fetret Devri, Osmanlı Devleti’nin tarihinde bir dönüm noktası olarak görülmektedir.

Fetret Devri Özellikleri ve Önemi

Fetret Devri, Osmanlı Devleti’nin tarihindeki en kritik dönemlerden biridir. Bu dönemde, Osmanlı Devleti’nin varlığı ve bütünlüğü tehlikeye girmiş, ancak bir mucize eseri kurtulmuştur. Fetret Devri’nin bazı özellikleri ve önemi şunlardır:

  • Fetret Devri, Osmanlı Devleti’nin ilk ve tek padişahsız dönemidir. Bu dönemde, devletin başında resmi olarak bir hükümdar bulunmamıştır. Şehzadeler arasındaki taht kavgası, devletin başsız kalmasına neden olmuştur.
  • Fetret Devri, Osmanlı Devleti’nin en uzun iç savaş dönemidir. Bu dönemde, şehzadeler arasında 11 yıl süren bir mücadele yaşanmıştır. Bu mücadele, devletin topraklarını, ordusunu, ekonomisini, siyasetini, kültürünü ve halkını olumsuz etkilemiştir.
  • Fetret Devri, Osmanlı Devleti’nin en büyük toprak kaybı dönemidir. Bu dönemde, Anadolu ve Rumeli toprakları bölünmüş, birçok beylik bağımsızlıklarını ilan etmiş, Bizans ve Haçlılar saldırıya geçmiş, devletin sınırları daralmıştır.
  • Fetret Devri, Osmanlı Devleti’nin en büyük fırsat kaçırma dönemidir. Bu dönemde, Osmanlı Devleti, Timur’un ölümü ve Moğol İmparatorluğu’nun dağılması sonucu ortaya çıkan boşluktan yararlanamamış, Anadolu ve Ortadoğu’da hakimiyet kuramamıştır.
  • Fetret Devri, Osmanlı Devleti’nin en büyük ders alma dönemidir. Bu dönemde, Osmanlı Devleti, yaşadığı zorluklar ve acılar sonucu, devletin kurumsal yapısını güçlendirmeye, toprak bütünlüğünü korumaya, iç ve dış düşmanlara karşı tedbir almaya, kültür ve sanata önem vermeye başlamıştır.
(HABER MERKEZİ)
Paylaş