Perinthos Antik Kenti, Marmaraereğlisi ilçesinde yer alıyor. Antik kent, Roma ve Bizans medeniyetlerinin izlerini taşıyor. Antik kentte 3 yıl önce başlayan kazı çalışmalarında, 5 bin yıllık olduğu değerlendirilen seramik, kaşık parçası, pişirme kapları ve hayvan kemikleri tespit edildi. Ayrıca, antik tiyatro ile ilgili önemli bulgulara ulaşıldı. Antik tiyatronun dolgu sistemiyle inşa edildiği ve Trakya'nın en büyük tiyatrosu olduğu belirlendi.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu, Perinthos Antik Kenti'nin önemli bir kültür hazinesi olduğunu söyledi. "Perinthos Antik Kenti, Trakya'nın değil belki de Marmara'nın önemli turizm merkezi. Burası Ege'nin Efes'i gibi fevkalade özellikleri olan bir yer." diyen Hacıoğlu, antik kentin görünürlüğünün artmasıyla Tekirdağ'ın tarih ve kültür turizmi açısından rotasının tamamlanacağını dile getirdi.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Zeynep Koçel Erdem de antik tiyatronun altyapısının çok ilginç olduğunu anlattı. "O kadar enteresan bir mimarlık var ki mükemmel bir mühendislik uygulamışlar. Bu çok şaşırtıcı. Ana kayadan faydalanarak böyle bir altyapının bir örneği yok diyebilirim." diyen Erdem, balıkçılık sezonu ve takvimi yeniden düzenlenmeli, alıcı, satıcı ve balıkların biyolojik istekleri dikkate alınmalı." dedi.
Heraion-Teikhos (Hera'nın Şehri) Antik Kenti ise Karaevli Mahallesi'nde bulunuyor. 2000 yılında başlatılan kazılarda, ana tanrıçaya ait Trak dünyasında en büyük tapınağın ortaya çıkarıldığı görüldü.
Tapınağın içi fresklerle süslü ve ahşap direkleri olduğu belirlendi. Tapınakta pişmiş topraktan bol miktarda ana tanrıça heykelcikleri bulundu. Ayrıca, antik kentte dokumacılık ve boya üretimi yapıldığına dair kanıtlar da ortaya çıktı.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Neşe Atik, Heraion-Teikhos'un Trakların şehre yerleşmesinin milattan önce 7'nci yüzyılda başladığını söyledi. "Traklar, dokumacılıkta çok meşhurlar. Şehirde dokumacılık olduğunu ilk senede anladık. Bol miktarda dokuma tezgahı ağırlıkları bulduk." diyen Atik, antik kentteki çalışmaların Trakya'nın tarihini aydınlatmaya devam edeceğini ifade etti.
Kazı çalışmaları, milattan önce 7. yüzyıldan kalma dokumacılık ve ilaç üretimi izlerini gün yüzüne çıkarıyor. Kazı Başkanı Prof. Dr. Atik, Traklar'ın, dokumacılıkta çok meşhur olduğunu ifade ederek, "Şehirde dokumacılık olduğunu ilk senede anladık. Bol miktarda dokuma tezgahı ağırlıkları bulduk. Bu ağırlıkların hangi yüzyılda kullanıldığını anlıyoruz. Burada milattan önce 7'nci yüzyıldan itibaren dokumacılık var. Aynı zamanda doğal malzemelerden boya üretimi var. Trak Kralı Kersebleptes'in giysilerinin 'murex' dediğimiz dikenli deniz salyangozundan elde edilen boya ile boyandığını görüyoruz. Yine dikenli deniz salyangozundan ilaç yapıldığını tespit ettik. Burada ilaç sektörü, onun yanı sıra dokumacılık çok gelişmiş." Dedi.
Atik, en ilginç buluntulardan birinin de "ilaç fırını" olduğunu vurgulayarak, "Antik yazarlar ilacın nasıl yapıldığını yazıyor. İlaç fırınlarını da tarif ediyorlar ama yazılı olarak. Burada çökmemiş bir tane ilaç fırını bulduk. İlaç fırını tandır biçiminde ve içerisinde ilacıyla bulduk. 2 bin yıldan fazla süre toprağın altında ilacıyla kalmış bir ilaç fırını. İlaç fırınını titizlikle topraktan ayırıp, Tekirdağ Müze Müdürlüğüne teslim ettik. Çökmüş birçok fırın bulduk ama çökmeden içerisinde ilacıyla benim bildiğim kadarıyla camiada bulunan tek fırın." Prof. Dr. Neşe Atik, Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle alanın ören yeri olarak ziyarete açılması için çalışmalara başladıklarını sözlerine ekledi.
(AA)
