İnsan Hakları Derneği Merkezi Hapishaneler Komisyonu tarafından
yapılan açıklama ile Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile
Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik ile oluşturulan
kurulların hem Anayasaya hem de Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'ne aykırı olduğuna değinilerek; "İçlerinde yalnızca
hapishane savcısı dışında hukukçu kimsenin olmadığı, mahpusların
tahliye edilip edilmeyeceğine karar veren ve paralel bir mahkeme
gibi hareket eden bu kurullar hukuki değildir" diye
belirtildi.
2021 yılı başında uygulanmaya başlanan Gözlem ve Sınıflandırma
Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik'e
ilişkin İnsan Hakları Derneği Merkezi Hapishaneler Komisyonu
tarafından açıklama gerçekleştirilerek; "5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 89. Maddesinde
yapılan değişiklik ile Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile
Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik 29/12/2020
tarihinde 31349 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe
girmiştir. Bu yönetmelikle oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulları
ile 6 aylık periyotlarda mahpusun iyi halli olup olmadığını
değerlendirmektedir. 5275 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin
üçüncü fıkrası uyarınca iyi hâl değerlendirmesi yapacak olan
kurula Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği Cumhuriyet
savcısı başkanlık edeceği kararlaştırılmıştır. Bu kurulda; kurum
müdürü̈, gözlem ve sınıflandırmadan sorumlu ikinci müdür, idare
memuru, cezaevi tabibi, psikiyatrist, bir psikolog ve Piko-Sosyal
yardım servisinde görevli diğer unvandan bir personel, öğretmen,
infaz ve koruma baş memuru ile kurum müdürü̈ tarafından teknik
personel arasından seçilen bir görevlinin yer alacağı da
belirtilmiştir. 2021 yılı başında uygulanmaya başlanan
yönetmelikle oluşturulan bu kurullar hem Anayasaya hem de Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırıdır. İHD Genel Merkezi olarak,
12 Aralık 2020 tarihinde Danıştay'a 'Gözlem ve Sınıflandırma
Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik'
hakkında yürütmenin durdurulması talebiyle açmış̧ olduğumuz iptal
davasında mahkeme tarafından henüz bir karar verilmediğini
kamuoyu ile paylaşmak isteriz" denildi.
Derneğe İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla tahliyeleri engellenen mahpuslar, avukatları ve aileleri tarafından çok yoğun başvurular yapıldığı belirtilerek; "İHD olarak tespit edebildiğimiz kadarıyla ilgili yönetmeliğin uygulanmaya başlandığı 2021 yılının başından bu yana en az 313 mahpusun tahliyesi birden fazla kez 6'şar ay ve 3'er aylık periyotlarla engellenmiş̧ hatta bu mahpus grubunu içerisinde bulunan bazı mahpusların tahliyeleri engellenmeye devam edilmektedir. Yine tespit edebildiğimiz kadarıyla bu mahpuslardan 48'i bir veya birkaç̧ kez infaz uzatma kararı akabinde tahliye edilmiştir. Yine tahliyesi engellenen mahpusların 88'inin hasta mahpus listemizde olduğunu 42'sinin ise ağır hasta mahpus statüsünde olduğunu vurgulamak isteriz. Yönetmeliğin uygulanmaya başladığı yıl ilk şartlı tahliye engellenen ağır hasta mahpuslardan olan Hayrettin Yılmaz ne yazık ki hastalıklarından kaynaklı olarak hapishanede yaşamını kaybetmiştir. Bu yönetmelik doğrultusunda kurulan kurullar, kendilerini mahkeme yerine koyarak mahpuslar hakkında iyi halli olup olmadıklarına dair değerlendirmede bulunmakta, mahpusların koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarından yararlanıp yararlanmayacaklarına karar vermektedirler. İçlerinde yalnızca hapishane savcısı dışında hukukçu kimsenin olmadığı, mahpusların tahliye edilip edilmeyeceğine karar veren ve paralel bir mahkeme gibi hareket eden bu kurullar hukuki değildir. Çoğu mahpus hakkında tahliye tarihlerine kadar iyi halli iken tahliye tarihinden hemen önce yapılan değerlendirmede 'iyi halli değildir' şeklinde karar verilerek, kişi İnsan Hakları Derneği (İHD) hükümet dışı bağımsız ve gönüllü̈ bir kuruluştur. 1986 yılında 98 insan hakları savunucusu tarafından kurulan derneğin günümüzde 27 şubesi, 7 temsilciliği ve 6617 üyesi bulunmaktadır. Türkiye'deki en eski ve en büyük insan hakları örgütü̈ olan İHD'nin tek ve belirli amacı, 'insan hak ve özgürlükleri' konusunda çalışmalar yapmaktır" sözlerine yer verildi.
İyi hal kavramı hapishane yetkililerinin keyfi kararlarına bırakıldığı belirtilerek; "Özgürlüğü ve güvenliğini doğrudan etkileyen 'iyi halli' kavramı bu haliyle hapishane yetkililerinin keyfi kararlarına bırakılmış̧ durumdadır. Mahpusların kendileri ve avukatları tarafından bu kararlara yapılan itirazlar da sonuç̧ vermemekte, mahpusların tahliyeleri uzun zamana yayılmaktadır. İdare ve Gözlem Kurullarında görev alanlara yönetmelik gereği her toplantıda "huzur hakkı" ödendiği için, yönetmelik değişikliğiyle beraber özellikle siyasi mahpusların tahliyelerinin aylarca hatta yıllarca önlenmesinin nedenlerinden birinin de 'ekonomik fayda' olduğu şüphesi uyandırmaktadır. 'Ayrıca İdare ve Gözlem Kurulunun mahpuslarla ilgili değerlendirmelerde, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce aldıkları disiplin cezalarını da gerekçe göstererek iyi olmadıklarına karar vermesi 'geçmişe yürüme yasağı' ilkesine aykırıdır. "TCK'nın 7/1-2. maddesi suçun işlendiği tarihin esas alınması gerektiğini belirtmektedir. Anayasa'nın 38. maddesi gereğince, suç̧ tarihinden sonra yürürlüğe giren aleyhe hükümler sanık hakkında uygulanamaz. Bu yasak hukuk devleti ilkesini hayata geçiren ilkelerden bir tanesidir. Anayasa'da devletin hukuk devleti olarak nitelendirilmesine ve hukuk devletinin en temel ilkesinin ve güvencesinin 'kanunların geriye yürümezliği' ilkesi olmasına rağmen yapılan değişiklikle olağanüstü̈ dönemlerde bile karşılaşmadığımız şekilde mahpuslar için doğrudan kanunlar geriye yürütülmektedir. Anayasanın 38. ve TCK'nın 7. maddesi emredici bir hükümdür ve tartışmaya açık değildir. Anayasa Mahkemesi yasaların geçmişe uygulanmaması ile ilgili olarak bir kararında, "Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü̈ olduğu hukuk güvenliği, kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar. Bu nedenle 'Kanunların geriye yürümezliği ilkesi' uyarınca yasalar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki hukuki durumlara uygulanabileceklerinden, sonradan çıkan bir yasa, yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara uygulanmaz' gerekçesine yer vermiştir" diye belirtildi.
'Mahpusların tahliyelerinin engellenmesi, umut hakkını ortadan
kaldırmakta ve hem mahpusları hem de ailelerini olumsuz
etkilemektedir' sözlerine yer verilerek; "Ayrıca İdare ve Gözlem
kurulları mahpusların iyi halli olup olmadığına karar verirken
soyut ve sübjektif yorumlarda bulunmakta, siyasi mahpuslardan da
pişman olduklarına dair beyan istemektedirler. Bu kararlardan
kaynaklı olarak yüzlerce politik mahpus denetimli serbestlik ve
koşullu salıverilme haklarından mahrum bırakılmaktadır. Örneğin
bir mahpusa kurul görevlileri tarafından yöneltilen politik bir
soruya cevap vermediği için iyi halli olmadığı yönünde karar
verilmiştir. Yine bir mahpus için 'hükümlünün genel ve kısmi
aramalarda sayımlarda idare ve kurum personelinin çalışmalarına
zorluk çıkarmamış̧ olsa da kolaylaştırmaya yönelik gayreti de
olmamıştır' denilerek tahliyesi engellenmiştir. Elektik ve suyu
tasarruflu kullanıp kullanmamak, kütüphaneden kitap almamak,
psikoloğa çıkmamak gibi hukuken geçersiz ve soyut gerekçeler öne
sürülerek mahpusların tahliyelerine engel olunmaktadır.
Belirtilen bu gerekçelerin hukuk devleti iddiasında bulunan
herhangi bir ülkede bir kişiye dışarıda ceza verilmesi
imkansızken Türkiye'de mahpuslar acısından cezalandırma gerekçesi
yapılabiliyor. Asıl olarak siyasi mahpuslar acısından bu kurullar
mahpuslara pişmanlık dayatmaktadır ve mahpuslar kendisini mahkeme
yerine koyan kurullar tarafından özgürlükleri ellerinden
alınmaktadır. Ayrıca mahpusların neredeyse tüm haklarının
kullanımına bu kurullar karar vermekte ve genel olarak tüm
hakların çeşitli biçimlerde engellendiğini söylemek abartı
olmayacaktır. Bu kurullar hukuk dışına çıkarak mahpusların
koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarını
engelleyerek ikinci bir cezalandırma yoluna gitmektedir.
Mahpusların tahliyelerinin engellenmesi, umut hakkını ortadan
kaldırmakta ve hem mahpusları hem de ailelerini olumsuz
etkilemektedir. İnsan Hakları Derneği olarak mahpusların
özgürlüğünü engelleyen İdare ve Gözlem Kurullarının iptal
edilmesini, tahliye şartları oluşan mahpusların bir an önce
tahliye edilmesini talep ediyoruz" denildi.
(Dilan Kaynak)