Çanakkale, son günlerde yüksek sıcaklıklarla boğuşuyor. Yaz aylarındaki eski hafif esintili havasından eser kalmayan şehirdeki yüksek sıcaklıklar, Çanakkalelileri zor günler ile karşı karşıya bırakıyor. Çanakkale OLAY Gazetesi’nden Sevi Gözay Uğurlu’nun haberine göre; Çanakkale Valiliği de şehrin tarihi rekorunu olan 39,7 derecenin yarın kırılmasının beklendiğini duyurdu. Valilik ayrıca, rüzgarın kuzey ve kuzeydoğu yönlerinden fırtına şeklinde eseceğini, nem oranının da yüzde 20’nin altına düşeceğini aktararak, orman yangını riskine karşı uyarıda bulundu.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, daha sıcak günlerin bizi beklediğini söyledi.
Hafta boyunca sıcak hava dalgalarının Çanakkale’de etkili olacağını kaydeden Türkeş, kıyı kesimlerinden iç kesimlere doğru gidildiğinde havanın 40 santigrat dereceye kadar yükselebileceğini kaydetti. Cuma gününe kadar Çanakkale’de günün yüksek sıcaklıklarının 37-38-39 derecelerde seyredeceğini aktaran Türkeş, “Hava sıcaklıklarının genel olarak Türkiye'de yılın bu günlerinde artması ‘yaz iklimi’ açısından normal kabul edilebilir. Temmuz ayında yaşadığımız sıcaklıkları Haziran'da yaşamaya başlamıştık. Dolayısıyla Temmuz'a da daha sıcak girdik.” dedi.
Çanakkale’nin Akdeniz ikliminin etkili olduğu bir yöre olduğunu ifade eden Türkeş, sıcak hava dalgalarının etkili olduğu dönemlerde, 37-40 santigrat derece sıcaklıkların yaşandığını söyledi. Ancak bu yaz sıcak hava dalgalarının daha farklı yaşandığını aktaran Türkeş, “Normal koşullarda, Türkiye'ye daha çok Orta Doğu üzerinden sıcak hava sokulur. Ama bu yıl, Orta Kuzey Afrika'dan Sahra kökenli, çok sıcak tropikal hava kütleleri, Orta Akdeniz ve Balkanlar üzerinden Türkiye'ye doğru sokuluyor. Dolayısıyla aynı anda hem Batı Anadolu hem de Akdeniz ve Güney Doğu'nun aynı anda yüksek sıcaklıklarını yaşayabiliyor.” ifadelerine yer verdi.
Sıcaklarla baş etmek için önerilerde bulunan Türkeş, “Cumartesi'ye kadar açıkçası zorunlu değilsek, gündüz saat 11.00 ile 17.00 arasında güneşe çıkmamamız gerekiyor. Yani bir zorunluluğumuz yoksa… Yine bu saatler arasında, gündüz saat 11 ile 17 arasında fiziksel aktivite yapmamamız gerekiyor. Yani örneğin, spor yapacaksak, bu saatlerin dışında yapmamız gerekiyor. Deniz de dahil. Güneş çarpması, ısı krampı, yüksek sıcaklık nedeniyle oluşabilecek rahatsızlardan kurtulmak amacıyla… Eğer dışarı çıkacaksak mutlaka açık renkli, kolay hava almamızı sağlayan giysiler ve şapka takmamız gerekiyor. Yani geniş şapka, yine güneşten etkilenenler açısından söylüyorum. Güneş gözlüğü de yararlı olur. En önemlisi terlemeyle kaybettiğimiz suyu, mutlaka almamız gerekiyor. Suyun çok soğuk olması gerekmiyor. Temiz, serin soğuk su olabilir. Yine ben hep öneriyorum, hem mineral hem tuz içerdiği için serin soğuk ayran, ev yapımı limonata, meyve suyu ve şerbetler önerilebilir. Gazlı, kolalı içecekler ve enerji içecekleri bu yüksek sıcaklıklarda uygun değil. Tabii yaş grupları, cinsiyet bu da çok önemli. Küçük çocuklar, bebekler, yaşlılar, hamile kadınlar zorunda değilse bugünlerde evde kalmalı. Dışarı çıkacaklarsa da kendilerini koruyacak şekilde çıkmalılar. Kesinlikle bu dönemde yüksek sıcaklığın sera etkisi nedeniyle sıcaklıkların daha fazla hissedileceği, doğrudan güneş alan odalarda, araba içerisinde kesinlikle ne insanları ne çocukları ne de hayvanları, yüksek sıcaklığa maruz bırakacak şekilde bırakmamamız gerekiyor. O canları da düşünmek lazım.” şeklinde konuştu.
Rekor sıcaklıkların Türkiye genelinde yaşanmaya devam edeceğini kaydeden Türkeş, “Bu yaz yine uzun süreli ortalamalardan pek çok il sıcak geçecek. Mutlaka rekor sıcaklıklar yine yaşanacaktır. Her yıl yaşanır. İklim değişikliği bugünkü gözlemler, bugünkü bilimsel bilgilerimiz ve bugünkü gözlem ile çalışmalarımıza göre sıcaklıktaki artış, önümüzdeki yıllarda hızlanarak sürecek. Türkiye'de iklim değişikliği model projeksiyonlarına baktığımızda, özellikle yaz mevsimi başta gelmek üzere, 100 yılın sonuna kadar yani 2000, 2070'li, 80'li, 90'lı yıllarda 2100'e gelmeden önce, büyük olasılıkla hava sıcaklıkları bölgesel farklılıklar göstermekle birlikte 3,6 - 3,7 derece arasında günümüze oranla daha sıcak olacak. Yine az önce söylediğim gibi özellikle yılın sıcak döneminde yaz mevsimindeki beklenen artışlar, diğer mevsimlerden çok daha yüksek olacak. Böyle bir öngörü var. Yani bizi gelecekte çok daha sıcak, çok daha kurak ve iklimin çok daha değişken olduğu, şiddetli hava olaylarının ve afetlerin çok daha fazla olumsuz sonuçlar üretebileceği, afetler yaratabileceği iklim koşulları bizi bekliyor gibi duruyor. Bugünkü hem gözlemsel hem de model benzeşimi çalışmalarına baktığımız zaman.” dedi.
Çanakkale’nin meşhur rüzgarının bu yaz kendini neden hissettirmediği sorusuna açıklık getiren Türkeş, “Dünyanın ısınması, Türkiye bölgesinin ısınması, aslında Türkiye'de hava ve iklimi denetleyen basınç ve rüzgar sistemlerinin hareketindeki değişimle bağlantılı. Yani giderek Türkiye; Kuzey Afrika ve Orta Doğu kökenli daha sıcak hava koşulları üreten basınç sistemlerinin etkisine giriyor. Dolayısıyla Türkiye'de yazın serinlemeyi sağlayan, örneğin yaz poyrazında bu genel bölgesel hava dolaşım deseninin değişmesi nedeniyle zayıflıyor. Dolayısıyla hava sıcaklıklarını biz daha kuvvetli hissedebiliyoruz. Ama tabii başka bir sonuç daha var. Değişen bölgesel hava dolaşım deseni bir yandan da çok kurak sıcak koşullarda bölgesel kuvvetli rüzgar ve fırtınaya da yol açıyor. Yani o artık beklediğimiz uzun süreli hafif serinlik veren poyraz değil ama sıcak hava ile birlikte aynı zamanda kuvvetli rüzgarları birlikte yaşamaya başlıyoruz. Bu da özellikle orman yangınları, yangın riskini artırdığı için büyük bir tehlike. Dolayısıyla iklim bir değişmeye başladığı zaman pek çok göstergede önemli değişiklikler oluyor. Bunun tabii su kaynakları, tarım, ekosistemler, doğada yaşayan diğer canlılar üzerinde çok ciddi bir olumsuz etkisi var. Aslında bu yaza biz kurak girdik. Yaz kuraklığının dışında Türkiye'nin kabaca batı, güneybatı ve kuzeybatı bölümünde pek çok istasyonda, uzun süreli ortalamalara göre yağışlarda ciddi azalma oldu. Bu bölgelerde şiddetli ve çok şiddetli kuraklık etkisi var. Dolayısıyla hem sıcak ve kurak yaz mevsimi hem işte kıştan ilkbahardan Türkiye'nin az önce saydığım bölgelerde kuraklık olayının yaşanması bu yazın çok kolay geçmeyeceğini bize gösteriyor. Hem yangınlar açısından hem su kaynaklarının azalması, içme suyu kaynaklarının hem tarım açısından pek çok olumsuzluğu birlikte yaşıyoruz. Doğada bununla tabii ilgili pek çok başka paralel değişim de söz konusu.” ifadelerine yer verdi.
(HABER MERKEZİ)