"İnsanca yaşama yetecek bir ücret istiyoruz"
Eğitim Sen Çanakkale Şubesi, KESK'e bağlı sendikaların üyeleri olarak, ülke genelinde yapılan zamlara ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.
Pazartesiden itibaren uygulanan zamların ardından, KESK Çanakkale Şubeler Platformu basın açıklamasında bulundu. TÜİK tarafından açıklanan istatistiklere değinen KESK Çanakkale Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Bülent Barın; "Çünkü TÜİK yaşadığımız hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı adeta bir kara delik gibi yutmaya devam ediyor" şeklinde konuştu.
Barın; "Güvenli bir gelecek, güvenceli bir iş istiyoruz"
Eğitim Sen Çanakkale Şubesi tarafından hayat pahalılığına ilişkin açıklamalar yapıldı. Gerçek hayat pahalılığının, vatandaşlara yansıtılanla hiçbir alakası olmadığını vurgulayan KESK Çanakkale Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Bülent Barın; "Alanlardayız. Çünkü insanca yaşama yetecek bir ücret istiyoruz. Alanlardayız. Çünkü güvenli bir gelecek, güvenceli bir iş istiyoruz. Alanlardayız. Çünkü büyükşehirlerde 12 bin TL'yi aşan ev kiralarını karşılayacak gücümüz kalmadı. Alanlardayız. Çünkü TÜİK yaşadığımız hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı adeta bir kara delik gibi yutmaya devam ediyor. Alanlardayız. Çünkü maaşlarımız, ücretlerimiz yıllardır hiç kimsenin, iktidarın kendisinin dahi inanmadığı TÜİK rakamlarına göre artırılıyor. Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan bu sanal rakamlar özellikle maaş zammı alacağımız dönemlerde daha da aşağı çekiliyor. Çarşıda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon 2 ise TÜİK bunu 1 puan gösteriyor. Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre, enflasyon Haziranda aylık yüzde 8,54 altı aylık yüzde 50,53 yıllık yüzde 108,58 artmıştır. İşte bunun için alanlardayız. Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler yıllardır "işçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücrete ezdirmedik" nutukları atıyor. Oysa bizi iktidarın siparişi ile açıklanan TÜİK'in sahte enflasyon rakamları değil, yaşadığımız gerçek enflasyon, hayat pahalılığı eziyor. Rakamlar ortada" ifadelerini kullandı.
"10 bin 450 TL çoktan açlık sınırının altında kaldı"
Kamu emekçisinin eline geçen 10 bin 450 TL'nin açlık sınırının altında kaldığını vurgulayan Başkan Barın; "Alanlardayız. Çünkü yandaş konfederasyon yöneticilerinin her toplu sözleşmede iktidarın belirlediği, hedef enflasyon rakamlarına imza atmasından bıktık. Yetmezmiş gibi TÜİK rakamlarına göre bile her altı ayda enflasyon farkı oluştuğu halde "tarihi başarı", "bütçeden hakkımızı, refahtan payımızı aldık" gibi nutuklar atılmasından usandık. Alanlardayız. Çünkü 15 derecenin 1'inci kademesinde bekâr bir kamu emekçisinin eline geçen 10 bin 450 TL çoktan açlık sınırının altında kaldı. İktidarın buna 925 TL çalışmayan eş ve 325 TL tutarındaki iki çocuk yardımını ekleyerek 11 bin 800 TL olarak gösterdiği en düşük kamu emekçisi maaşı ise şimdilik açlık sınırının bir tık üzerine denk geliyor. Emekli kamu emekçileri ise açlık sınırının 2.000 TL altında bir rakamla ayın sonunu getirmeye çalışıyor" diye konuştu.
"Türk lirası dolar karşısında %25 değer kaybetti"
İktidarın seçim sürecinde verdiği "en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak" sözünü hatırlatan Barın; "Alanlardayız. Çünkü ülkemiz tüm çalışanlar için bir asgari ücretliler ülkesine çevrildi. 10 yıl önce asgari ücretin 2,5 katı olan en düşük kamu emekçisi maaşı haziran itibarıyla 8.506 TL olan asgari ücretin 1,2 katına indi. Yine 10 yıl önce asgari ücretin 3 katını aşan ortalama kamu emekçisi maaşı asgari ücretin 1,5 katına indi. Alanlardayız. Çünkü iktidarın seçimlerden önce verdiği "en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak" sözünün üzerinden 2 ay geçti. O gün önemli bir artış gibi gözüken rakam hızla erimeye devam ediyor. Türk lirası dolar karşısında %25 değer kaybetti. Vaat edilen 22 bin TL ile bin 128 dolar alınıyordu. Bugün ise 846 dolar alınabiliyor. İşin özü kamu emekçileri ve emeklileri olarak yıllardır ne bütçeden hakkımızı ne de refahtan payımızı alabiliyoruz. Bugün aynı oyun "en düşük kamu emekçisi maaşı 22 bin TL'yi bulacak" vaadi ile sürdürülmek isteniyor. Siyasal iktidar seçimden önce verdiği sözleri yerine getirmemek için her türlü hileye başvurmaktadır. 'En düşük memur maaşı 22 bin TL'yi bulacak' sözünü içeren torba yasa teklifinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeleri tamamlanmıştır. Komisyon görüşmelerinde sadece emeklilere önümüzdeki altı ay için verilecek zam oranının %17,55'ten %25'e çıkarılması yönünde bir değişiklik yapılmıştır. Diğer maddelerinde hiçbir değişiklik yapılmayan söz konusu torba yasa teklifinin bugün TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanması beklenmektedir" ifadelerini kullandı.
"Ek bütçenin tüm yükü yine bizlere yıkıldıkça bir iki ay içinde buharlaşacaktır"
Maaş zammının, 22.000 TL üzerinden değil, 13.870 TL üzerinden yapılacağına değinen Barın; "1,1 Trilyon TL ile 2023 bütçesinin üçte birine denk gelen, tüm giderlerin halkın omuzlarına yıkılan KDV, Gelir Vergisi, ÖTV, MTV gibi vergilerle ve harçlarla karşılanmasını içeren ek bütçe yasa teklifi de TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülmeye başlanacaktır. "En düşük memur maaşı 22 bin TL'yi bulacak" sözünü içeren torba yasa teklifinde TBMM Genel Kurul sürecinde bir değişiklik yapılamazsa: Tüm kamu emekçilerinin maaşlarının enflasyon farkı artı "toplu sözleşme artışı" toplamı olan %17,55 oranında artırılması ardından buna seyyanen 8.077 TL eklenmesi ile sonuçlanacaktır. 8.077 TL'lik artış taban aylık katsayısı artışı yoluyla değil, tüm kamu emekçilerine seyyanen yapıldığı için 985 TL çalışmayan eş yardımı ve iki çocuk üzerinden 325 TL çocuk yardımıyla en düşük 11.800 TL olan en düşük maaşı alan kamu emekçisinin eline 22.000 TL geçse de gerçekte bu emekçinin kök maaşı 13.870 TL olacaktır. Dolayısıyla bundan sonraki dönemlerde maaş zammı 22.000 TL üzerinden değil, 13.870 TL üzerinden yapılacaktır. Yine 8.077 TL seyyanen artış mevcutta ödenmekte olan aylık, tazminat, ödenek, ikramiye, ek ödeme, döner sermaye payı, çalışmayan eş yardımı, çocuk yardımı, toplu sözleşme ikramiyesi gibi pek çok unsurun hesabında dikkate alınmayacaktır. Yaşanan gerçek altı aylık enflasyonun %50'yi aştığı koşullarda 2,5 milyon kamu emekçisi başta olmak üzere tüm emeklilerin maaşlarında sadece %25 oranında bir artış yapılacaktır. 8.077 TL tutarındaki seyyanen artış ise TÜİK sahte enflasyon rakamları açıklamaya devam ettikçe, adaletsiz gelir vergisi dilimleri sürdükçe, ek bütçenin tüm yükü yine bizlere yıkıldıkça bir iki ay içinde buharlaşacaktır" dedi.
Coşar; "Turpun büyüğünün heybede olduğunu göstermektedir"
Konuya ilişkin konuşan SES Şube Başkanı Canan Coşar; "Sonuç olarak tüm kamu emekçilerinin maaşlarını en düşük kamu emekçisi maaşına yaklaştıran, başta emekliler olmak üzere tüm emekçileri sefalette eşitleyen bir tablo ortaya çıkacaktır. Alabildiğine sınırlanan maaş artışlarının maliyeti, KDV oranlarının yükseltilmesi, MTV'nin iki katına çıkarılması, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi'nin (BSMV) 5 puan artırılarak %15'e çıkarılması, yurt dışından getirilen telefon harcının %228 artış ile 6,091 TL'den 20 bin TL'ye çıkarılması gibi tek taraflı vergi salma politikaları ile yine emekçiler ve halka yıkılmaktadır. Bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna gelecek olan ek bütçe yasa tasarısı, 'turpun büyüğünün heybede' olduğunu göstermektedir. 2023 bütçesini yaklaşık üçte bir oranında artıran yasa teklifiyle, emeğiyle geçinen tüm kesimlerin yükü dolaylı vergilerde (KDV, ÖTV) ve Gelir Vergisinde yapılan fahiş artışlarla daha da artırılmakta, kaşıkla verilen kepçe ile geri alınmaktadır" şeklinde konuştu.
Coşar, Kamu emekçilerine seslendi
TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarına değinen Coşar; "Buradan tüm kamu emekçilerine sesleniyoruz. Gelin yıllardır tekrarlanan ve bizi her geçen gün daha çok sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK'in sahte enflasyon rakamlarına, ne iktidarın refah payı aldatmacasına kanmayalım. Yandaş basının müjde haberlerine itibar etmeyelim. TÜİK sahte enflasyon rakamları açıklamaya devam ettikçe, adaletsiz gelir vergisi dilimleri sürdükçe, TL döviz karşında değer yitirdikçe bugün yüksek gibi görünen maaş artışları yarın yine sefalet düzeyine inecek" ifadelerini kullandı.
"Gelir vergisi birinci dilim oranı %15 ten %10'a düşürülmeli"
Tek çözümün ücret mücadelesi olduğunu belirten Coşar; "Bunun için en düşük kamu emekçisi maaşı temmuz ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım ve yakacak yardımı gibi sosyal yardım kalemleri ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Bu rakam her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmeli, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamları refah payı olarak eklenmelidir. Gelir vergisi birinci dilim oranı %15 ten %10'a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlar-ücretler birinci vergi diliminde sabitlenmelidir. Seçim öncesi verilen kira yardımı, mülakatın kaldırılması sözlerinin gereği zamana yayılmadan hemen yerine getirilmelidir" diye konuştu.
"Demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz"
Kamu emekçilerine omuz omuza bir mücadele çağrısında bulunan Coşar; "Bizler yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz. Bizler ulufe değil, grevli gerçek bir toplu sözleşme düzeni istiyoruz! İktidarın tek taraflı çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz. KESK'e bağlı sendikaların üyeleri olarak tüm kamu emekçilerini, emeklileri yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz" dedi.
(Seçkin Sağlam)