Toplumsal hafızanın savaşın ardından değişimi

740

 Ece Ayhan Evi’nde ‘Büyük Savaş ve Toplumsal Hafıza’ adlı panel yapıldı. Panelde, Gelibolu ve Alsace’da hafıza mekanları tartışıldı. Açılış konuşmalarının ardından başlayan panelde, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Dardanel şirketler grubunun sahibi Niyazi Önen ve kentli vatandaşlar yer aldı. Panelde konuşmacı olarak yer alan Doç Dr. E. Zeynep Suda, Gelibolu’da ve Fransa Alsas Loren’de yaşanan savaşların ardından ortaya çıkan toplumsal hafızayı inceledi. Büyük savaş ve 1’inci Dünya Savaş’ının şehit mezarlıkları, şehitler için yapılan anıtlar ve meçhul askerler için yapılan anıtları konu alan Suda, Fransa’da bulunan Alsas Loren için savaşan Almanların ve Fransızların savaş sonrası takındıkları tutumu ele aldı. Suda, yaptığı araştırmalar sonucunda toplumsal hafızanın zaman geçtikçe değiştirildiğini şekillendirildiğini ve toplumsal hafızanın hatırlananlar kadar unutulanlardan da oluştuğunu dile getirdi. Panelde ağırlıklı olarak, Fransa-Almanya arasında 1914 yıllarında başlayan savaşı konu alan Suda, Almanların elinde olan Alsas kentinin savaş sonrasında Fransızların eline geçmesiyle değiştiğini ve Almanların diktiği anıtların savaşlardan sonra yıkması gibi örnekler verdi. Toplumsal hafızanın, günümüzde yaşanan anılardan ibaret olmadığını toplumsal hafızanın politik bir kavram olduğunu vurgulayan Suda, Fransa-Almanya yapılan savaşın ardından Fransa’nın ölen askerlerinin de bu politik kavrama yenik düştüğünü söyledi.

 
“Savaştan sonra yaşananlar, kurulan anıtlar toplumsal hafızanın parçasıdır”
Konuşmasına, Çanakkale’de yaşanan savaş ile başlayan Suda; “Bizim Gelibolu ve Çanakkale cephesinde bir toplumsal hafızamız var. Biz, bunu Çanakkaleliler olarak yakından biliyoruz ama bu hafıza, buraya dair hatırlananlar sadece bizi ilgilendirmiyor ya da bizim ailelerimizi, büyüklerimizi. Burada yaşananlar ve burada kurulan anıtlar, mezarlıklar, edebiyat dünya çapında bir toplumsal hafızanın parçasını oluşturuyor. Gelibolu ve 2 sene önce savaşın batı cephesinde Fransa’da Alsas Loren’deki savaş alanlarında, mezarlıklarda ve orada toplumsal hafızanın nasıl oluştuğu üzerine çalıştım ve bu ikisini karşılaştıran bir çalışma yaptım. Toplumsa hafıza dediğimiz şeyin, sadece o alana ve o savaşa dair kişisel anılardan ibaret olmadığını söylemek istiyorum. Toplumsal hafıza, zaman geçtikçe bu anıların nasıl şekillendiğini, nasıl format atıldığını hatta arada geçen yıllarda bu formatın değiştiğini görüyoruz. Bu hafızanın, savaşın hemen ardından 1920’li yıllardan 2000’li yıllara kadar farklılaştığını tüm Çanakkaleliler olarak biliyoruz” dedi.
 
“Alsas Loren bölgesi, Fransızlar ve Almanlar arasında hep el değiştiren bir bölge”
Suda, toplumsal hafızanın kişinin kişisel anılarından ibaret olmadığını belirterek; “Bizim savaşa dair anılarımız, savaşla ilgili değildir. Biz oralarda yüzdük, kumsallarında gezdik, gençliğimizi ve çocukluğumuzu yaşadık. Bizim kişisel anılarımız bundan ibarettir. Fakat toplumsal hafıza, bunlardan oluşmuyor. Biz, Türkiye’de bu toplumsal hafızanın nasıl şekillendiğini hatta son yıllarda nasıl deforme edildiğini, bunun üzerine daha başka hikayeler anlatıldığını, toplumsal hafızanın hatırlananlar kadar unutulanlardan da oluştuğuna, toplumsal hafızaya herkesin format atmaya çalıştığını biliyoruz. Ama bu iş Fransa’da da böyle oluyor. Fransa’da da 1914-15 yılları arasında bir savaş yaşandı ve orası savaşın batı cephesiydi. Fransızlar ve Almanlar birbirlerine savaş açtılar ve orada da büyük çarpışmalar oldu. Burada olduğu gibi orada da insanlar hayatlarını kaybetti. Fakat savaşın sadece savaş anında cephede yaşanmadığını biliyoruz. Savaş, semboller üzerinden de yaşanıyordu. Savaşın devamındaki hafızası, aslında semboller üzerinden inşa ediliyor. Savaşın hemen sonrasında 1918 yılının Kasım ayında Fransızlar Almanlardan bölgeyi aldıktan sonra toplumsal hafızayı şekillendirmek üzere o bölgede daha önce Almanların dikmiş olduğu heykelleri parçalıyorlar. Çünkü Alsas Loren bölgesi, Fransızlar ve Almanlar arasında hep el değiştiren, tartışmalı ve savaş sebebi olan bölgelerden bir tanesi. Burayı, 1870 yıllarındaki savaşta Almanlar almıştı. Almanlar alınca kendi heykellerini diktiler ve Fransızlar 1918’de Alsas Loren’i alınca onların diktiği heykeli yıktılar. Toplumsal hafıza böyle bir şeydir. Toplumsal hafıza çok masum ve bizim çocukluk anılarımız gibi bir şey değil” dedi.
 
“Toplumsal hafıza, politik bir kavganın parçası demektir”
Savaş sonrası Fransız ölülerinin, Fransa meclisinde tartışma konusu olduğunu belirten Suda; “Fransa’da Alsas Loren’e karşı bir hassasiyet olduğunu biliyoruz çünkü orası tartışmalı bir bölge, bir savaş coğrafyası. Aynı Çanakkale’de olduğu gibi, Çanakkale de bir savaş coğrafyası. Sadece 1915’te değil daha önce de boğazı geçerek İstanbul’u alma çabaları olmuştu. Burası da bir savaş coğrafyası ve tartışmalı bir alan. Biz Çanakkale’yi nasıl benimsiyorsak onlar da Alsas’ı benimsiyorlardı. Alsas’ı bir kadın heykellerle sembolize ediyorlardı. Fransa’da ölenlerin ne olacağı, onların nereye gömüleceği, ölenlerin anısının nasıl yaşatılacağı tartışıldı. Fransa’daki köylerde ölen çocuklar, o köylerde toprağa verildi. Ama büyük cephelerde ölenler ya da kaybolanların ne olacağı merak konusu oldu. Çanakkale’deki Şehitler Abidesi gibi onlar da şehitlerin anısını yaşatacak anıtlar yaptılar. Fransızlar da kendi meçhul askerlerini önce büyük devlet adamlarının, Fransız ünlülerin gömülü olduğu Panteona defnetmek istediler. Fakat mecliste bulunan sağ milletvekilleri ‘Meçhul askerleri Panteona gömemezsiniz. Çünkü orada ateistler var, orada Yahudiler var’ dediler. Bu büyük bir kavgaya yol açtı ve sonunda meçhul askerleri Panteona defnedemediler. Yani toplumsal hafıza, politik bir kavganın parçası demektir” dedi.
(Oya Koyuncu)
Paylaş