Çanakkale’ye değer katan marka: “Suvla”

Eceabat’ta üretilen Gelibolu Yarımadasını temsil eden marka olma yolunda hızla ilerleyen Suvla Şarapları, ilk kez katıldığı Londra Uluslararası Şarap Fuarı’nda 4 farklı şarabıyla toplamda 7 ödüle layık görülerek önemli bir başarıya imza attı...

611
 
 
Microsoft’un eski Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nden Sorumlu Genel Müdürü Selim Zafer Ellialtı, 9 yıl önce temellerini attığı Suvla Şarapları’nın ilk ürünlerini piyasaya çıkardı. 9 senelik çalışma ve 12 milyon dolarlık yatırımın ürünü olan Suvla Şarapları büyük ilgi görüyor.
 
Suvla Şarapları’nı Gelibolu Yarımadası’ndaki üretim tesislerinde, yine aynı bölgede yer alan 440 dönümlük bağ alanında kendi yetiştirdikleri üzümlerle ürettiklerini söyleyen Ellialtı, ‘Türkiye’de  ‘şato tipi’ üretim yapan ve kendi bağ alanına sahip az sayıdaki şarap üreticisi arasındayız. Suvla ile amacımız yüksek nitelikli şarap üretmek’ dedi. Yola çıkarken hayalinin yüksek nitelikli “şato tipi” şarap üretmek olduğunu söyleyen Ellialtı, ‘Kendi şarabımızı üretmeye karar verdiğimizde ilk olarak Fransa’dan özel sertifikalı fidanlar getirdik. Cabernet Sauvignon, Merlot, Shiraz, Cabernet Franc, Grenache Noir, Petit Verdot,  Chardonnay, Sauvignon Blanc, Roussanne ve Marsanne cinsi üzüm fidanları, Bulgaristan’dan gelen özel dikim ekipleri tarafından dikildi. Bağlara oğlumuzun adı Bozok’tan esinlenerek Bozokbağ adını verdik. Şaraplarımız ise ismini ismini tarihi Gelibolu Yarımadası’nın Kuzey Ege sahilindeki Suvla Koyu’ndan alıyor’ dedi.
 
“Şato tipi şarap üretimi”
Suvla olarak Türkiye’de ‘şato tipi’ üretim yapan ve kendi bağ alanına sahip en büyük şarap üreticilerinden biri olduklarını hatırlatan Ellialtı, ‘Şato tipi üretim yapabilmek için bağlarınız ve üretim tesisiniz arasındaki mesafe en fazla 30 km. olmalı, Suvla’da bu mesafe 14 km.’ dedi.  Suvla’nın 440 dönümlük bağ alanına ek olarak 200 dönümlük bir arazi 2 yıldır organik bağcılık için hazırlandı ve organik sertifikası alındı. Tüm bağların *GAP (Good Agriculture Practice) - İyi Tarım Uygulaması Belgesi var.
 
Ellialtı, “Geniş bir bağ alanına sahip olmak bize farklı üzüm türleri yetiştirme ve denemeler yapma fırsatı sunuyor. Örneğin Fransa’nın Rhone bölgesine ait çok özel iki üzümü Roussanne ve Marsanne üzümlerini Türkiye’de ilk kez yetiştirdik ve işledik. Çok özel bir beyaz şarap kupajı ile şarapseverlerin beğenisine sunmaya hazırlanıyoruz” dedi.
 
Bağ alanının üretim kapasitesinin artmasına bağlı olarak 5 yıl içinde 1000 dönüme çıkarılması planlanıyor. Suvla Şarapları, Gelibolu Yarımadası’nın özel mikro klimasında yetişen üzümlerle, 10 dönüm arazide toplam 5 bin 200 m2 kapalı alana kurulu şarap fabrikasında, gelişmiş teknoloji ve doğal yöntemler kullanılarak üretiliyor. Fabrikanın şu anki ruhsatlı üretim kapasitesinin 658 ton yani yaklaşık 850 bin şişe olduğunu belirten Ellialtı, ‘Tesisimiz 2 milyon litre üretim yapabilecek alt yapıya sahip. Üretim kapasitesini ilk yıldan sonra arttırmayı hedefliyoruz. Tek mikro klimada, tek bölgede mikro bağcılık yöntemiyle yetiştirilen üzümleri, küçük ölçekli, kolay yönetilebilir tanklarda işliyoruz. Bu bize  farklı parsellerden gelen üzümlerle, yüksek miktarda kaliteli şaraplar üretme, harmanlama fırsatı sunuyor. ‘ dedi.
 
‘Gelibolu Yarımadası’nı temsil eden marka olacağız’
Kendi bağlarında yetiştirdikleri üzümlerin yanı sıra aynı bölgede yer alan komşu bağlardan da üzüm aldıklarını belirten Ellialtı, ‘Gelibolu Yarımadası’nı temsil eden bir marka olma amacıyla yola çıktığımız için bölgemizde yer alan diğer bağcıları da  desteklemek adına sadece komşu bağlardan üzüm alıyoruz. Ancak kendi bağlarımız dışında üzüm aldığımız bağların, şarap üretim tesisimize yakınlığının 30 km’yi geçmemesine özen gösteriyoruz. Ayrıca bölgedeki yerli türleri canlandırmak için uzmanlarla  çalışıyor  ve sürekli denemeler yapıyoruz’ dedi.
 
Ellialtı, yıllar önce hayalindeki üzüm bağlarını kuracağı uygun arazi ararken, yaptığı araştırmalar sonucunda hem tarihi, hem de kaliteli üzüm yetiştirmeye elverişli özel mikro klimasının bölge olarak Gelibolu Yarımadası’nı seçmesinde etkili olduğunu belirtti. Ellialtı, ‘Mitolojide ‘Şarabın Doğduğu Yer’ olarak anılan, Osmanlı İmparatorluğu’nda sarayda sunulan şaraplar için üzümlerin gizlice yetiştirildiği Çanakkale ve Gelibolu Yarımadası’nda, antik kent kazılarından çıkan sikkeler üzerinde bulunan üzüm salkımı, amphora, içki kabı ve Dionysos ve Priapos başlarından, bu kentlerde bağçılık ve şarapçılığın çok eskiye dayandığını görebiliyoruz’ dedi.
 
‘Nitelikli verim için 7-8 yıl beklemek şart’
Kendi markası altında üretime başlamadan önce uzun yıllar beklemesinin sebebinin bağların belli bir olgunluğa erişmesi olduğunu belirten Ellialtı şöyle devam etti: ‘Bağcılık çok sabır gerektiren bir iş. Kendi şarabınızı, kendi yetiştirdiğiniz üzümlerle üretmek istiyorsanız, nitelikli verim almak için 7 - 8 yıl yatırım yapmalısınız. Biz bu yatırım sürecinde alanında uzman Fransız danışmanlarla çalıştık. Bağların dikiminden üretimin her aşamasına kadar işin içinde yer aldılar.’
 
Gelibolu Yarımadası’ndaki 800 dönümlük arazilerinde bağlar dışında zeytinlik ve meyve bahçelerinin de olduğunu belirten Ellialtı, şarap fabrikasının içinde ayrı bir alanda yer alan zeytinyağı üretim bölümünde ‘Kilye’ markası altında kendi zeytinyağlarını ve doğal tarım ürünleri ürettiklerini söyledi. Adını Çanakkale Savaşı’na tanıklık etmiş tarihi bir ovadan alan Kilye ürünleri, doğal yöntemlerle yetiştirilen sebze ve meyvelerin katkısız ve geleneksel yöntemlerle işlenmesiyle elde ediliyor.
 
 
 
‘Kilye ile geleneksel yöntemlerle üretilen doğal ürünler’
Günümüzde unutulmaya yüz tutmuş geleneksel yöntemler ile yeni teknolojileri bir araya getirerek tüketiciye dürüst ve doğru ürünleri ulaştırmayı hedeflediklerini söyleyen Ellialtı, ‘Mahsul seçerken, Eceabat’a özgü, mevsiminde yetişmiş, organik veya iyi tarım uygulamaları sertifikalı ve kontrollü tarım gözetilen tarlalardan olmalarını esas alıyoruz. Özenle kasalarla topladığımız mahsullerin işlenmesinde her türlü katkı ve kimyasal kullanımından özellikle kaçınıyor, doğallıklarını korumaya özen gösteriyoruz. Ambalajlarda cam malzemeyi tercih ediyoruz. Kilye ürünlerini oluştururken çevre köylerden çalışmaya gelen her yaştaki kadının emeği ve bilgisine başvuruyor, yöreye özgü geleneklere sahip çıkıyor, markamızı birlikte geliştiriyoruz. Ürünlerimizi oluştururken eski zamanlardaki çeşitliliği ve yapılışlarındaki sadeliği, basitliği yakalamaya çalışıyoruz’ dedi.
 
Kilye ürünleri, erken/geç hasat sızma zeytinyağı, sofralık zeytin çeşitleri, zeytin ezmesi, domates konservesi, domates salçası, pekmez, tahin, üzüm ve meyvelerden kompostolar, reçeller ve marmelatlar, kabuklu diş badem, ceviz, susam ve doğal zeytinyağlı sabun çeşitlerinden oluşuyor.
 
Yılın En İyi Rose Şarabı: ‘Suvla Blush 2011’
Suvla’nın Suvla, Suvla Reserve ve Suvla Grand Reserve başlıklarında 3 ayrı seri olarak üretilen şaraplarından ilk etapta Suvla serisinden Suvla Sauvignon Blanc 2011, Suvla Chardonnay 2011, Suvla Merlot 2010, Suvla Shiraz 2010 ve Suvla Grenache Noir 2011; Suvla Reserve serisinden Suvla Reserve Syrah 2010 Nisan ayında; Suvla Reserve serisinden Suvla Reserve Chardonnay 2011, Suvla Grand Reserve serisinden ise Fransa’nın Rhone Vadisi ve Provence bölgelerinde yetişen Roussanne ve Marsanne üzümlerinden Türkiye’de ilk kez üretilen Suvla Grand Reserve Roussanne-Marsanne 2011`i Mayıs ayında piyasada olacak. Aynı zamanda yaz aylarına damgasını vuracak pembe şarap serisi; Suvla Rose Cabernet Sauvignon – Cabernet Franc 2011 , Suvla Blush Cabernet Sauvignon 2011 ile koyu renkli pembe şarap stilinin Türkiye’deki ilk temsilcisi Suvla Clairet Syrah 2011 de şarapseverlerin gözdesi olacak.   Suvla Şarapları’nın piyasaya çıkar çıkmaz bu sene dördüncüsü düzenlenen ve sektörün önde gelen etkinliklerinden olan Masters of Wine Weekend Istanbul’da iyi dereceler elde ettiğine dikkat çeken Ellialtı, ’38 üreticinin 274 şarabı ile katıldığı etkinlikte ‘rose şaraplar kategorisi’nde Suvla Blush 2011 1’inci, Suvla Rose 2011 3’üncü oldu. Piyasaya çıkmamış beyaz şaraplar kategorisi’nde Suvla Roussanne-Marsanne 2011 ile 2’inci, Suvla Chardonnay Reserve 2011 ile 4’üncü olduk. Ayrıca ‘uluslarası üzümlerden mamul kırmızı şarap kategorisi’nde Suvla Grenache Noir 2011, Suvla Syrah 2010, Suvla Merlot 2010, Suvla Syrah Reserve 2010 ve Suvla Cabernet Sauvignon - Syrah - Merlot 2010 da dereceye giren şaraplarımız arasında yer alıyor’ dedi.
 
Suvla’ya Londra’dan 7 ödül
Suvla Şarapları ayrıca ilk kez katıldığı Londra Uluslararası Şarap Fuarı’nda 4 farklı şarabıyla toplamda 7 ödüle layık görülerek önemli bir başarıya imza attı. Suvla Roussanne-Marsanne 2011 Decanter’den Regional Trophy (Güney ve Doğu Akdeniz ülkelerinde altın madalya alan şaraplar arasında en iyi dereceyi) alırken Suvla Rose Cabernet Sauvignon-Cabernet Franc 2011 ile birlikte IWC‘den gümüş madalya kazandı. Decanter’den bronz madalyayla dönen Suvla Grenache Noir 2011 IWC’den; Suvla Reserve Chardonnay 2011 ve Suvla Rose Cabernet Sauvignon-Cabernet Franc 2011 ise Decanter’den övgüye değer – commended madalya aldı. Dünyanın önemli şarap dergilerinden olan Decanter’in her yıl düzenlediği "Decanter World Wine Awards"a bu yıl 47 ülkeden 14 binin üzerinde şarap katıldı.   Suvla’nın beyaz şarap kategorisinde çok önemli bir ödülle döndüğü yarışmanın, en geniş katılımlı uluslararası yarışmalardan biri olduğunu hatırlatan Ellialtı, ‘Fuar katılımcıları ve yarışma temsilcileri, aldığımız sonuçların ilk mahsüller ve ilk katılım için oldukça umut verici olduğu konusunda hem fikir. Henüz genç bir marka olarak ilk kez katıldığımız fuarda da büyük ilgi görüyoruz. Eylül’de piyasaya çıkacak olan Reserve ve Grand Reserve kırmızı şaraplarımızın da merakla beklendiğini görmek bizi son derece motive etti’ dedi.
Paylaş