Ege Denizi'nde 28 Ocak'ta başlayan sismik hareketlilik devam
ediyor. ÇOMÜ Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süha
Özden, Ege Denizi'ndeki Ege'deki Santorini Adası'nda yaşanan
deprem fırtınasını İhlas Haber Ajansı'na (İHA) değerlendirdi.
28 Ocak'tan itibaren Ege Denizi içerisinde Santorini Adası'nın
hemen Kuzeydoğusunda bir aktivite başladığını belirten Prof. Dr.
Süha Özden, "Bu aktivite jeolojik olarak bir volkanik yay
dizisinin içerisinde yer alıyor ki bu Anadolu Levhasının,
Güneydeki Afrika Levhasıyla sınırdaş olduğu yerin hemen Kuzeyine
düşer. Burada jeolojik olarak Afrika Levhası, Anadolu Levhası
altına dalmaktadır. Bu dalma, batma aynı zamanda Anadolu Levhası
Kuzey-Güney yönlü genişlemeye zorlamaktadır ve uzamaktadır.
Uzamakla birlikte incelen Anadolu Levhası Ege Denizi içerisinde
aşağıdan yükselen magmatik ve volkanik intrüzifler ve kütleler
sayesinde de kendi içerisinde bir çok adayı volkanik adayı
oluşturmuştur. Santorini Adası onlardan bir tanesidir. Baktığınız
zaman 1600 ile 1627 arasında büyük bir patlamayla da kendini
göstermiştir ve adanın orta kısmı çökmüştür. Şu anda bir hilal
görünümüne kazanmıştır. Ege Denizi'nde bunun gibi birçok ada yer
almaktadır. İçerisinde depremin olduğu noktada da aynı zamanda
birden çok fay var. Bu fayların ağırlıklı olarak Kuzey-Güney
genişleme rejimi ile ilişkili olarak normal faylar olduklarını
görüyoruz. Yani aşağı doğru düşen parçalar şeklinde tam
depremlerin olduğu yerde iki tane fay Kuzeydoğu-Güneybatı
doğrultusunda uzanmaktadır. Burada nedir bu kadar bir deprem
fırtınasına dönüştüren hadise diye bakacak olursak, eğer kökeni
sadece tektonik olsaydı, bu kısa faylar üzerinde bu kadar yoğun
bir deprem aktivitesi görmezdik. Bir ana şok görürdük ve bu ana
şoktan sonra da gittikçe azalan periyotta artçı şoklar görürdük.
Burada herhangi bir ana şok yok, bir deprem fırtınası, belli
büyüklük aralığında devam eden depremleri görüyoruz. Bu da bize
aslında muhtemel olarak şunu gösteriyor. Aşağıdan yukarıya doğru
yükselmeye çalışan küçük bir sıcak nokta olabilir ve bu sıcak
nokta yukarıya doğru çıkmak için zorluyor olabilir. Bu volkanik
faaliyet ille de bir yanardağ patlamasına dönüşmek zorunda değil,
kabuk içerisinde bir sıcak nokta belli bir yere kadar
yükselebilir ve orada kalabilir. Dolayısıyla sanki bunun
emarelerini görüyoruz. Çok sık aralıklarla dört ve beş arasında
değişen depremleri görüyoruz. Bu olay karşımıza bunun sebebi
olarak duruyor" dedi.
Ege Denizi'ndeki Santorini Adası'nda yaşanan deprem fırtınasından
dolayı bölgede bir volkan patlaması ya da lav akışının
yaşanacağını düşünmediğini belirten Prof. Dr. Süha Özden, "Küçük
bir magma odası olabilir, küçük bir sıcak hatpoint olabilir.
Bunun yüzeye çıkıp da deniz altında bir patlamaya veyahutta bir
lav akışına neden olacağını düşünmüyorum. Zaten o bölgedeki
sönmüş volkanların hepsi daha önce faaliyetlerini sürdürmüş,
tamamlamış durumdalar yani büyük bir tekrar bir büyük patlamaya
neden olması şu anki aktivitesiyle mümkün değil. Tsunami için
biliyorsunuz yani bir düşey fay hareketi gerekiyor. Şu anki
depremler beş büyüklüğüne kadar ulaşıyor. Yeryüzünde bir kırılma
var ama yer değiştirmeyi göremiyoruz. Yer değiştirmenin olması
için altı büyüklüğüne kadar ulaşması lazım depremlerin, altı ve
alttan büyük depremler olması lazım. Şu anki gidişat onu
göstermiyor bu büyüklükte seyredip sonlanacağı görüntüsünü
sergiliyorlar. Bu büyüklükteki depremler, büyük bir depremi
tetikleyecek nitelikte olacağını düşünmüyorum. Ege Denizi
içerisinde ve en yakın mesafesi 150 kilometre olan depremler,
tabi süresinin ne kadar süreceğini de bilmiyoruz. Yani belki iki
ay, belki üç ay, belki altı ay bilemiyoruz. Sonuçlanacak ama ne
Marmara için bir tetikleme söz konusu olabilir. Karasal alanlara
baktığınız zaman Batı Anadolu'daki birçok diri fayımız var.
Bunlar için de şu aşamada bunu söylemek mümkün değil. 1949 ve
1950 yıllarında Santorini Adası'nda çok kısa süreli 3-4 günlük
bir patlama meydana geldiği söyleniyor ama şu anki depremlerin
olduğu yer değil adanın kendisi içerisinde sönmüş volkan
içerisinde meydana geldiği biliniyor. Şimdi öyle bir durum söz
konusu olabilir mi sanmıyorum, olursa da yani bizlere etkisi çok
fazla olacağını düşünmüyorum" diye konuştu.
Dünyada Japonların, Yunanlıların, Türklerin ve Amerikalıların
deprem konusunda iyi çalışmalar yaptıklarını da kaydeden Özden,
"Çünkü kendi coğrafyamız etrafında çok fazla sayıda deprem olduğu
için bu alanda özellikle sismoloji alanında ve sismotektonik
alanında çok yetişmiş insan var. Santorini Adası biliyorsun
turizm açısından da çok önemli bir yer. Yunan ekonomisinde de
önemli bir yer tuttuğunu ben düşünüyorum. Bunu söylemek, bu işin
tamamen kökeninde kesinlikle volkanizma vardır demek için bir
araştırma yapmak gerekiyor. Oraya yani deniz tabanına birçok
jeofizik yöntemlerle cihazları yerleştirip, bu aktiviteyi
tanımlamak gerekiyor. Bizimkisi şu an yapmaya çalıştığımız bu
olayı dışarıdan bir bakışla bir bilimsel yaklaşımla anlamaya
çalışmak, sebeplerini anlamaya çalışmak. Çünkü depremin
anatomisini bildiğimiz için acaba neden bu şekilde bir deprem
fırtınası yaşanıyor, bunu anlamaya ve yorumlamaya çalışıyoruz ve
ilerleyen zaman içerisinde doğrusu ortaya çıkacaktır diye
düşünüyorum. Yunanistan bu konuda çalışacaktır diye düşünüyorum.
Yani o ada etrafında bunu tanımlayacaktır diye düşünüyorum. Ama
şu an için belki onlarda bir ister istemez bir defans, bir
savunma içerisine girmiş olabilirler" şeklinde konuştu.