Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği'nden Eğitim Yılına Yönelik Eleştiri

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Çanakkale Şubesi, 2024-2025 Eğitim ve Öğretim Yılının ilk gününde yaptıkları açıklamada, “Milli Eğitim Bakanlığının ülkemizi orta çağın karanlıklarına döndürmeyi amaçlayan çağdışı eğitim anlayışından bir an önce vazgeçmeye çağırıyoruz” dedi.

1695

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Çanakkale Şubesi, 2024-2025 Eğitim ve Öğretim Yılının ilk gününde eğitimde yaşanan sorunlara dikkat çekti. Yapılan açıklamada, “İlk ve orta öğretim okullarında eğitimciler 2 Eylül de işbaşı yaptı. 9 Eylülde öğrenciler de okullarıyla buluşacak. Eğitim alanında çözüm bekleyen bir dizi soruna her geçen gün ne yazık ki yenileri ekleniyor. Kapalı köy okulları ve taşımalı eğitim, eğitimdeki özelleştirme, fiziki altyapısı yetersiz okullar, kalabalık sınıflar , düşük maaşlar , yüksek servis ücretleri , kayıt parası adı altında dolaylı vergiler vs vs .. Yılların biriktirdiği bu sorunlara çözüm için Hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığının bir projesi yok. Sorunları görüp dile getiren DKÖ ve STK’ların ise yaptırım gücü yok” denildi.

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli akıl dışı ideolojik bir dayatmadır”

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin eleştirildiği açıklamada, “Süregelen sorunları çözmek için adım atmayan hükümet yeni uygulamalar ile Eğitimi içinden çıkılması güç bir girdaba sürüklemektedir. Bu yıl uygulamaya konulan ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’, ıkçı , dinci ve akıl dışı ideolojik bir dayatmadır. Okulların öğretim misyonunu daraltan, eğitimi de ortaçağ zihniyetine indirgeyen bu uygulamaya topyekün karşı çıkış zorunludur” ifadelerine yer verildi.

30 dakika uygulaması eleştirildi

Açıklamada okulların fiziki yetersizliklerine de değinilerek, “Kapatılıp kendi kaderlerine terk edilen köy okullarının oradan oraya savrulan ‘taşımalı eğitim kurbanı’ öğrencilerimizin; okul ve derslik yetersizliğinden ikili eğitim yapılan okullarda sabah çok erken başlayıp akşam çok geç biten derslerden dolayı yaşadıkları sorunların çözümü için okul ve derslik yapmaktan kaçınan Bakanlık yeni bir uygulamanın önünü açmıştır. Okul idarelerinin talebi, Kaymakamlıkların önerisi ve Valiliğin oluru ile ikili eğitim yapan okullarda ders süresi 30 dakikaya indirilebilecek. İkili eğitimden kaynaklanan sorunu çözmek için okul ve derslik sayısını arttırmak yerine ders sürelerini kısaltmayı öneren anlayışın; ‘Okullar olmasa Milli Eğitimi yönetmek çok kolay olurdu’ diye zihinlere kazınan yetersiz ve sorumsuz yöneticilik anlayışından bir farkı olmadığı açıkça ortadadır” diye belirtildi.

“Öğretmen Akademisi, Eğitim Fakültelerini işlevsizleştiren başka bir sorunlu uygulama olarak gündemdedir”

Açıklamada ayrıca şu sözlere yer verildi, “Okulların yardımcı personel ihtiyacını gidermek için atama yapmak yerine İŞKUR üzerinden ‘kıst’ sözleşmeyle tasarruf sağlayan bakanlık şimdi de İŞKUR programını değiştirdi. Yeni uygulamayla işçiler daha az ücretle daha az çalıştırılacak. Böylelikle okullarımızın temizliği yine büyük ölçüde öğrencilere ve velilerine kalacak. ÇEDES adı altında, insanı insan yapan evrensel değerler göz ardı edilerek eğitim kurumları adeta Diyanet İşleri Başkanlığının uzantısı haline getirilmek istenmektedir. Öğretmen Akademisi, Eğitim Fakültelerini işlevsizleştiren başka bir sorunlu uygulama olarak gündemdedir. 4 yıllık eğitimde kazandırılamayan hangi beceri 2 yıllık bir kursla tamamlanacaktır. Bu uygulama düşük ücretle istihdamın kapısını açarken diğer yandan başka bir eleme yöntemidir.”

“Ücret ve statü eşitsizliğine son verilmelidir”

Öğretmenlerin yaşadığı sorunlara da dikkat çekilen açıklamada, “Okulların öğretmen gereksinimi yeterli sayıda kadro açılarak karşılanmalı, ücretli ve sözleşmeli öğretmenlere kadro sağlanarak; öğretmen, uzman öğretmen, baş öğretmen uygulamasıyla eğitimciler arasında yaratılan ücret ve statü eşitsizliğine son verilmelidir. Üniversitelerimizdeki eğitimin niteliksel gerileyişinin önüne geçilebilmesi için anti demokratik rektör atamalarından vaz geçilmeli; bilimsel, yönetimsel ve mali özerklik egemen kılınarak, üniversitelerin özgür düşüncenin filizlenmesine olanak veren yaşam alanları haline gelmesi sağlanmalıdır” ifadelerine yer verildi.

“Milli Eğitim Bakanlığı küçük hesapları terk etmeli”

“Okullar açılıyor derken aslında ‘kantinler açılıyor’ mu demek gerekirdi” diye sorulan açıklamada, “Çocuklarımızın beslenme ihtiyaçlarını ticari bir faaliyet yürüten ve yeterince denetlenmeyen kantinlere bırakmanın neresi doğrudur? Devlet okullarında öğrencilere bir öğün yemek verilmesi önemli bir toplumsal talep haline gelmişken; İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin okul kantinleri kirasından edindikleri geliri kaybetme korkusundan mı bir türlü gerçekleştirilememektedir. Milli Eğitim Bakanlığı böylesi küçük hesapları terk etmeli ve öğrencilerin sağlıklı beslenmesini sağlayacak kamusal çözümler üretmelidir” denildi.

“Staj adı altında emek sömürüsü”

Açıklamada son olarak şu sözler yer verildi, “MESEM, staj adı altında emek sömürüsü ve ucuz işgücü kaynağı olmaktan çıkarılmalıdır. İş içinde eğitimin en güzel örneği olan Köy Enstitüleri modeli ortadadır. İyi denetlenmeyen staj uygulamaları hem iş güvenlik sorunsalı haline gelmekte hem de iş eğitimi hedefine ulaşamamaktadır. Biz Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği olarak 2024-2025 Eğitim Öğretim yılında, Milli Eğitim Bakanlığının ülkemizi orta çağın karanlıklarına döndürmeyi amaçlayan çağdışı eğitim anlayışından bir an önce vaz geçerek; Köy Enstitülerinde kıvılcımlanan, çağdaş, demokratik, bilimsel, laik, özgürlükçü, kamusal ve karma eğitim uygulamalarını tüm okullarımızda hayata geçirmeye ve bu yolda tüm eğitim bileşenlerini; eğitim sendikalarını, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu kararlı ve etkin bir biçimde mücadele etmeye çağırıyoruz.”

(DAMLA YELTEKİN)
Paylaş