Bursa Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BOSİAD) ile Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) işbirliğiyle yürütülen ve Z kuşağının iş dünyasına adım atarken yaşadıkları zorluklar ile işverenlerin bu kuşakla ilgili düşüncelerini analiz etmeyi amaçlayan bilimsel araştırmada son aşamaya gelindi. ‘Z Kuşağı ve İşverenlerin İstihdamına İlişkin Görüşlerinin Değerlendirilmesi: Kariyer Gelişim Modeline Yolculuk’ başlıklı projeden elde edilen ilk sonuçları, Bursa OSB’de faaliyet gösteren firmaların işe alım sürecinde etkili olan İnsan Kaynakları (İK) yetkilileri ile paylaşan Araştırma Ekibi, Z Kuşağı çalışan adaylarının “kariyer gelişimlerini” belirlemek amacıyla geliştirdikleri ölçek formunu Z Kuşağı çalışan adaylarına uygulamaya başladı. Bunun yanında projenin nihai hedeflerden biri olan iş yerlerinde çalışanların “işe bağlılığını” sağlamak için tasarlanan modelin test edilmesi amacıyla belirlenen ölçek formlarını, İK yetkililerinin çalışanlarıyla paylaşmalarını istedi. Bu model sayesinde iş yerlerinde verimli ve etkili bir ortam oluşturulacağı düşünülüyor.
BOSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Eğitim Komisyonu
Başkanı Özgür Şahin, Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Eğitim
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Çepni, Bursa İl Milli Eğitim
Müdür Yardımcısı Bülent Altıntaş, BUÜ Eğitim Fakültesi Dr. Öğr.
Üyesi Hazel Duru, Temel Eğitim Bölümü Dr. Arş. Muhammed Muzaffer
Özhan, BOSİAD Z Meclisi Danışmanı İpek Gezer’in katılımıyla Bursa
OSB Meşelipark Sosyal Tesisleri içerisindeki Cemil Usta’da
gerçekleştirilen toplantıda konuşan BOSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Rasim Çağan, şunları söyledi:
“BOSİAD olarak, üyelerimiz olan sanayicilerin iş yapış
süreçlerine destek olmak için üç konuya odaklandık. Bunlar;
mesleki eğitim, çevre ve gençlik. BOSİAD Z Planı, bizim gençlik
için, gençlerle beraber yürüttüğümüz en önemli projemiz. Burada
amaç sadece gençleri sanayi ile tanıştırmak değil, günümüz
yönetici ve işverenlerine de gençleri anlatmak istiyoruz. İş
dünyası gençleri, gençler de iş dünyasını anlamaya çalışmalı.
Çünkü Z kuşağı, geleceğin sanayisinin en büyük umudu. İlk kez X,
Y, Z kuşakları birlikte çalışıyor ve bu dinamiği yönetmek,
sanayimizin sürdürülebilirliği için kritik önemde. Bu üç kuşağı
bir arada çalıştırmayı başaramazsak ne sanayimizi ne de
şirketlerimizi sonraki nesillere aktaramayacağız. Dolayısıyla
onların bireysel, yenilikçi ve görsel odaklı bu yapısı fırsata
çevirilmeli. Z kuşağı teknolojiye dayalı esnek ve oluşturucu bir
çalışma ortamını tercih ederken, işverenler verimlilik ve aidiyet
gibi daha geleneksel değerlere odaklanıyor. Bu uyumsuzluklar ise,
iş dünyasında verim kaybı ve hedeflere ulaşmada zorlanma gibi
maddi ve manevi kayıplara yol açabiliyor. Araştırma Projesi’nin
bu çarpıcı sonuçlarından hareketle çatışmasız ve verimli bir
ortam oluşturmak yani işveren ve çalışanların birbirini daha iyi
tanımasını sağlayarak iş yerinde uyumu ve verimliliği artırmanın
yollarını keşfetmek, işveren ve çalışanlar arasında etkili
iletişimi sağlamak için karşılıklı beklentileri dikkate alan bir
iletişim modeli oluşturmak, geleceğin Z kuşağı çalışanlarının iş
yeri beklentilerini anlamak için ölçme aracı geliştirmek ve son
olarak da çalışanların iş yerinden beklentilerini görüşme ve
ölçekler ile belirleyerek iş yerleri için kullanılacak bir model
önermeyi hedefledik. Nihai hedefimiz, işverenlerin ve
çalışanların yani Z kuşağının beklentilerini anlayarak,
çatışmasız verimli bir iş ortamı oluşturabilmek için bir sistem,
bir model oluşturmak olsa da bu nihai hedefe ulaşmak için de
etkili iletişim becerileri, verimli ortam, etkili iletişimin
yanında iş yeri beklentilerinin ortaya konması gibi alt
amaçlarımız var. Tüm bu konuları ele aldıktan sonra aslında nihai
hedefe ulaşabileceğiz biz. Bu saydıklarımızı tek tek ele
aldığımızda aslında var olan sorunları da çözmüş olacağız.”
‘Çatışmasız ve verimli bir ortam nasıl oluşturulur’? sorusuna cevap aradık. Çünkü kuşaklar arası farklılıklar var. Bunun yanında etkili iletişim son derece kritikti, çünkü Z kuşağı ve X kuşağı arasında bir iletişim kopukluğu olduğu için biz aslında buradaki farklılıkları da ortaya koymayı amaçladık. Bunun yanında hem işverenlerin beklentileri hem de çalışan adaylarının yani Z kuşağının beklentilerini ele aldık. Ve tüm bunlardan hareketle de nihai hedefimiz olan bir model oluşturma, iş yerlerinde kullanılabilecek bir model oluşturma bizim nihai amacımız oldu” diyen Başkan Yardımcısı Özgür Şahin ise, şöyle devam etti:
“Bu çalışmanın yapılmasının en temel sebeplerinden biri kuşaklar arası farklılıklardır. Birçok firma uzun yıllar değişmeyen yönetim ve klasikleşmiş geleneksel yönetim anlayışına sahip olmuştur. Bununla birlikte özellikle Z kuşağının sosyal hayata bakış açısının değişmesiyle, çalışan istihdamı ve çalışanların iş yerindeki sürekliliği, sürdürülebilirliği en ciddi problem olarak karşımızda durmaktadır. Çalışmayı yürüttüğümüz firmaların genelinin köklü şirketler olduğu da görülmektedir. Eskiden çok fazla belirgin olmayan ve problem olarak görülmeyen X, Y ve Z kuşakları arasındaki farklılıklar son dönemde ciddi bir şekilde göze çarpmakta ve iş yerleri için ciddi problemler oluşturmaktadır. Bu düşüncede de işverenler, eski yönetim, eski yöntemlerinin sürdürülebilir olmadığını fark etmeli ve Z kuşağı ile uyumlu çalışmaları için yeni paradigmalara yönelik farkındalık düzeylerini arttırmalıdır. Bu durumun göz ardı edilmemesi, işletmelerin sürdürülebilirliğini sağlamak ve verimliliğini arttırmak için önem taşımaktadır.”
Aynı iş yerinde farklı dilleri konuşup, farklı anlayışlara sahip olmak yerine, farklılıkların dezavantaj oluşturmadığı, ortak hedefler doğrultusunda motivasyonun ve iletişiminin yüksek olduğu bir çalışma ortamı oluşturmak amacıyla, kuşaklar arası uyumu sağlamak için bir köprü kurulmasının önemine değinen BUÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Salih Çepni ise, “Bu yüzden de Z kuşağı ile işverenler arasındaki çatışma ve çakışma alanlarını tespit edeceğimiz, kuşaklar arası uyum ve verimliliği arttıracak stratejiler geliştirilmesine katkı sağlayacağımız için bu proje, büyük önem arz etmektedir” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Hazel Duru da proje sürecinde, veri toplama
aşamasında aylarca birçok firma yöneticisi ve çalışanlarıyla
birlikte görüş alışverişinde bulunduklarına vurgu yaparak şöyle
konuştu;
“BOSİAD- BUÜ işbirliğiyle yeterli sayıda firma yöneticisi ve
çalışanıyla yaptığımız uzun soluklu mülakatlar sonucunda zengin
veriler elde ettik. Bu verilerden bazı sonuçlara ulaştık. Bu
çalışma sonucunda çok farklı fikirler ortaya çıkmasına rağmen
bizler daha çok fikir birliğine varılmış olan sonuçları sizinle
paylaşmayı tercih ettik. Z kuşağı çalışacağı firmadan neler
istiyor?; Otoriteden, otoriter olmayan ve önemsendiğini
hissettiği tutum ve tavırların sergilenmesi, işverenlerin
verecekleri tepkide tutarlılık ve netlik, firmalarının teknolojik
altyapıya ve yeniliklere uyumu, kariyer gelişimlerinin ve iş
yeterliliklerinin desteklenmesi, esnek mesai saatlerinin olması,
saygı ve işbirliği ortamının oluşturulması. Bundan hareketle
işverenler, Z kuşağı çalışanlarından peki neler bekliyor?; Var
olan kurum kültürüne sorgulamadan uyum sağlanması, çalışanların
karşılıksız birbirine deneyim aktarımlarını gerçekleştirilmesi,
sorumluluk bilincinin olması, çalışanların geri bildirimine
eleştiriye açık olması, verimlilik ve aidiyetin arttırılması,
mesai saatlerine uyulması, iletişim ve koordinasyonun
güçlendirilmesi. Z kuşağının işverenlerle en çok çatıştığı
hususlar; sorumluluk, otoriter bir tavır, aidiyet duygusu,
çalışma saatlerinde esneklik (hibrit bir çalışma talep etmeleri),
sosyal etkinlikler, eleştiriye açık olamamak, ciddiye alınmak ve
ciddiye alınma aşamasında da firmalarda yer alan çalışanları bir
paydaş gibi hareket etmesi, onların iş devamlılığında ve aidiyet
duygusunu artmasında önemli bir yere sahip olduğu tespit
edilmiştir.”
Elde edilen bu çıktıları sadece Bursa örneklemiyle sınırlık
tutmamak adına uluslararası bilimsel toplantılarda sunumlar
gerçekleştirdiklerini ve bilimsel dergilerde çalışmalarının
taslaklarını paylaştıklarını aktaran Dr. Arş. Muhammed Muzaffer
Özhan ise şunları söyledi:
“İşverenler için şu önemli çıktıyı verebiliriz; İşverenler
çalışan seçim ve yönetiminde mesleki yeterlilik, aidiyet duygusu
ve kişisel özelliklerine büyük önem veriyorlar. Bu faktörde de
aidiyet duygusu ve kişisel özellikler, mesleki yeterlilikler ön
planda olduğunda verimli ve uyumlu bir iş ortamı oluşturulmasında
kritik rol oynuyor. Bir diğer çıktımızda üniversite ve lise
öğrencileri için; Üniversite öğrencileri, staj ve iş seçimlerinde
çalışacakları firmaların marka değeri ve vizyonuna büyük önem
veriyorlar. Bu faktörler öğrencilerin kariyer hedefleriyle uyumlu
bir iş deneyimi arayışlarını pekiştiriyor. Bu sebeple de
üniversite ve lise öğrencileri, sosyal medyanın aktif
kullanılmasını, web sitelerinin yer almasını, öğrenci
topluluklarıyla firmaların İK direktörlerinin iletişimde olmasını
önemli buluyorlar. Son çıktımız da belki de en önemlisi;
üniversite öğrencileri, staj başvurularında değerlendirme
kriterlerinin genellikle yetersiz olduğu, genellikle sadece Genel
Ağırlıklı Not Ortalaması’na (GANO) bakılarak veya ön malükatlarla
sınırlı kalındığını ve başvuruların doğru değerlendirilmediği
gözlemlenmekte. Bu durum öğrencilerin gerçek yetkinliklerinin ve
potansiyellerinin tam anlamıyla anlaşılmasını engellemektedir.
Türkçe ve Matematik’ten oluşan ön sınavların yer alması veya
sadece online yapılan mülakatlar ya da mülakatlarda GANO’su
yüksek öğrencilerin yer almasını üniversite öğrencileri olumlu
bakmamakta. Bunun sebebi de GANO daha teorik bilgileri ortaya
çıkaran bir puan türü olduğu ancak daha sosyal etkinliklerde ve
uygulamada iyi olan öğrencilerin GANO’sunun biraz daha düşük
olduğunu ama hiçbir şekilde marka değeri yüksek firmalarda
kendini anlatabilme imkanı bulunmadığını dile getirerek bu
bulduğumuz çıktıyı en çok vurgulayan ifadeler olmuştur. Biz bu
ölçek formlarıyla, görüşmelerle, daha çok nitel görüşmelerle beş
farklı özelliklerine vurgu yaptık; Bu yürüttüğümüz proje
kapsamında özellikle çalışanlardan elde ettiğimiz sonuçlardan
hareketle önemli olan beş farklı değişkeni tespit ettik. Bunlar
çalışanların görüşleriydi. Bunlardan birisi işe bağlılıktı. İşe
bağlılıkla ilgili ifadeleri sıklıkla tekrar eden ifadeler
arasındaydı. Örgütsel destek bir diğeri. Bir diğeri iş
dengesiyle-yaşam dengesini sağlamak. Yani hem iş hayatlarına hem
de normal hayatlarına eşit seviyede vakit ayırabilmek onlar için
önemliydi. Bir diğeri, yaptıkları işin kendi ihtiyaçlarını
karşılaması, bu anlamda tatmin yaşamalarıydı. Ve son olarak da iş
performansları ve iş değerleri. En çok tekrar eden kavramlar
bunlardı. Biz de bunlardan hareketle, ölçme araçlarıyla birlikte
şu an çalışanlardan veri topluyoruz. Ve bu beş değişkenimizin
ölçeklerle toplanan verilerden hareketle bir model oluşturmayı
düşünüyoruz. Bu model de özellikle çalışanların işyerlerinde
verimliliklerini artırmak için önemli olacak diye
düşünüyoruz.”
Güvenilir ölçüm araçlarıyla insan kaynaklarında kullanılan,
geçerliliği kanıtlanmış ölçeklerin tasarımı sürecinde nihai
aşamaya geldiklerini belirten Dr. Özhan, bireylerin güçlü ve
gelişime açık yönlerini anlamayı amaçlayan bu ölçeklerdeki
değişkenleri belirlemek ve modeli tamamlamak için nitel
görüşmeler ve birebir mülakatlarla elde edilen verileri
desteklemenin önemine dikkat çekti. Ölçeklerden elde edilen
sonuçların geniş bir örneklem üzerinde test edilmesi için İK
yöneticilerinden destek beklediklerini dile getiren Dr. Özhan,
“Araştırmaya katkıda bulunmak isteyen firmalar, paylaşılan kare
kodlar aracılığıyla çalışanların ölçek formlarını doldurmasını
sağlayarak hem kendi organizasyonlarına hem de genel iş dünyasına
önemli bir fayda sağlayabilir” dedi.
Araştırma sonuçlarının detaylı raporlarla paylaşılacağını belirten Dr. Arş. Muzaffer Özhan, bu çalışmanın hem Z kuşağı hem de işverenler için gelecekteki istihdam stratejilerine ışık tutmasını amaçladıklarını sözlerine ekledi.
Projenin Diğer Z Kuşağı Araştırmalarından Farkı ise şu şekilde
sıralandı;
"-Dört farklı çalışma grubu araştırmaya dahil edildi.
(İşverenler, çalışanlar, lise ve üniversite öğrencileri) Her bir
grubun iş hayatı beklentileri ve ihtiyaçları tespit edildi. Bu
dört farklı grubun ihtiyaç ve beklentileri karşılaştırıldı.
İstihdam edilecek üniversite öğrencileri için kariyer gelişim
ölçeği geliştirildi. Çalışanlar için önemli olan beş faktör
tespit edildi ve bir model oluşturulması hedeflendi. Projede
birden fazla araştırma yöntemi aynı anda kullanıldı."