Sessiz tehlike: Sepsis

Her yıl 49 milyon insanın yakalandığı ve 11 milyonunun hayatını kaybetmesine neden olan sepsis (kana bakteri ya da toksin karışması) hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde en yaygın ve en az tanınan hastalıklardan biri olmaya devam ediyor.

327

Türk Toraks Derneği 13 Eylül Dünya Sepsis Günü dolayısıyla vatandaşları özellikle gereksiz antibiyotik kullanımının sepsis kaynaklı ölümlerin artmasına neden olduğu konusunda uyardı.

13 Eylül Dünya Sepsis Günü'nde açıklama yapan Türk Toraks Derneği Yoğun Bakım Çalışma Grubu Sekreteri Doç. Dr. Sabri Kasapoğlu, her yıl 49 milyon insanın sepsise yakalandığını; 11 milyonunun ise hayatını kaybettiğini vurguladı. Sepsis tedavisinde erken teşhis son derece hayat kurtarıcı olduğunun altını çizen Doç. Dr. Kasapoğlu, "Gereksiz antibiyotik kullanma nedeniyle antimikrobiyal direncin varlığı ve yeni virülan mikroorganizmaların ortaya çıkışı sepsisin yönetimini zorlaştırır ve ölüm oranlarının artmasına katkı sağlar" diyerek bilinçli antibiyotik kullanımına da dikkat çekti.

ERKEN TANI HAYAT KURTARIYOR

Gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde sepsisin tedavi başarısının daha düşük olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kasapoğlu sözlerine şöyle devam etti:

"Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2012 yılında Dünya Sepsis Bildirgesi yayınlanarak sepsis farkındalığı ve sepsisin iyileştirilmesine katkı sağlanması amaçlanmıştır. Geçen 12 yıldaki tüm çabalara rağmen sepsis, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde en yaygın ve en az tanınan hastalıklardan biri olmaya devam etmektedir. 2020 yılı Küresel Hastalık Yükü Sepsis Raporu'na göre her yıl 49 milyon hasta sepsis nedeniyle takip edilmekte ve ne yazık ki bu hastaların 11 milyonu kaybedilmektedir. Gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde yetersiz beslenme, yoksulluk, aşılara ve sağlığa ulaşımın kısıtlılığı, zamanında başlanmayan tedavi sepsiste ölüm oranlarını arttırmaktadır. Ayrıca gereksiz antibiyotik kullanma nedeniyle antimikrobiyal direncin varlığı ve yeni virülan mikroorganizmaların ortaya çıkışı sepsisin yönetimini zorlaştırır ve ölüm oranlarının artmasına katkı sağlar. Sepsis, vücudun bir enfeksiyona verdiği yanıtın kendi dokularına ve organlarına zarar vermesiyle ortaya çıkar. Özellikle erken tanınıp derhal tedavi edilmezse şoka, çoklu organ yetmezliğine, sakatlığa ve ölüme yol açabilir. Sepsis, her türlü enfeksiyon sonucu gelişebilir; bunlardan bakteriyel enfeksiyonlar daha ön planda olmakla beraber virüsler, mantarlar ve parazitler de sepsise neden olabilir. En yaygın enfeksiyon kaynakları arasında akciğer enfeksiyonları (pnömoni), idrar yolu enfeksiyonları, karın içi enfeksiyonlar ve cerrahi yaralar yer alır. Sepsis riski, özellikle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde, yaşlılarda, bebeklerde, hamilelerde ve kronik hastalıkları olan bireylerde daha yüksektir. Hastanelerde uzun süre kalan hastalar, invaziv tıbbi cihazlar (kateterler, solunum cihazları vb.) kullanılan hastalar da yüksek risk altındadır. Sepsisin klinik belirtileri oldukça geniş bir yelpazede seyreder ve genellikle hızla kötüleşir. Erken tanı konulması ve tedaviye hızla başlanması, sepsis yönetiminde en kritik unsurlardır.

Tedavi sürecinde en önemli hedef, enfeksiyonun kaynağını kontrol altına almak ve vücuttaki aşırı enflamatuar yanıtı durdurmaktır. Bu amaçla geniş spektrumlu antibiyotikler genellikle ilk tedavi seçeneğidir. Gerektiğinde mekanik ventilasyon ve diyaliz gibi organ destek tedavileri uygulanabilir. Sepsisin yönetimi genellikle yoğun bakım ünitelerinde gerçekleştirilir, çünkü bu hastalar yoğun izleme ve destekleyici tedavilere ihtiyaç duyar. Bu nedenle yoğun bakım ünitelerinin de yatak sayısının yeterliliği ve hastaların buraya ulaşımındaki engellerin kaldırılması hasta sağlığı açısından kritik öneme sahiptir."

FARKINDALIK HAYAT KURTARIYOR

Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Doç. Dr. İpek Candemir ise sepsisin önlenmesinde aşıların önemine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Sepsisin önlenmesi, enfeksiyonların önlenmesiyle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle aşılar, özellikle pnömokok, meningokok ve grip gibi bakteriyel ve viral enfeksiyonlara karşı aşılanmak enfeksiyon riskini ve dolayısıyla sepsis riskini azaltır. El hijyenine dikkat etmek, cerrahi yaraların bakımına özen göstermek ve hastane ortamlarında enfeksiyon kontrol protokollerine uyulması da sepsis riskini önemli ölçüde azaltabilir. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için yeterli ve dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve stres yönetimi de önemlidir. Yeterli ve dengeli beslenme, birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerinin etkinliği, sağlığa erişim, temiz su, sanitasyon, hijyenin sağlanması ve güçlü aşılama programları, gereksiz antibiyotik kullanımı ile antimikrobiyal direncin topluma girmesinin engellenmesi, enfeksiyon önlemenin en önemli parçasıdır. Sonuç olarak, sepsis, erken tanı ve hızlı tedavi gerektiren, ölümcül bir durumdur. Sepsis farkındalığının artırılması, hem sağlık profesyonelleri hem de toplum genelinde bu ciddi durumun daha hızlı tanınmasını ve tedavi edilmesini sağlayacaktır. Erken müdahale ve uygun tedavi stratejileri, sepsisin ölümcül sonuçlarını önlemek için en etkili yollardır. Bu alanda kamu ve sivil otoritenin kollektif çalışması sorunları ortaya koyduğu gibi çözüme de katkı sağlayacaktır. Unutmayalım ki, 'Farkındalık Hayat Kurtarır!”

(BÜLTEN)
Paylaş