Çanakkale Barosu, Kaz Dağları’nda Cengiz Holding’e bağlı Truva Bakır Maden İşletmeleri’nin yürüttüğü Halilağa Bakır Madeni Projesi’ne karşı çıktıklarını belirterek basın açıklaması düzenlendi. Basın açıklamasını okuyan Çanakkale Barosu Başkanı Ardahan Dikme “Danıştay tarafından Halilağa’da acilen yürütmenin durdurulması kararı verilmesi gerekmektedir” dedi.
Çanakkale Barosu binası önünde yapılan basın açıklamasında Başkan Dikme şu ifadeleri kullandı; “Havasına suyuna taşına toprağına türküler yaktığımız memleketimiz Çanakkale’de, yaşam hakkının ayrılmaz bir parçası olan çevre hakkını ihlal edecek düzeyde sırf maden sahalarında bakır madeni bulunacak diye, sırf toprağın altındaki madenleri çıkarabilmek için milyonlarca ağacın kesilerek ekolojik bir yıkımın ortaya çıkacağını öğrenmiş bulunmaktayız. Çanakkale; başta Kirazlı bölgesinde yaşanan çevre katliamı olmak üzere çevre konusunda hassasiyet geliştirmiş bir şehirdir. Kaldı ki şu an kesim yapılacak olan bölge Kirazlı’da yapılan alandan tam 6 kat büyüktür. Olası bir ağaç kesimi sonrasında büyük ihtimalle bizden sonraki nesil bile bu bölgede orman bitki örtüsünü bir daha göremeyecektir. Danıştay tarafından Halilağa’da acilen yürütmenin durdurulması kararı verilmesi gerekmektedir”
“Yargı sürecinin devam ettiği bir konuda, yargı kararının kesinleşmesini beklemek yerine ve yürütmenin durdurulmasına dair karar henüz verilmemişken üzerinde onlarca medeniyet kurulmuş olan bu kadim Anadolu topraklarındaki yüzlerce yıllık ağaçlarını kesmek, endemik bitkileri yok etmek ve habitatı tahrip etmek için sabırsızca hareket edildiğini görmek, bunu yapanların ne bu bölgenin insanına ne bu memleketin toprağına, ne de yargı sistemine hiçbir saygılarının olmadığının da en açık kanıtıdır. Kaldı ki; telafisi mümkün olmayan zararlar doğacak şekilde binlerce ağacın kesilmesi, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkilerini her geçen gün daha net bir şekilde hissettiğimiz, kuraklığın neredeyse zirve yaptığı bir dönemde, su kaynaklarını da tehdit eden böylesi bir katliamın bu olumsuz etkileri daha da güçlü bir şekilde hissetmemize neden olacağı açıktır. Son dönemde bölgemizde artan orman yangınları neticesinde zaten coğrafyamızdaki büyük alanlar tahrip olmuş ve zarar görmüştür. Bir yanda yanan ormanları kül olmaktan kurtarmak için canla başla mücadele eden itfaiye erlerimiz, ormancılarımız, pilotlarımız; diğer yanda sırf maden çıkacak diye yüzlerce yılda yetişen ağaçlarımızı yok eden şirketler ve iş makineleri ne yaman bir çelişkidir!”
“Anayasamızın 56. Maddesine göre herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. Bu yapılanlar anayasayla güvence altına alınmış olan çevre hakkı ve yaşam hakkımızın ihlalinden başka bir şey değildir”
“Davada; bilirkişiler tarafından kaz dağlarımız lehine rapor verilmesine rağmen yerel mahkemece oy çokluğu ile dava reddedilmiş ve ardından karar temyiz edilmiştir. Danıştay, yürütmenin durdurulması konusunda henüz bir karar vermemiş ve ağaç kesimlerinin başlaması ile acilen yürütmenin durdurulması istemli olarak dava avukatları tarafından Danıştay’a yeniden başvurulmuştur. Ağaçların kesilmeye başlanması ile telafisi imkansız zararlar ne yazık ki oluşmaya başlamıştır. Yeni İliç’ler, yeni Akbelen’ler, yeni Kirazlı’lar olmasın. Danıştay tarafından acilen yürütmenin durdurulması kararı verilmesi telafisi imkansız zararların artmaması adına çok önemlidir”
“Bu tür olaylar kamu vicdanını derinden yaralamakta, vatandaşlarımızın da hukuk güvenliği ilkesini sorgulamasına neden olmaktadır. Çanakkale Barosu olarak çevre katliamlarının her zaman karşısında duracak, anayasamızda güvence altına alınmış olan çevre hakkı ve yaşam hakkından yana tavır koyacağız”
(ESRA GÜLLER)