19 gündür kayıp olan 8 yaşındaki Narin Güran’dan kötü haber geldi. Pek çok kentte Narin’in cansız bedenine ulaşmanın acısıyla kadın ve çocuk dernekleri açıklamalarda bulundu. Çanakkale İskele Meydanı’nda 8 Mart Kadın Platformu’nun çağrısıyla düzenlenen açıklamaya CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, siyasi partilerin başkan ve temsilciler ile çöl sayıda yurttaş katıldı.
8 Mart Kadın Platformu adına yapılan açıklamada, “Narin bir köyün içerisinde anlaşmalı ortak bir sessizlik içinde bir cinayete kurban gitti. ‘Kutsal aile düzeni’ dedikçe kadınlar ve çocuklar ölüyor, devlet korumuyor, cinayeti bilenler susuyor. Aynı kutsal aile düzeninde çocuklar hala tarikatlara teslim ediliyor, istismara maruz kalıyor. Narin ilk değil, senelerdir çocuklar erkekler tarafından istismara uğruyor, kaçırılıyor, kaybediliyor, bu kayıplar kutsal ailenin içinden dışarı çıkarılmıyor, kol kırılıyor yen içinde kalıyor. Rabia Naz’dan, Gülistan Doku’ya, Yelda Kahraman’dan, Nadira Kadirova’ya faillerin nasıl korunduğunu iyi biliyoruz. Üstü örtülen erkek şiddetine, kayıplara, ölümlere, istismara alışmaya niyetimiz yok” denildi.
Açıklamada ayrıca şu sözlere yer verildi, “
Çocukların korunması için etkin bir mekanizma işletmeyenlerin, 19
gündür basın yasaklarıyla, soru işaretlerini yanıtsız
bırakanların, "Çok yaklaştık, her şeyi yapıyoruz" aldatmacasıyla
yaşananların üzerine gizlilik örtüsü örtenlerin benzer olayların
önünü açtığı açıktır. Nitekim AKP Milletvekili Galip
Ensarioğlu’nun Narin'in cansız bedenine ulaşılmasına dair
gözaltına alınan aileye ilişkin , "Aileyle benim 40 yıllık
dostluğum var. Ailenin hemen hemen tüm bireylerini
tanırız.’’ demesi kovuşturmaya siyasetin etkisinin açık
göstergesidir.
2024 yılı Ağustos ayında 33 kadın cinayeti, 24 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Adalet Bakanlığı verilerine göre 2023 yılında savcılıklara gelen çocukların cinsel istismarı dosya sayısı 66.138. Bu suçtan mahkum olan kişi sayısı 7 bin 88. Çocuklara yönelik suçlar her geçen yıl artış gösteriyor. Çocukları, kadınları, öteki bildikleri tüm canlıları hedefe koyan, katleden bir ittifak var karşımızda.
Çocukların evlilik adı altında istismar edilmesini savunanlar, “hamileler dışarı çıkmasın, kadınlar yüksek sesle gülmesin” diyerek kadına yönelik her türlü ayrımcılığın, şiddetin önünü açanlar, çocuk güvenliği bahanesiyle hayvanların katledilmesini meşrulaştıranlar, şiddeti kışkırtarak, suçların önünü açarak evlerimizi, işyerlerimizi, mahallemizi, tüm yaşam alanlarımızı cehenneme çevirenler, çocukları koruyamayanlar Narin'in ardından "Melek oldu" söylemleriyle sahte gözyaşları dökerek sorumluluklarını aklayamaz.
Narin'in ölümü bir kez daha gösterdi ki; hiçbir çocuğun ve kadının katili tek bir kişi değil. Sermaye-din-siyaset işbirliğinde geliştirilen gerici politikalar, MESEM’lerdeçocukların hayatını hiçe sayarak gencecik bedenleri ölüme gönderenler, deprem sonrası kaybolan çocukların peşine düşmeyen, 4+4+4 uygulaması ile okula başlama yaşını düşüren, liselere devam ederken çocuk yaşta evliliğe vize veren yönetmelik değişiklikleri ile cezasızlığı kural yapanlar,çağdışı eğitim dayatması, çocukların takibinin devlet tarafından yapılmaması, çocukların tüm bakımının, gelişiminin sorumluluğunun ailelerin inisiyatifine bırakılması, çocuk koruma sisteminin etkin işletilmemesi, İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede çıkılması, çocuk istismarı davalarında cezasızlık politikaları, çocukları cinsel istismardan koruyan Lanzarotte Sözleşmesinin hedefe konması... Çocuk istismarlarına karşı “küçüğün rızası vardı”, “bir kereden bir şey olmaz” diyen zihniyetin yönetimi… Tüm bunlar failleri cesaretlendiriyor, çocuklar için yaşamın her alanını daha güvencesiz hale getiriyor.
İşte tam bu sebepten çocuk cinayetleri nereden gelirse gelsin politiktir! Bugün Narin için isyan ederken adalet talebimizi yükselterek bir çocuğumuzun bile tırnağına zarar gelmesin diye mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Çocukların güvenle büyüyebileceği bir yaşam için mücadeleyi sürdüreceğiz.
Narin'in öldürülmesindeki tüm sorumluların ortaya çıkartılması, cezalandırılması için sürecin takipçisi olacağız.
Çocukları karanlığa teslim etmeyeceğiz”
(DAMLA YELTEKİN)