Çobanlık, Anadolu'da yaklaşık 6 bin yıl önce başlayan en eski mesleklerden biridir. Bin yıl boyunca koyun ve çobanlık Avrasya'ya doğru yayılmıştır. Dağlık bölgelerde küçükbaş hayvancılık, genellikle koyun ve keçi yetiştiriciliğiyle yoğunlaşırken, mera bakımından daha düz, yani ovalık bölgelerde büyükbaş hayvancılık daha yaygındır. Diğer taraftan, büyük bir sürüyü korumak ve yaşamsal faaliyetlerini karşılamak için koyunların meradan meraya hareketli olması gerekir ki bu da mevcut çiftçinin sahip olduğundan farklı bir meslek çeşidinin ortaya çıkarmasını sağlamıştır. Bunun adı da çobanlıktır. Çanakkale’de bunun adı sürücülüktür. Çobanlar genellikle toplumdan ayrı doğa ile iç içe göçebe hayatı yaşarlar. Çobanlık yapan bir kimsenin görevi sürüsüne bakmak ve yönetmek, yırtıcı hayvanlardan korumaktır.
Geçmişte çobanlık genelde hayvan sürücülüğü yapan küçük aile işletmelerinde ailenin en genç oğlundan seçilirdi. Çobanlık yapacak bu kişi ailenin arazi ve ekim işlerine karışmazdı. Onun görevi hayvanlara iyi bakıp, etinden, sütünden, peynirinden aile bütçesine katkı sağlamaktı. Ama günümüzde artık gençler bu işi yapmayı pek düşünmüyorlar. Eskiden bu işi genç nesil yaparken, günümüzde artık çobanlık işini ailenin yaşlıları yapmaya başladı. Bunun başlıca nedeni okuyan kişinin kırsalda fazlalaşması ya da bu işi yapmak istemeyen genç neslin, köyden kente gelip çalışmasıdır. Günümüzde iş kolları arasında gündem olan çobanlık mesleği hakkında Çanakkale’de küçük aile çiftliği olan Vahit Akçalı ile bu konu üzerinde görüştük. Çobanlık mesleği hakkında görüş ve önerilerini sorduk.
Akçalı Besi Çiftliğini Sahibi Vahit Akçalı; “Köylerde gençlerimiz artık küçükbaş, büyükbaş hayvan bakma işini yapmak istemiyorlar. Bunun nedeni ise çoban olan bir gence kız vermeme gibi sıkıntılar yaşadıkları için. Köy hayatından kaçan gençlerimiz şehirlere göç ediyorlar. İlimizde olduğu gibi ülkemizin birçok bölgesinde işletmeler çoban bulmakta sıkıntı yaşıyorlar” dedi.
Çocukluk anılarını anlatan Akçalı “Çocukluğumda hatırlarım bizim köyümüz Akçalı’da kara keçisi sürücülük yapan aile sayısı 15’di. Benim köyümde bugün bu işe yapan bir aile kaldı. Benim görüşüm köyden kente göçü engellemek için köy yaşantısını gençlerimize özendirmek zorundayız. Devletimiz bu gençlere mera hayvancılığı konusunda teşvik etmesi gerekir. Çobancılık bakıldığında meslekler içinde en zararsız meslek dalıdır. Çünkü çoban hergün doğa ile iç içedir ve sağlıklı beslenir. Bugün bölgemizdeki hayvancılığın azalmasından sebeplerinden biride çoban sıkıntısıdır. Bölgede yetişen karakeçi ırkı, büyükbaş hayvancılıkta Boz ırk üretilmesi azalmış durumda. Bunun başlıca sebeplerinden biride çoban bulamama sıkıntısıdır” ifade etti.
Çiftlik sahibi Akçalı yerli çoban sıkıntısı yaşandığına dikkat çekerek; “Köyde yetişen gençlerin şehir yaşantısını seçtiği için yerli çobanın yetişmediğini, onların yerini de dışarıdan ülkemize gelen yabancı uyruklu vatandaşlar dolduruyor. İşletmeler çoban sorunlarını çözemezse ilimizde veya ülkemizde et ve süt üretimi azalır” dedi.
Akçalı Türkiye genelinde ciddi bir çoban sıkıntısı yaşandığını kaydederek “Bugün bakıyorum kahvelerde oturan birçok gencimiz var. Çobanlık mesleğini meslek olarak saymayan ilimizde veyahut ülke genelinde işsiz gezen gençlerimiz var. Çoban arayan benim işletme sahibi arkadaşlarım var, 25-30-35 bine çoban bulamadıklarından bahsediyorlar. Gençlerimiz masa başı iş istiyor. Bugün köyden göçen gençlerimiz köylerine dönse hayvancılık yapsalar şehirde alacakları asgari ücretten daha fazlasını kazanırlar. Bugün büyükbaş hayvanın karkas kilo fiyatı 360-400 TL civarında. 400 kilogramlık 10 tane dana baksalar 1 milyon 440 bin Türk Lirası eder. Çoban oldum deyip geçmesinler. Aylıkları 120 bin Türk lirasına gelir. Ama bakıyorum gençlerimiz bu işi yapmak istemiyorlar” dedi.
Vahit Akçalı merada beslenen ve kapalı sistemde yetişen hayvanları kıyaslarak “Ülkemizde ve ilimizde çoban sıkıntısı çok büyük. Bizim gibi işletmeler yavaş yavaş kapalı sisteme geçmeye başladı. Buda mera hayvancılığını bitme noktasına getirdi. Küçük aile işletmeleri kapalı siteme dönerek maliyetler arttı. Buda ürettiğimiz hayvanın maliyetini de arttırmış oldu. Ama merada öyle değil, bahar ayları geldiğinde meralarda otlar yeşeriyor. İşletmenizde bir çoban olsa al sana doğanın büyük hediyesi. Masraf yapmadan hayvanlarımız daha sağlıklı besleniyorlar. Ama kapalı sistemde bu öyle değil, yemini, yoncasını vermek zorundasın. Mera hayvancılığında bu masraf sıfıra kadar inebiliyor. Merada beslenen yani salma gezen hayvanın eti kapalı sistemde yetişen hayvanın etinden daha lezzetli olur” dedi.
Çobanlara ve köylerde yaşayan gençlere kız verilmediğini söyleyen Akçalı Besi Çiftliği sahibi Vahit Akçalı; “Günümüzde bakıyorum çoban olan bir gence kız vermiyorlar. Çünkü insanlar köylerde yaşamak istemiyor. Başlıca temel sorun bu. İnsanların köylerde yaşamasını sağlasak, çobanlara da kız verirler. Ülkemizde hayvancılık işi yapan para kazanır. Öyle bir dönemden geçtik ki köylerde yaşayan geçler ve aileleri yaşadıkları yerleri terk edip şehirlere gittiler. Kimisi çoban olmak istemedi, kimisi şehirde yaşamın kolaylığı için yaşadıkları yerleri terk ettiler. Benim gözlemlediğim kadarıyla artık şehirden köye küçük çaplı dönüşler başlamıştır. Benim köyümde dönen aileler en iyi bildikleri iş olan küçükbaş veya büyükbaş yetiştiriciliğine başladılar. Köy hayatında yaşayan gençlere öyle algı yapıldı ki sanki çobanlık kötü bir meslek gibi lanse edilerek gençlerimiz yaşadıkları yerlerden koparıldılar. Şehirlerde buldukları işlerde asgari ücret üzerinden maaş aldılar. Ama köy hayat öyle değil. Doğup büyüdükleri köye geri dönüp 100 koyun yapsa bunlardan doğan yavrularını kesime verse tane başına alacağı para 10 bin TL’dir. Toplama vurduğunda 1 milyon para yapıyor. Seneye vurduğunda sütüyle birlikte aylık 110-120 bin Türk Lirası kazanabilir. Geçlerimiz çoban olduk demesinler her işin ayrı güzelliği vardır. Çobana kız verilmez diye bir kanun yok. Çobana da kız verirler” diyerek sözlerini bitirdi.
(ERHAN TAYLAN)