Cumhuriyetin 91’inci yılı

Türkiye Büyük Millet Meclisi`nce 19 Ekim 1923`te Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından kabul edilen, Cumhuriyet Bayramı bu yıl 91`inci kez kutlanıyor. Cumhuriyet Bayramı nedeni ile siyasiler de birer mesaj yayınlayarak, hem bayram kutlaması yaptılar hem de mevcut koşullara dikkat çektiler.

881
Cumhuriyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisi`nce ilan edilmesinin 91`inci yılı “Cumhuriyet Bayramı” etkinlikleri çerçevesinde kutlanıyor. Atatürk`ün 28 Ekim 1923`te görüştüğü milletvekillerine “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” sözü ile startı verilen ve 29 Ekim 1923`te Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen “Cumhuriyet” önergesi ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti, bu yıl 91`inci yaşını kutluyor. Kurtuluş Savaşı`nın taçlandırıldığı, laik Cumhuriyet sistemi her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli etkinliklerle ülke genelinde kutlanacak. Cumhuriyet Bayramı nedeni ile dün açıklama yapan siyasiler de Çanakkalelilerin Cumhuriyet Bayramı`nı kutlarken, Cumhuriyetin kazanımlarının öneminin bu dönemde çok dafa fazla hissedildiğini ifade ettiler.
 
29 Ekim bağımsızlık mücadelesinin örnek günüdür”
Çanakkale Milletvekili CHP TBMM Grup Yönetim Kurulu Üyesi KİT ve İçişleri Komisyonu Üyesi Ali Sarıbaş, Cumhuriyetin 91`inci yılı nedeni ile yaptığı açıklamada “Birinci Dünya Savaşı sonuçlandığında, ülkeyi yöneten padişah, tahtıma dokunmayın da ne yaparsanız yapın düşüncesiyle, emperyalist güçlerin, önüne uzattığı ülkenin parçalanma fermanını (Sevr Anlaşması) imzalaması ile birlikte; Osmanlı Devleti yok sayılarak ve yağmalanmasına, Ordunun elindeki Silahlar toplatılarak, terhis edilmesine, Doğu Anadolu’nun Ermenilere bırakılmasına, Petrol bölgesi Arabistan ve Irak’ın İngilizlere bırakılmasına, Boğazların kontrolünün Uluslararası bir komisyon tarafından yapılmasına, Urfa, Antep, Mardin ve Suriye’nin Fransa’ya verilmesi ile Adana, Kayseri ve Sivas’ın kuzeyine kadar uzanan bölgenin de Fransa’nın nüfuzu altında bulunmasına, Mali ve adli kapitülasyonların (ayrıcalıklar) en ağır şekilde emperyalist Devletlere açık olmasına, İzmir ve Ege Bölgesi’nin büyük bir bölümü ile Trakya’nın Yunanlılara verilmesine, Tüm Batı Anadolu’nun, afyondan Kayseri’ye kadar uzanan bölümün Güneyinde kalan toprakların İtalyan nüfuzuna verilmesine onay vermiş oluyordu. Osmanlı yönetimi koltuğunu korumanın derdinde, vatan topraklarının emperyalist güçler tarafından paylaşılıp, işgal edilmesinin gaflet ve delaleti içerisinde iken, Mustafa Kemal ve yakın silah arkadaşları Sevr Anlaşmasını, tüm mazlum halkların örnek alacağı, Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık Mücadelesini başlatmak ve Sevr Anlaşmasını, imzalayanların suratına bir şamar gibi vurmak için 19 Mayıs 1919’da Anadolu ile kucaklaşmak için Samsun’a ayak basıyordu. Öncelikle Anadolu ve Rumeli’deki Yurtseverlerle bir araya gelip, ortak hareket edilmesi gerekiyordu. Bu nedenle Anadolu ve Rumeli temsilcileri, önce Amasya, ardından da Erzurum ve Sivas Kongrelerinde toplanarak, alınan kararlar imza altına alındı. Delegeler, Kongrelerden sonra, Tam Bağımsız Türkiye’nin kurulması için Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşı’nın ir an önce hayata geçirilmesi için 23 Nisan 1920 Ankara’da bir araya geliyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açıyordu. Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık için de en önemli adım atılmış oluyordu. Bundan sonra atılan adımla, yerel ve bölgesel milis güçleri bir çatı altında toplanarak düzenli orduya dönüştürülüyor, Kurtuluş Savaşının sevk ve idaresi Mustafa Kemal ve Silah Arkadaşlarının komutasına bırakılıyordu. Bu uğurda atılan her adım, savaş cephesinden ürününü veriyor ve zafer haberleri ile tüm yurt heyecandan çalkalanıyordu. Nihayet Türk ordusu 26 Ağustos 1922’de başladığı Büyük Taarruzla, Yunanlıları 9 Eylül 1922’de İzmir’de denize dökerek yurdumuzu düşmandan temizliyor. Bir taraftan Bağımsızlık Savaşı devam ederken, diğer taraftan, Milletin Temsilcileri, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyordu. İşte, tam bu aşamada (1 Kasım 1922) TBMM’de alınan kararla saltanat kaldırılıyor. Bu kararla da Cumhuriyetin önündeki en önemli engel de kaldırılmış oluyordu. 28 Ekim 1923 gecesi Atatürk en yakın çalışma arkadaşlarını köşke davet ederek, Cumhuriyet’le ilgili düşüncesini açıklıyor, 29 Ekim 1923 günü de TBMM’ne tasarısı sunuluyor. Tasarı üzerinde yapılan görüşmelerden sonra `Yaşasın Cumhuriyet`, `Yaşasın Cumhuriyet` nidaları arasında, coşkulu alkışlarla yasa kabul edilerek Cumhuriyet ilan ediliyordu. 19 Mayıs 1919 da bir avuç inançlı ve kararlı insanın yola çıkması ile başlayıp, Tüm Mazlum ulusların Örnek aldığı Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşı ile süren mücadele, 29 Ekim 1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “Cumhuriyetin İlanı” ile sonuçlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluş sürecini iyi hatırlarsak, Cumhuriyetimizin kıymetini ve önemini de iyi anlamış oluruz. Dolayısı ile 29 Ekim, inançlı ve kararlı bir ulusun, Tam Bağımsızlık Mücadelesinin örnek bir ürünüdür” dedi.
 
“Cumhuriyet sadece bir yönetim değil, çağdaşlaşma adımıdır”
CHP Çanakkale Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Serdar Soydan ise yaptığı açıklamada “Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazanılan Milli Mücadele ile tarihte eşine çok az rastlanır bir başarı gerçekleştirilmiştir. Yaşanılan tüm zorluk ve sıkıntılara karşın inanç ve kararlılık örneği olarak kazanılan bu zafer, Milletimize kayıtsız şartsız egemenliği sağlayan Cumhuriyet rejimini armağan etmiştir. Milletinin arzularını, özlemlerini ve toplumsal dinamiklerini çok iyi bilen Mustafa Kemal Atatürk, tam bağımsızlık ve ulusal egemenliğin Cumhuriyet rejimi ile yaşama geçirilebileceğine inanmış ve o doğrultuda çalışmalarını sürdürmüştür. Mustafa Kemal önderliğinde genç Türkiye Cumhuriyetinde büyük bir düşünce devrimi gerçekleştirilmiş, çağdaş bir hukuk düzeni kurulmuş, hukuk dışılığa ve çağdışı kavramlara son verilmiştir. 29 Ekim kurtuluşun, zaferin, özgürlüğün, bağımsızlığın, demokrasinin ve barışın günüdür. Bugün, bölgemizde, komşu ülkelerde kan, gözyaşı ve istikrarsızlık hüküm sürerken Laik Cumhuriyetin sadece bir yönetim şekli olmadığını aynı zamanda çağdaşlaşma ve huzura atılan en büyük adımlardan birisi olduğunu bugün çok daha iyi anlıyoruz. Ve bir kez daha Ulu Önderi minnetle, şükranla anıyoruz. Bu sebeptendir ki laik Cumhuriyetimizin ilke ve inkılaplarını koruyup kollamak her vatandaşın görevi olmalıdır. Bu mirasın sorumluluğu ağır olduğu kadar bir o kadar da onur vericidir. Bu duygu ve düşüncelerle Cumhuriyetimizin 91. Yılını kutluyor, başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, bu topraklar için canlarını feda etmiş şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla, şükranla anıyorum. Barış, özgürlük ve demokrasinin yaşandığı mutlu bir Türkiye özlemiyle nice Cumhuriyet Bayramlarına” ifadelerini kullandı.
 
“91`inci yıl gururunu yaşıyoruz”
CHP İl Başkanı Hamza Karagöz, laik Cumhuriyet sisteminin önemine değinerek, “Özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin teminatı olan Cumhuriyetimizin kuruluşunun 91. yılını kutluyoruz. Egemenliğin asıl sahibi olan halkın, fikirlerini serbestçe ifade ettiği, hukuk devleti ilkesi ile adaletin teminat altına alındığı demokratik cumhuriyetler, ırk, din, dil ayrımı gözetmeden herkesin ortak iradesiyle oluşturduğu, eşit ve özgür yaşadığı, gelir dağılımında adaletin ve toplumsal refahın sağlandığı yönetim biçimleridir. Cumhuriyetimizin de bu ilkelerden ödün vermesi düşünülemez. Bugün ulus olarak, birlik ve beraberlik içerisinde; acıda, sevinçte ve kederde ortak duyguları paylaşmaktayız. Aynı bayrağın altında, aynı ilkelerin etrafında tek vücut oluşumuzun 91. yılını kutlamanın gururunu yaşamaktayız. Ulu Önder Atatürk’ün gösterdiği hedefe doğru kararlılıkla ilerleyen milletimiz; Cumhuriyetimizin değerini çok iyi bilmektedir. Cumhuriyet’i yaşatmak, yöneteni ve yönetileniyle herkesin sorumluluklarını, hiçbir kuşkuya yer bırakmadan yerine getirmesiyle başarılabilecek bir hedeftir. Bu anlamda bizler bu milletin temsilcileri olarak karalılıkla ülkemiz ve Cumhuriyetimiz adına sorumluluklarımızı yerine getirmeyi sürdüreceğiz. Cumhuriyet’in devrimci ve aydınlanmacı ruhunu ilk günkü coşkuyla sürdürmesi için çalışmak, gelecek nesillere karşı sorumluluğumuz ve milletimize karşı borcumuzdur” ifadelerini kullandı.
 
“91`inci yılda selam verecek komşu kalmadı”
“1299 yılından 1923 yılına kadar, 624 yıl dünyanın en önemli ülkelerinden biri olan Osmanlı İmparatorluğu döneminde 36 padişah ülkeyi yönetti” diyen CHP Merkez İlçe Başkanı Nejat Önder ise, yaptığı açıklamada 1923-2002 ile 2002 sonrasını özetledi. Önder, “Orta doğu ülkeleri dahil Avrupa ortalarına kadar topraklarını genişleterek İmparator bir ülke haline geldi. Ne yazık ki, özgürlüklerden ve demokrasiden uzak tek adam yönetimi yani diktatorya her ülkede olduğu gibi Osmanlı imparatorluğunun da sonu oldu. Tıpkı diktatör Kaddafi’nin Libya sı, diktatör Saddam’ın Irak ı gibi. Bir ülkede Cumhuriyet yönetiminin ABC`si olan demokrasi yoksa, Özgürlükler Hukuksuzluk altında ablukadaysa, temiz siyaset yoksa, bu ülke sancılı bir ülkedir. Ayrıca ilme –bilme önem vermeyen gençliğini yetiştirmeyen ülkesini yenilemeyen bütün yönetimlerin ülkesi de sancılıdır. Yokluk ve yolsuzluklar bu ülkelerin baş belasıdır. Şu anda yaşadığımız Türkiye Cumhuriyetin durumu budur. Yokluk içinde, bin bir güçlükle, genci, yaşlısı, kadını, kızı savaşarak emperyalist ülkeleri topraklarımızdan kovan,Cumhuriyeti ilan eden Mustafa Kemal ve arkadaşları : Halifeliği ortadan kaldırıyor, Şapka , kıyafet kanunu çıkarılıyor, tekkeler, zaviyeler kapatılıyor, Kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı veriliyor, uluslararası saat , takvim, ve uzunluk ölçüleri kabul ediliyor, Medeni kanun kabul ediliyor, Tevhidi tedrisat kanunu değiştirilerek Milli Eğitim Kanunu çıkarılıyor, dil devrimi ile Türk alfabesi kullanılmaya başlanıyor, Darülfünun kapatılarak çağdaş üniversiteler hayata geçiriliyor, köylümüzün durumunu düzeltmek için öşür vergisi kaldırılıyor, Makine ,iyi tohum , gübre ve ilaç kullanımı teşvik ediliyor. Tarım Kredi Kooperatifleri kuruluyor, MTA kurularak , yer altı ve yer üstü madenlerimiz işletmeye açılıyor, demir yolları yabancıların elinden alınarak devletleştiriliyor. TDDY kuruluyor, Kara yolları ve deniz yolları yeni kanunlarla iyileştirilerek iletişim ağı genişletiliyor, şeker fabrikaları,basma fabrikaları,tekel fabrikaları gibi bir çok fabrikalar kurularak, istihdam kontrol altına alınıyor, istikbal Göklerdedir şiarı ile uçak sanayi kuruluyor, başka ülkelere olan Osmanlı İmparatorluğu borçları (kapitilasyonlar)ödenip dünya ülkeleri arasında itibarımız artırılıyor, 1946 yılında çok partili döneme geçilerek cumhuriyet rejiminin vazgeçilmez ilkeleri yerine getiriliyor, ülkemiz de bunlara benzeyen bir çok yenilikler yapılıyor medeni ülkeler arasında yer alıyoruz. Bütün bu olumlu gelişmeler 2002 yılına kadar aksat topal devam ediyor anayasamızın Temel ilkeleri ön planda tutularak, halkımızın Temel değerlerine asla dokunulmuyor. Yokluk, yoksulluk ve hukuksuzluk ayaklar altına asla alınmıyor. Bu işleyişler 2002 yılından sonra değişmeye başlıyor.Dünya ülkeleri arasında itibarımız yerle bir oluyor. Selam verecek komşu ülke kalmıyor. Sınırlarımız harap oluyor ülkemiz yolgeçen hanına dönüyor. Cumhuriyet kazanımlarımızın hepsi, özelleştirme adı altında torba yasalarla, yabancı şirketlere ve yandaşlara peşkeş çekiliyor yok pahasına satılıyor. Halkımız din sömürüsü altında yoksulaştırılıp cumhuriyet ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Muhalefet partiler yalan dolan ve iftiralarla susturulmaya çalışılıyor. özgür basın baskı altına alınarak sadece kendi borazanları kamu oyuna sunulmaya çalışılıyor. sendikalar, STÖ in halkımız üzerindeki uyarıcı eylemleri engellenerek direnişlerin önüne geçilmeye çalışılıyor. Kendilerinden olmayan kendileri gibi düşünmeyen her türlü hareket TOMA`larla, biber gazları ile coplarla ve şiddetle yok edilmeye çalışılıyor. Bu gidişat ülkemiz için çok karanlık bir tablodur. Bu karanlık tablodan kurtulmanın tek yolu 2015 yılı ortalarında yapılacak olan genel seçimlerde ülkemizin kurucusu Cumhuriyet Halk Partisini iktidara getirmektir. Bu konuda halkımızın sağduyusuna inanıyoruz. CHP iktidarı aydınlık yarınlara ışık tutacaktır. Hiçbir güç Cumhuriyeti yok edemeyecek ve Cumhuriyet Bayramının kutlanmasını engelleyemeyecektir. CHP Halkımızdan aldığı güçle Cumhuriyetin vazgeçilmez bekçisi olacaktır. Cumhuriyet bekçisi olmaktan da gurur duyacaktır” dedi.
 
Akar da kutladı
CHP Merkez İlçe Kadın Kolları Başkanı Güzin Akar ise açıklamasında, “Bugün 91.yaşına giren genç Cumhuriyetimizin doğum günü hepimize kutlu olsun. Türkiye Cumhuriyeti bir mucizedir,eşsiz ve çok büyük bir devrimdir.İnsanlık tarihinde bir dönüm noktasıdır.Dünyada bu kadar çok bedel ödenerek kazanımlar başka bir Devlette yoktur Cumhuriyetin düşmanları her zaman var olmuştur ama şuanda her zamankinden daha gözü kara ve daha örgütlüler. Cumhuriyetin kazanımlarını yok etmek için plan uyguluyorlar. Onlar daima Cumhuriyete düşman oldukları için onlara söyleyecek bir şeyim yok. Benim asıl sözüm ikinci Cumhuriyetçilere ve yetmez ama evetçileredir (neyse ki bir kısmı yanlışlıklarını geçte olsa anladılar) onlar bugünkü yaşamlarına Cumhuriyete borçlu olduklarını bu Cumhuriyetin orta doğu bataklığında parlayan bir elmas olduğunu tüm dünyada ezilmiş haklara örnek olduğunu bilmezler mi .Önce onlara sonra herkese Atatürk ün söylevini tekrar okumalarını ve bugüne nasıl geldiğimizi bir kez daha anlamalarını öneririm Türkiye Cumhuriyetini bir mutlakiyet yönetimin külleri üzerine kurulmuştur. Padişahlığı halifeliği ve tekkeleri kaldırmak o nedenle kolay olmamıştır. O günün şartlarında yapılan devrimleri bugün hayal dahil edemeyiz. Mustafa Kemal Atatürk ün samsuna çıkması ile 19 Mayıs 1919 başlayan Kurtuluş süreci 23 nisan 1920 de büyük Millet Meclisi açılışı ile devam etmiştir. Cumhuriyet in ilanı ile taçlanmıştır. Bu arada yapılan tüm yenilikler ve devrimlerle temeli desteklenmiştir. Atatürk ün aklında Cumhuriyet hep vardı bunu daha Erzurum Kongresinde Mazhar Müfit e not ettirmiştir ama ilanı için uygun zamanı beklemiştir.24 Temmuz 1923 Lozan barış antlaşması ile tüm dünya Türkiye devletini tanımış oldu 28 Ekim 1923 akşamı yemekte Atatürk çevresinde bulunanlara yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz dedi.29 ekim akşamı 20:45 Yüz bir pare top atışı ile Cumhuriyet ilan edildi Mustafa Kemal Atatürk oy birliği ile Cumhur başkanı seçildi cumhuriyet yönetiminde dgemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milli birlik ve beraberlik olmalıdır. İnsan haklarına saygı ve bağlılık olmalıdır. Devletin ülkesi ve milleti bölünmez bir bütündür. Resmi dil Türkçe olmalıdır. Ankara başkenttir. Ulus Atatürk devrimlerine ve ilkelerine bağlı olmalıdır. Laik demokratik sosyal hukuk devleti olmalıdır. Kuvvetler ayrılığı olmalıdır. Milli devlet olmalıdır. Cumhuriyetin bu kazanımlarının çoğu bugün yok edilmeye çalışılıyor. İşte onun için bizlere çok iş düşüyor. Cumhuriyetle kazandıklarımızı korumak durumundayız lütfen sesiz kalmayalım. Atatürk ün kendi cümleleri ile size hatırlatmak isterim `Dünyada her millet icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortaktır.Bu hükümetin yaptıklarına ortak olmak istemiyorsanız silkinin uyanın tepki gösterin.` Atatürk `Benim en büyük eserim Türkiye Cumhuruyeti` demişti onun bu büyük eserine sahip çıkalım. Cumhuriyeti göz bebeğimiz gibi koruyalım” ifadelerini kullandı.
Paylaş