ZMO Şube Başkanı Prof. Dr. Türker Savaş, tarıma dayalı sanayinin son 30 yılda bitirildiğine dikkat çekerek konu ile ilgili açıklamada bulundu. ZMO Şube Başkanı Prof. Dr. Türker Savaş, Çanakkale’nin bir zamanlar tarım dayalı sanayide zengin bir il olduğunu ifade ederek, kapanan sanayi kuruluşlarını saydı. Devletin bu kurumların özelleştirmelerine gerekçe olarak verim alınmadığını gösterdiğini belirten Savaş; “Peki, bunlar özelleştirildikten sonra verimli hale geldiler mi?” diye sordu. Özelleştirmelerin ardından fabrikaların kapanarak AVM’ye dönüştürüldüğünün altını çizen Savaş, üretimin bitme noktasına geldiğini belirtti. Savaş, Şeker Fabrikalarının özelleştirilmek istenmesi ile ilgili ise; “Melas ve yaş posa üretimi ile hayvancılığımızı destekliyor. Pancar üreticisi 47 bin 758 çiftçi ailesi ile 44 bin 10 işçiye ekmek sağlıyor” dedi. Açıklamasına Çanakkale’de kapanan sanayi kuruluşlarını sayarak başlayan Savaş; “Bildiğiniz gibi bir zamanlar Çanakkale’miz tarıma dayalı sanayi zengini bir il idi. Kepez konserve, Akfa, Sancak Ziraat, Pınar, Tekel Kanyak ve Şarap Fabrikası, Sümerbank Deri, Trutaş ilk aklımıza gelenler. Ne yazık ki son otuz yılda Çanakkale’de tarıma dayalı sanayi bitme aşamasına gelmiştir. Bu süreçte belli bir dönem sayıları 100’e yaklaşan mandıraların da yine son 10 yılda azaldığını biliyoruz” dedi.
“Üretim yerleri neden kapandı?”
Yere siyasetçilerin üretim yerlerinin neden kapandığını sorgulaması gerektiğini belirten Savaş; “Tarıma dayalı sanayi Çanakkale’yi neden terk ediyor? Ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma dayalı olan bir ilde tarımsal ürünlere katma değer kazandıran ‘üretimhaneler’ neden kapanıyor? Kanımızca yerel siyasetçilerimizin sorgulaması gereken en önemli sorular bunlardır. Ne yazık ki bunların bazıları özelleştirmeler kapsamında ilgili dönemlerin siyasi iradelerinin kararlarıyla üretimden çıkmıştır. Bu devlet işletmelerinin özelleştirilmelerine gerekçe olarak genellikle söz konusu işletmelerin verimli çalışmadıkları gösterilmiştir. Hatta gerekçe daha da özelleştirilmiş, verimsizlik, fazla insan çalıştırılmasına bağlanmıştır. Peki, neden verimlilikleri artırılmaya çalışılmadı da satıldılar? Peki, neden yeterli sayıdan daha fazla işçi alındı? Peki, bunlar özelleştirildikten sonra çalışanları ne oldu? Peki, bu fabrikalara girdi sağlayanların ekonomisi nereye vardı? Peki, bunlar özelleştirildikten sonra ne oldu? Peki, bunlar özelleştirildikten sonra verimli hale geldiler mi?” dedi.
“Üretimhaneler, tüketimhaneye dönüştü”
Üretimhanelerin, tüketimhaneye dönüştüğünün altını çizen Savaş; “Örneğin, hepimizin gözleri önünde Çanakkale Tekel Kanyak ve Şarap Fabrikası özelleştirildikten kısa bir süre sonra kapandı. Fabrikaya üzüm sağlayan çevredeki çiftçiler bağlarını köklediler (aynı dönemde il genelinde yaklaşık 20 bin dönüm bağ alanı sökülmüştür). Fabrikanın yerine AVM yapılarak üretimhane tüketimhaneye çevrildi. İlimiz bu özelleştirme ile hem bağlarını hem de fabrikasını yitirdi. Böylelikle her iki üretim alanı elimizden uçtu gitti. Tarım topraklarımızı, sularımızı, havamızı tehdit eden kirli sanayi ve metalik madencilik faaliyetlerine karşı çıkan insanları ekonomik gelişmeye karşı çıkmakla suçlayanlara soruyoruz, Yukarıda saydığımız tarıma dayalı sanayi işletmelerinin Çanakkale ekonomisini neden terk ettiklerini sorguladınız mı? İlgilileri bu işletmelerin kapanmaması için gerekli önlemleri almaya çağırdınız mı? Özelleştirmeleri sorguladınız mı? Evet, Çanakkale’nin merkez ve ilçeleri “kasaba” büyüklüğündeyken gelişmiş bir tarıma dayalı sanayisi vardı. Şimdi Çanakkale’nin büyükşehir veya bütünşehir olması tartışılıyor ve bazıları (ki bunun içerisinde ne yazık ki tarım sektöründen insanlar da var) bu yerel yapılanma değişiminin Çanakkale ekonomisini geliştireceğini söyleyebiliyorlar. Çanakkale’nin ekonomisi büyükşehir veya bütünşehir olunca neyle gelişecek? AVM’lerle mi? İnşaat ile mi?” dedi.
“Üretim olmadan ekonomik gelişme mümkün olabilir mi?”
Çanakkale’nin sosyo-ekonomik sorunlarına çözüm üretmek sorumluluğunda olan yerel siyasetçileri ‘pilav dağıtma’ çevresindeki kısır tartışmaları bir kenara bırakıp üretime yönelik projeler üretmeye davet ediyoruz. Öte yandan birileri bizi cambaza baktırırken Hükûmet Türkiye’nin önemli bir üretim alanına darbe vuracak olan Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda geri adım atılmayacağını ilan ediyor. Bizler kendimizi bir kez daha, görevimiz olan uyarıyı yapmak zorunluluğunda hissederek haykırıyoruz. Şeker fabrikaları yalnızca şeker üretmiyor. Melas ve yaş posa üretimi ile hayvancılığımızı destekliyor. Pancar üreticisi 47 bin 758 çiftçi ailesi ile 44 bin 10 işçiye ekmek sağlıyor. Bu fabrikaları özelleştirip kapanmasına neden olmanın vebali büyük olacaktır. Gelin daha önceki özelleştirme deneyimlerimizden gözlemlediğimiz olumsuzluklar gerçekleşmeden bu yanlıştan, ülke menfaatlerimiz adına dönelim.
(Eren Aşnaz)