Fenerbahçe Spor Kulübü'nün sembolü olan rozet, sadece bir görsel değil, aynı zamanda kulübün geçmişine, değerlerine ve taraftarlarına duyduğu bağlılığa bir pencere niteliğindedir. 1910 yılında, kulübün 33 numaralı azası ve dönemin Penaltı Kralı olarak bilinen sol açık Topuz Hikmet tarafından çizilen rozet, o günden bugüne Fenerbahçelilerin kalbinde özel bir yere sahiptir.
Rozetin hikayesi, kulübün renklerinin sarı-beyazdan sarı-laciverte dönüşmesiyle başlar. Bu yeni renklere uygun bir rozet tasarlama görevi, Topuz Hikmet'e verilir. Hikmet, rozette sadece kulübün renklerini değil, aynı zamanda Fenerbahçeliliğin anlamını da yansıtmak ister. Çizdiği rozette;
Topuz Hikmet, rozetin hikayesini şöyle anlatır: "Kalpten gelen bir bağımlılıkla bu kulübe hizmet etmek" düşüncesiyle yola çıkmış ve bu duyguyu rozete yansıtmaya çalışmıştır. Çizdiği tasarım, kulüp üyeleri tarafından büyük beğeni toplamış ve İngiltere'de bulunan Tevfik Taşçı Bey aracılığıyla ilk rozetler yaptırılmıştır.
Fenerbahçe rozetinin her bir detayı, kulübün ve taraftarlarının değerlerini yansıtır. Rozet, sadece bir kulüp logosu değil, aynı zamanda;