20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde çocukların hakları bir kez daha hatırlatılırken aynı zamanda bu çocukların bahsedilen haklara sahip olup olmadığı da sürekli olarak tartışılıyor. Birçok alandan ele alınan ‘Çocuk Hakları’ konusunda, çocuklar en temel haklarına ulaşmakta güçlük çekiyor. Çocuklar eğitim hakkına ulaşamıyor; ulaşabilen çocuklar ise bu kez de yeterli beslenme sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Bunun yanı sıra çocuklar, 7 yaşından itibaren hayat koşullarıyla mücadele etmek için çalışırken, Bakanlığın 2019 verilerine göre çocuk işçi sayısı 720 bin… Çocuklar çalışmaya mecbur bırakılırken, hayatını kaybeden çocuk işçi sayıları da 2022 yılında 2 kat artış gösterdi.
Fişek Enstitü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü Nail Dertli, çocukların temel haklarına ulaşmakta güçlük çektiğini ve çocukların yaşamını sürdürebilmek adına küçük yaşlardan itibaren çalışmak zorunda kaldığını dile getirdi. Dertli, “Çocuk Haklarının birçok boyutu var, çok geniş bir alan ama birkaç temel alanda şunu söyleyebilirim. Birincisi çocukların temel haklarından bir tanesi olan eğitim hakkına erişemediğini biliyoruz. Bakanlığın verileri de bunu gösteriyor. Erişebilen çocukların da önemli bir bölümünün yeterli düzeyde beslenemeden aç karna okula gittiğini biliyoruz” diye konuştu.
Birçok çocuğun yaşamını devam ettirebilmek için çalışmak zorunda kaldığını dile getiren Dr. Dertli “Birçok çocuğun önlenebilir sebeplerden yaşamını yitirdiğini, yaşamını sürdürebilmek için küçük yaşlardan itibaren çalışmak zorunda kaldığını biliyoruz. Bakanlığın verileri de 7 yaşından itibaren çocukların çalıştığını bize gösteriyor. Bu mevcut koşullar altında çocukların haklarının yaşama geçirildiğini söylemek çok zor. Bunu çocuk ve gençleri kapsayacak şekilde genişletmek mümkün. Barınma sorununun, eğitim sorununun, sağlık sorunun mevcut olduğunu görüyoruz. Temel haklarına erişmekte zorlandıklarını görüyoruz” dedi.
Çocukların çalışmak zorunda kalması geçmişten bu yana bir sorun olarak yer almaya devam ediyor. Çocuk işçiliğinin geçmişten bu yana devam ettiğini belirten Dr. Nail Dertli “Geçmişten bu yana çocukların çalışma yaşı çok düşüktü. Bu alandaki bizim araştırmalarımız hem Bakanlığın resmi Çocuk İş Gücü İstatistikleri çocuk işçiliğinin 7 yaşına kadar olduğunu gösteriyor. Geçmişte de öyleydi, hala da öyle. 7 yaşından itibaren çocuklar Türkiye’de çalışıyor” ifadelerine yer verdi.
Çocuk İş Gücü anketleri 4 yılda bir yayınlanıyor. Yayınlanmış anketlerde yer alan verilerden bahseden Dr. Dertli “Bakanlık düzenli olarak Çocuk İş Gücü anketleri yayınlıyor. Şöyle bir şey söyleyebiliriz. Türkiye’de Çocuk İş Gücü’yle ilgili bütün yaş gruplarını kapsayan verileri Türkiye İstatistik Kurumu yayınlıyor. 4 yılda bir Çocuk İş Gücü anketi yapıyor. Bu anketin son verisi 2019 yılına ait. 2019’da yayınladıkları rakama göre Türkiye’de 6-18 yaş aralığında 720 bin tane çocuk çalışıyor. 6 yaşında Bakanlığın istatistiklerinde çalışan çocuk görünmüyor, 7 yaşından itibaren çalışan çocuklara rastladığını söylüyor. Dolayısıyla 7-18 yaş aralığında 720 bin çocuk çalışıyor” diye konuştu.
Yayınlanan verilerin aynı zamanda kısıtlı olduğunu ve bu kısıtların da önemli verileri içerdiğini açıklayan Dertli “Fakat bu verinin ciddi kısıtları var, biz ısrarla bunun altını çizmek istiyoruz. Birincisi bu anketler çocuk iş gücüne katılımının en düşük olduğu zaman aralığında yapılıyor. Ekim, Kasım, Aralık aylarında yapılıyor. Bunlar çocuklarının büyük çoğunluğunun okulda olduğu dönemler. Dolayısıyla çocukların iş gücüne katılımının olduğundan daha düşük olduğunu gösteriyor bu anketler” ifadelerine yer verdi.
Yayınlanan anketlerde yer alan sorun, yalnızca katılımın en düşük aylarda yapılmasını içermiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nda yer alan veriler, göçmen çocuk işçileri kapsamadığı için veriler daha düşük ortaya çıkıyor. Bu verilerin altını çizen Fişek Enstitü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü Dertli “Bu anketlerin bir başka sorunu da göçmen çocuk işçileri kapsamıyor. Oysa biz özellikle 2011 yılından sonra Suriye’deki savaş sonrasında milyonlarca Suriyeli göçmenin Türkiye’ye geldiğini biliyoruz ve bunların çocukları da yaygın bir şekilde tarımda, sanayide, hizmetler sektöründe çalıştırılıyor. Türkiye İstatistikler Kurumu da bunların rakamlarını içermediği için olguyu olduğundan daha düşük gösteriyor” diye konuştu.
Çocuk İşçi Gücü, verilerde yer alırken çırak ve stajyerlerin verilerde yer almaması, sayıyı oldukça düşürüyor. Çıraklık veya stajyerlikle çalışan çocuklar, mesleğe saatlerini harcarken çocuk işçisi olarak değerlendirilmiyor. Bunun önemli bir eksik olduğunu belirten Dr. Dertli “Son olarak önemli bir eksiği de Bakanlık çırak, stajyer ve kursiyer olarak işyerinde bulunan çocukları çocuk işçi saymıyor. Oysaki bunlar haftanın 4-5 günü işyerlerinde bulunuyorlar ve 8-10 saat çalışıyorlar. Hatta pek çok alan araştırması çocukların daha uzun, haftanın 7 günü 10-12 saat çalıştığını gösteriyor. Biz geçmişten beri bu çırak çocukları, çalışan çocuk kategorisinde değerlendiriyoruz. Çırak çocukların sayısı da Bakanlığın açıkladığı rakama göre 600-650 bin civarında. Dolayısıyla da olgu, 720 binle sınırlandırabilecek bir rakam değil. Çeşitli STK’lar tahminlerde bulunarak yaklaşık 2 milyon çocuğun çalıştığını söylüyorlar. Bu rakam gerçekçi olabilir ama elimizde bunu belgeleyebileceğimiz bir rakam yok ama şunu söyleyebilirim, Türkiye İstatistik Kurumu’nun verisi bunun çok küçük bir bölümünü yansıtıyor” sözlerini kullandı.
Türkiye’de son zamanlarda yaşanan ekonomik kriz, bu krizi tetikleyen etkenler dahilinde çocuk işçi sayısı da artmış durumda. Son dönemde çocuk işçi sayısının arttığını dile getiren Dertli “Arada Hane İş Gücü anketlerinde her yıl bir rakam açıklıyorlar. Onlara ulaşılabilir ama bizim için Çocuk İş Gücü anketleri kritik. Bir de şunu da kabul etmemiz lazım; Türkiye 2019’dan itibaren iktisadi krizin içerisinde. Onun üzerine pandemi geldi, son iki yılda artan bir hayat pahalılığı var. Biz bu tarz dönemlerde, ekonomimizin krizde olduğu, emekçilerin yaşamlarını idame ettirmekte zorlandığı dönemlerde çocuk işçiliğinin arttığını gözlemliyoruz. Bu yönüyle Türkiye’ye baktığımız zamanda son dönemde Türkiye’nin çocuk işçilerinin artmış olması gerekir” dedi.
Türkiye’de çocuk işçi sayısının artmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi de; yoksulluk. Çocuklar, kendi hayatlarını kazanmak zorunda olduklarından dolayı çalışmak zorunda bırakılıyor. Bu verilerden bahseden Fişek Enstitü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü Nail Dertli “Türkiye’de yapılan bütün alan araştırmaları, Türkiye’de çocukların iş gücü piyasasına girmesinin, çalışmak zorunda kalmasının ana sebebinin yoksulluk olduğunu söylüyor. Ya çocuklar yoksul oldukları için ya da gelecekte iş bulabilmek için çalışıyorlar. Gelecekte iş bulabilmeyi de şöyle düşünelim, bu çocuklar kaliteli bir eğitime erişebilmekte ya da eriştikleri zaman gelecekte bu eğitimin kendilerine istihdam yaratmakta yararlı olamayacağını düşünüyorlar. Dolayısıyla, aileleri tarafından çalışmaya yönlendiriliyorlar” diye konuştu.
Çocuk işçi meselesi sorunu yalnızca Türkiye’de yer almıyor. Buna rağmen çocuk işçiliğinin önlenebilir bir sorun olduğunu belirten Dr. Dertli “Çocuk işçi meselesi Dünya’da da geçmişte de pek çok ülkede deneyimlenmiş bir şey. Şunu kabul etmek gerekiyor, çocuk işçiliği önlenebilir bir şey. Fakat bunun için sosyal politikalar geliştirmek gerekiyor. Bu sosyal politikalardan en önemlisi de gelir dağılımını düzeltmek, yoksullara yönelik gelir dağılımını iyileştirebilecek bir takım ekonomik sosyal politikaların yaşama geçirilmesi. Ancak o zaman çocuk işçiliğiyle mücadele etmek söz konusu olabilir” ifadelerine yer verdi.
(Esra Güller)