Kalp hastalıkları, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli ölüm nedenleri arasında yer almaya devam ediyor. Her yıl 14-20 Nisan tarihleri arasında kutlanan Kalp Sağlığı Haftası, halkı bilinçlendirmek ve farkındalığı artırmak amacıyla çeşitli etkinliklerle anılıyor. Kalp hastalıklarının sık görülmesi, ölümlere ve ciddi iş gücü kayıplarına neden olması, ama aynı zamanda büyük oranda önlenebilir ve kontrol altına alınabilir olması, bu hastalıkları önemli bir halk sağlığı sorunu haline getiriyor. Yapılan bilimsel araştırmalar, 2000 yılından 2030 yılına kadar geçen süreçte kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin 2 ila 3 kat artabileceğini öngörüyor.
Bu kapsamda açıklamalarda bulunan Çan Devlet Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Kemal Abid Tekin, kalbin işlevleri, risk faktörleri ve korunma yolları hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Uzm. Dr. Tekin, kalbin yaşamsal önemine dikkat çekerek, “Kalp, yumruk büyüklüğündedir ve vücutta en çok çalışan kastır. Kalp, günde yaklaşık 100.000 kez atar ve 7.500 litreye kadar kan pompalar. Pompalanan kan, damarlar aracılığıyla dokulara ve organlara oksijen ile besin taşır; aynı zamanda karbondioksit gibi metabolik atıkları da dokulardan uzaklaştırır. Dolaşım sistemini oluşturan kalp veya damarları etkileyen rahatsızlıklar için “kardiyovasküler hastalıklar” terimi kullanılır. Bu hastalıklar genellikle, oksijenden zengin kan taşıyan atardamarların içinde yağ birikmesi ve kanın pıhtılaşma riskinin artmasıyla ilişkilidir. Kalp ve damar hastalıklarına yol açan pek çok risk faktörü bulunmaktadır. Tütün ve zararlı alkol kullanımı, stres, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, fiziksel hareketsizlik, aşırı kilo veya obezite, şeker hastalığı, ailede kalp hastalığına sahip bireylerin bulunması, erkek cinsiyeti ve ilerleyen yaş bu risk faktörleri arasındadır. Kalp ve damar hastalıkları, çoğu zaman herhangi bir belirti vermeden ilerler. İlk belirti bazen kalp krizi veya felç olabilir” dedi.
(ERHAN TAYLAN)