Tüm Türkiye’de olduğu gibi Çanakkale’de de 2024-2025 adli yıl açılışı düzenlenen törenlerle başladı. Cumhuriyet Meydanı’nda Baro Başkanı Av. Hande Keskin, Atatürk Anıtı’na çelenk sundu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Kesin açıklamalarda bulundu.
Başkan Keskin açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Sizlere bu kürsüden Çanakkale Barosunun 17. Baro Başkanı olarak, 2024-2025 Adli Yıl dönemi için ikinci kez sesleniyor. Ancak ne yazık ki söyleyeceklerim çok uzun zamandan bu yana TBB, barolar, meslektaşlarımız tarafından her mecrada ve Türkiye’nin her yerinde çeşitli zamanlarda hep tekrarlanan sözlerden ibaret olacak.
İsterdim ki yeni Adli Yılımızı, yargı sistemimizin ve avukatlık mesleğimizin sorunlarını dile getirmek zorunda kalarak değil, vatandaşlarımızın adaletin sağlanacağına güven duyabilecekleri bir hukuk sistemini hep birlikte inşa edebilmenin heyecanıyla karşılayalım. Çünkü biliyoruz ki, adalet; ekmek gibi su gibi insanın temel ihtiyacı olup; dünyanın, ülkemizin, kurumların ve insanlığın ilerlemesi ancak adaletin tesis edilmesiyle mümkündür.
Ülkemizde ise Mesleğimizi icra ettiğimiz yargı sisteminde hukuka güven alarm vermektedir. Bu kapsamda en önemli hedefimiz; ülkemizde yargı bağımsızlığı ile tarafsızlığının tam anlamıyla sağlanması, savunmanın güçlendirilmesi ve hukukun üstünlüğünün içselleştirilmesi olmalıdır.
Ülkemiz, tüm dünyada kabul gören 2023 verilerine göre, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 142 ülke arasında 117.sırada olup, ne yazık ki Avrupa’da demokratik olmayan dört ülkeden birisi olarak sınıflandırılmaktadır.
Yürütme temsilcilerinin başkanlık ettiği Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) yapılanması kuvvetler ayrılığı ilkesini sorgulanır hâle getirmekte, coğrafi teminat düzenlemesinin doğal hâkim ilkesi bakımından önemi ve bu ilkenin de temel hak ve özgürlüklerle olan bağlantısı nedeniyle hukuka güveni sarsmaktadır.
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının mahkemeler tarafından emsal dosyalarda göz ardı edilmesi, en son uygulanması gereken tutuklama tedbirinin şartları oluşmadığı halde bir cezalandırma aracı olarak uygulanmasına ilişkin yaşadığımız süreçteki güncel örnekler, - başta ifade hürriyeti ve adil yargılanma hakkı gibi temel haklarda - yargıyı hak ve özgürlüklerin teminatı olma işlevinden uzaklaştırmaktadır.
AYM ve AİHM mahkeme kararlarının her ne sebeple olursa olsun uygulanmaması, hukukun bir bileşen olduğu hiçbir düzlemde kabul edilemez. Halen kendisinden ilham aldığımız, özlemle andığımız meslektaşımız Uğur Mumcu’nun dediği gibi “Bir ülkede devletin güvenliği ile hukukun güvenliği eş anlamlıdır. Devlet güvenliği adına hukuk güvenliğinin ortadan kaldırılması, demokrasi ve hukuk devleti için ilerde onarılmaz yaralar açar”.
Yargı bağımsızlığının en önemli göstergesi ve hukuka duyulan güvenin teminatı ise hukuki öngörülebilirliktir.
Bugün yargı sistemimizin en büyük sorunu; vaktinde verilmiş, hukuki olarak öngörülebilir nitelikte yargı kararlarına ulaşamamaktır.
Gerek uzayan yargılama süreçleri gerekse hukuki öngörülebilirlikten uzak kararların sebepleri arasında yürütmenin ve siyasetin, yargı organları üzerindeki etkisi, öngörülebilirliğe ilişkin Liyakatsiz atamalar, bilgisizlik veya tecrübesizlik nedeniyle yargılama sürecinde yapılan hatalar, sağlıklı ve rasyonel bir irdelemenin yürütüldüğünü ortaya koyacak gerekçeli karar eksikliği gibi hususlar hukuk güvenliği kavramını sorgulatmaktadır.
Ülkemizde kitlesel bir şiddet sarmalının her geçen gün daha da hissedilir olduğu bir zamanda, Mesleki şiddetin birincil mağdurlarından birinin avukatlar olduğu ise tartışmasızdır. Ülkemizde avukatlar; aldıkları dosyalarla ilişkilendirilmekte, anlaşmazlıkların tarafı görülmekte ve şiddetin ve hatta cinayetin mağduru olmaktadırlar. Avukatların içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik kaos halinin onları intihara sürüklemesi ise maalesef ki yeni gerçekliğimiz haline gelmiştir. Bu ülkede avukata dönük şiddet ve avukat intiharları ulusal düzeyde politikalarla derhal ele alınmalı ve çözülmesi için gerekli adımlar tek bir gün dahi gecikmeden hayata geçirilmelidir.
Bizler, Çanakkale Barosu, Barolar ve TBB olarak, Yeni Adli Yılda da Hukukun Üstünlüğünü, Bağımsız Yargıyı ve Mesleğimizi Savunmaya Devam Edeceğiz
Ancak, daha önce de defalarca söylediğimiz, başvurduğumuz ve mücadele ettiğimiz üzere, bir kez daha söylemek isteriz ki,
•Diploma makinası hâline gelen hukuk fakültelerine önlem alınmadan,
•Stajyer Avukatların Hakim Savcı Yardımcıları gibi devletten ücret alarak staj süreçlerini verimli geçirmeleri sağlanmadan,
•Önleyici avukatlık modelinin geliştirilerek meslek alanlarını genişletecek yasal düzenleme yapılmadan,
•Kamu avukatlarının özlük hakları mesleğin onuruna uygun olacak şekilde düzenlenmeden,
•Bağlı çalışan avukatların hakları bakımından düzenleme yapılmadan,
•CMK Ücret Tarifesi mesleğin onuruna uygun olacak şekilde belirlenmeden,
•Yargı faaliyetlerinde KDV oranı düşürülmeden, CMK ve Adli Yardım sisteminde ise tamamen kaldırılmadan,
•Avukatların diğer yargı görevlileri ile emeklilikte yaşadığı ağır eşitsizlik ortadan kaldırılmadan,
•Avukata dönük şiddet vakalarının önlenebilmesi ve caydırıcılık bakımından yasal düzenlemeler yapılmadan, savunma hakkının etkin kullanımından ve haliyle adil yargılamadan bahsedilemez.
Dolayısıyla Yargı sistemimizin sorunları karşısında, yeni adli yılda da, vatandaşlarımızın adil yargılanma hakkının bir parçası olarak mesleğimizin sorunlarının çözümü için mücadele ederken, adalete yönelmiş toplumsal yaşama düzeni olarak hukuku, hukukun üstünlüğünü, insan hak ve özgürlüklerini savunmaya devam edeceğizin bilinmesini isteriz.
Konuşmamın sonuna gelirken her zamanki son ve değişmeyen teşekkürüm de yolumuzu aydınlatan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e olacaktır.
Kılavuzumuz ve pusulamız Cumhuriyet’in kurucu değerleri ve Atatürk ilke ve devrimleridir.
Biliyoruz ki “Adalet Mülkün Temelidir” yazılan her mahkeme salonu ile eşitliğin, hakkaniyetin, adaletin, bağımsız yargının ve insan onurunun öğretildiği her hukuk fakültesi salonu Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasıdır. Teşekkür ediyorum.
Yeni adli yılın ülkemize hayırlı olması dileklerimle,
Hepinizi sevgim ve saygımla selamlıyorum."
(DAMLA YELTEKİN)