Kazdağları’nda yaşanan çevre felaketine karşı çıkarak, maden şirketi yetkililerini toplantılara almadığı gerekçesiyle çevrecilerin tepkisinin aşırıya kaçtığını ayrıca kent merkezinde yaşanan gösterilerde halkı rahatsız ettikleri iddiası ile Halkevi gösterisine dur denilmesi gerektiğini savunan Vali Güngör Azim Tuna’ya cevap geldi.
“Talihsiz açıklama”
Vali Tuna’nın gazetecilere yaptığı açıklamayı zamanlaması düşündürücü talihsiz bir açıklama olarak nitelendiren Nalbant; “Sondaj çalışmaları yürütülen Lapseki Şahinli köyüne sayın Vali’nin de talimatları doğrultusunda uzun zamandır belli aralıklarla, tankerlerle içme ve kullanma suyu taşındığı herkesin malumudur. Şimdi Çanakkale’ye içme suyu sağlayan Atikhisar Barajı altın işletmeciliği yüzünden tehdit altındadır. Baraj kirlendiğinde Çanakkale’ye hangi tankerlerle nereden su getirileceği de merak konusudur” dedi.
“Sokakta ve köylerde olmaya devam edeceğiz”
Vali Güngör Azim Tuna’nın basın açıklamasındaki; altın madencilerine gösterilen tepkilerin aşırıya kaçtığına buna izin verilmeyeceğine ve halkevlerinin yürüyüşü ile ilgili olarak insanları rahatsız ederseniz buna dur deriz sözlerine yazılı açıklama ile cevap veren Çanakkale Halkevi; “Vali küçük bir azınlığın çıkarları doğrultusunda tavır alacağına, Çanakkale halkının yanında tavır alması lazım. Halkın hak mücadelesini savunurken yaptığımız ne basın açıklaması ne de sokak tiyatrosu halkı rahatsız etmemektedir. Kendi yaşamları hakkında tasarrufta bulunan köylülerin tepkisi aşırı değildir. Kimse kendi bahçesine zehir dökülsün istemez. Buna karşı tepkiler de doğaldır. Sokakta, meydanlarda, köylerde olmaya devam edeceğiz” dedi.
Kazdağları’nda yaşanan çevre felaketine karşı çıkarak, maden şirketi yetkililerini toplantılara almadığı gerekçesiyle çevrecilerin tepkisinin aşırıya kaçtığını ayrıca kent merkezinde yaşanan gösterilerde halkı rahatsız ettikleri iddiası ile Halkevi gösterisine dur denilmesi gerektiğini savunan Vali Güngör Azim Tuna’ya ilk olarak Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant cevap verdi.
“Zamanlaması düşündürücü, talihsiz açıklama”
Vali Tuna’nın gazetecilere yaptığı açıklamayı zamanlaması düşündürücü talihsiz bir açıklama olarak nitelendiren Nalbant; “Sayın Çanakkale Valisi Çan Kızılelma ve Kirazlı köylerinde yapılacak altın işletmeciliği ÇED Halkı Bilgilendirme Toplantısı arifesinde yaptığı açıklamada özetle, ÇED halkı bilgilendirme toplantılarının yapılması sırasında yöre halkının gösterdiği tepkilerde dozajın aşıldığını, herkesin demokratik hakkını kullanması gerektiğini belirtmiştir. Daha şimdiden yani sondaj aşamasında sondaj çalışması yapılan tüm köylerde içme sularının kirlendiğini, hayvan ölümlerinin gerçekleştiğini, çok sayıda orman ağacının kesildiğini sayın Valinin de bildiği gerçeklerdir” dedi.
“Çanakkale’ye hangi tankerlerle su getirilecek?”
Sondaj çalışmaları yürütülen Lapseki Şahinli Köyü’ne uzun zamandır belli aralıklarla tankerlerle içme ve kullanma suyu taşındığını anımsatan Nalbant, Çanakkale’nin içme suyunu sağlayan Atikhisar Barajı’nın altın işletmeciliği nedeniyle tehdit altında olduğunu vurguladı. Atikhisar Barajı’ndaki suyun altın işletmeciliği nedeniyle kirlenmes durumunda kente hangi tankerlerle nereden su getirileceğini Vali Tuna’ya soran Nalbant; “Sayın Su ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun ilimizi ziyareti sırasında sayın Valiyi bu gelişmeleri yerinde görmek üzere Kazdağlarına özellikle de Söğütalan Ağı Dağı’na davet ettiğimi tüm kamuoyu bilmektedir. Sondaj çalışmaları yürütülen Lapseki Şahinli köyüne sayın Vali’nin de talimatları doğrultusunda uzun zamandır belli aralıklarla, tankerlerle içme ve kullanma suyu taşındığı herkesin malumudur. Şimdi Çanakkale’ye içme suyu sağlayan Atikhisar Barajı altın işletmeciliği yüzünden tehdit altındadır. Baraj kirlendiğinde Çanakkale’ye hangi tankerlerle nereden su getirileceği de merak konusudur” şeklinde konuştu.
Nalbant sözlerine şu şekilde devam etti: “Sularına, hayvanlarına, ormanlarına kısacası yaşam alanlarına sahip çıkmaya çalışan yöre halkının demokratik hakkını kullanması ile ilgili ‘Dozajı biraz aşırıya kaçıyor’ açıklamasının zamanlaması düşündürücüdür. Halkın demokratik hakkının kullanılmasına karşı dozajı kaçırılmış talihsiz bir açıklamadır.”
“Biz gittiğimizde halk köy kahvesini kapatmış oluyor”
Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Nalbant, ÇED toplantılarına gittiklerinde yöre halkının köy kahvesini kapattığını ifade ederek; “Bu güne kadar yapılan ÇED toplantılarına katıldım. Kızılelma ve Kirazlı’ya giderek halkı bilgilendirdik. Ancak madenciler kaç gündür Kirazlı`da. Onlar da nitekim Kirazlı da halkı bilgilendirme toplantısı yapıyorlar. Yapsınlar. Ama biz de yapalım. Sonra konuya halk karar versin. Kızılelma halkı tepkili. Çünkü, içme suları kirlenmiş. Hayvanları ölmüş. Özellikle kadınlar maden şirketlerini istemiyor. Ne gerekiyorsa yapacağız diyorlar. Bu toplantılarda tutanaklara bazen şunu da yazın diyoruz. Yaptığımız bu. Biz köylere gittiğimizde yöre halkı kahveleri kapatmış oluyor” dedi.
Halkevinden Vali Güngör Azim Tuna’ya Yanıt
Vali Güngör Azim Tuna’nın basın açıklamasındaki; altın madencilerine gösterilen tepkilerin aşırıya kaçtığına buna izin verilmeyeceğine ve halkevlerinin yürüyüşü ile ilgili olarak insanları rahatsız ederseniz buna dur deriz sözlerine Çanakkale Halkevi yazılı açıklama ile cevap verdi.
Vali Güngör Azim Tuna’nın basın açıklamasındaki sözlerine Çanakkale Halkevi “Vali küçük bir azınlığın çıkarları doğrultusunda tavır alacağına, Çanakkale halkının yanında tavır alması lazım. Halkın hak mücadelesini savunurken yaptığımız ne basın açıklaması ne de sokak tiyatrosu halkı rahatsız etmemektedir. Kendi yaşamları hakkında tasarrufta bulunan köylülerin tepkisi aşırı değildir. Kimse kendi bahçesine zehir dökülsün istemez yada kimse çocuğuna zehirli su içirmek istemez. Buna karşı tepkiler de doğal ve insanidir” diyerek;. “sokakta, meydanlarda, köylerde olmaya devam edeceğiz” cevabını verdi.
Yazılı bir açıklama yapan Halkevi şunları kaydetti: “Vali Güngör Azim Tuna yaptığı açıklamayla hakkını arayan insanlara gözdağı vermiştir. Valinin görevi halkı hizaya getirmek olmamalıdır. Bizler ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz, havasını soluduğumuz Kazdağlarına da sahip çıkacağız. İnsanca yaşamak için eğitim hakkımıza da, sağlık hakkımıza da sahip çıkacağız. Bunun için kimseden icazet de almayacağız. Vali küçük bir azınlığın çıkarları doğrultusunda tavır alacağına, Çanakkale halkının yanında tavrı alması lazım. Halkın hak mücadelesini savunurken yaptığımız ne basın açıklaması ne de sokak tiyatrosu halkı rahatsız etmemektedir. Rahatsız ettiğimiz kişiler yok değil; bunlar halkın sırtından yıllardır geçinen, onları sömürenlerdir. Kendi yaşamları hakkında tasarrufta bulunan köylülerin tepkisi aşırı değildir. Kimse kendi bahçesine zehir dökülsün istemez yada kimse çocuğuna zehirli su içirmek istemez. Buna karşı tepkilerini doğal ve insanidir. Kazdağları delik deşik edilirken buna ses çıkarmayan, kayıtsız kalanlar vicdan muhakemesinde bulunuyorlar mı acaba? Harç parasını ödeyemediği için okulunu bırakmak zorunda kalan öğrenci veya çocuğunun dershane parasını ödeyemediği için hapse atılan annenin hakkını savunmaya da, eczanede muayene ücretini ödeyemeyip ilaç alamayan vatandaşın hakkını da savunmaya devam edeceğiz. Bunun için sokakta, meydanlarda, köylerde olmaya devam edeceğiz.”