Diploma Denklik Mağdurları Derneği, sorunlarını Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki siyasi partilerin temsilcilerine aktarmaya devam ediyor. Dernek başkanı Ahmet Özdemir ve üyeler, CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ve CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan ile bir araya gelerek sayısı yüz binleri bulan diploma denklik mağdurlarının sorunlarını aktardı.
Toplantıda söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, YÖK’ün uygulamalarını eleştirdiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi.
“Yurt dışında okumuş, YÖK ile işbirliği içerisinde gitmiş, derslerini tamamlamış, tüm görevlerini yerine getirmiş ancak diplomasına denklik alamamış yüz binlerce öğrencimiz var. Biliyorsunuz, bir öğrencimizin yurt dışında okuması için öğrencilerimiz ilk önce YÖK’e başvuruyorlar. Diyorlar ki ben yurt dışında şu ülkede, şu üniversiteye gitmek istiyorum. YÖK de diyor ki ‘Ben o üniversiteyi tanırım, gidebilirsin ya da tanımam, gitme’. Öğrencilerimiz devletten aldıkları bu cevapla yurt dışında okumaya gidiyorlar. Derslerini orada tamamlıyorlar. Girişlerin, çıkışların tamamı elektronik olarak kayıtlı. Yani o üniversiteye gitmişler mi, o ülkede kalmışlar mı, o dersleri tamamlamışlar mı? Ve sonra tekrar geri geliyorlar Türkiye’ye, YÖK’e başvuruyorlar. Diyorlar ki ben size sorduğum üniversiteye gittim. Ne bekleriz? ‘Derslerini verdin mi? Diplomana bir bakalım, transkriptine. Bazı aldığın dersleri farklı yapmamız gerekebilir. Seni bir sınava tabi tutayım, yeterince iyi eğitim almış mısın? Bunlar devletin yapması gerekenler. Staja tabi tutayım. Bunları diyebilirsiniz. Peki YÖK ne diyor? Çoğunlukla bunlara denklik vermiyor ve iş o kadar enteresan bir halde ki; aynı üniversitenin aynı sınıfından mezun olan kişilerin birine denklik veriyor, diğerine vermiyor. Mağdur olan arkadaşlar doğal olarak YÖK’e soruyorlar: Bana neden vermedin? Cevap şu: Bu değerlendirmeler kişiye özeldir. Ona verdik, sana vermedik.
Böylesi bir hak mağduriyeti Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında çok alıştığımız mağduriyetlerden bir tanesi ama akla, mantığa, izaha sığmıyor.
Şimdi geçtiğimiz yıllarda mahkemeye gittiler. Örneğin Türkçe eğitim aldığı için denkliği geçmeyen arkadaşlarımız var. Ne güzel değil mi? Türkiye’de Türkçe eğitim alıyoruz, yurt dışında da bazı üniversiteler açılmış, o üniversiteler Türkçe eğitim vermiş; YÖK ben bunları tanıyorum demiş. Mahkeme, yahu nasıl tanımıyorsun, sen öyle göndermiştin diye karar alıyor; öğrenciler tekrar başvuruyorlar. Hukuken bir hak elde ediyorlar. YÖK ‘Evet, diyor bu hakkı almışsın ama ben bunu tanımıyorum. Tekrar dava açabilirsin.’ Tam bir hukuksuzluk, tam bir usulsüzlük var ortada.
15 Mart 2024’te YÖK bir karar alıyor. Diyor ki; dünyada bazı değerlendirme araçları var. Bu değerlendirme araçlarına göre ilk 400’e girersen, ilk 500’e girersen üniversitende ben bunlarla ilgili bazı kararlar aldım. Sayın vatandaşlarımız, ilk 500’de sadece iki tane Türkiyeli üniversite var. İlk 1000’de 9 tane daha var. Yani toplamda 11 üniversite var. YÖK’ün bu kuralına göre Türkiye’de yalnızca 11 üniversitenin mezunları Türkiye’de denklik alabilir. YÖK’ün bu kuralı geçerli olursa eğer geri kalan 198 üniversitenin mezunlarının Türkiye’de mezun olma ihtimalleri yok.
Diyor ki ilk 500’de ise bu ben sana hiçbir seviye tespit sınavı yapmayacağım. Fark derslerini alırsın. 400 ile 1000 arasındaysan seviye tespit sınavı yaparım, fark dersleri de alırsın. Peki, seviye tespit sınavını nasıl yapıyor? Lisans mezunlarına yüksek lisans sınavı yaparak. Örneğin tıpta, Tıpta Uzmanlık Sınavına sokuyor. Fakat başka bir sorun var. TUS’a Türkiye’deki okullardan mezun olanlar girdiğinde ve bir doğru yaptığında 1.8, yurt dışından mezun olanlar 0.6 puan alıyorlar. Kat sayıyla. Dolayısıyla o barajı geçmeleri mümkün değil. Üstelik geçerlerse de Türkiye’den bir okuldan mezun olduklarında tıpta uzmanlığa gitmeleri gerekirken bu arkadaşlarımızın hâlâ fark derslerini vermeleri gerekiyor.
Öyle ya, Türkiye’de bir tıp fakültesinden mezun olsa TUS’u kazanmak kolay değil. Onu kazanmış olan insanlar diplomalarını bile alamıyorlar.
Başka bir sorun devlet burs veriyor, öğrenciler burs almış. Yurt dışında okumuşlar. Geri dönüyor. Diyor ki ben seni tanımıyorum. Böyle bir şey söz konusu olamaz diyor ya da öğrencilerin bütün bu sorunlarına rağmen yurt dışından gelen düzensiz göçmenler var. Geliyor, kapıyı çalıyor. Ben diyor şu ülkeden geldim, siz bilmesiniz bizde savaş çıktı. Benim diplomalar evde kaldı, binanın altında kaldı. Ne okumuştunuz siz? Tıp okumuştum. Hadi hayırlısı diyor. Diplomanızı tanıdım sizin diyor. Diploma nerede? Kendi ülkesinin vatandaşına bu kadar zulmeden, başka ülkenin vatandaşlarına beyanla diploma veren bir devlet kurumu olmasına hâlâ şaşırıyoruz.”
(HADİYE AYŞE İRİM)