Cahit Sıtkı Tarancı: Hayatı, Biyografisi, Eserleri

Unutulmaz “Yaş Otuş Beş” şiirinin şairi Cahit Sıtkı Tarhancı, edebiyata önemli eserler verdi. Aşk, yalnızlık ve ölüm gibi duyguları bohem bir tarzda ele alan Cahit Sıtkı Tarhancı kimdir?

6570

Türk şiirinin unutulmazları arasına yer alan şair ve yazar Cahit Sıtkı Tarancı, Diyarbakır’ın soylu ve zengin bir ailesinden gelmesine rağmen, bohem bir hayat sürdü. Şiirlerinde yaşama sevinci, aşk, yalnızlık, ölüm gibi temaları işledi. “Otuz Beş Yaş” şiiriyle özdeşleşen Tarancı, sanat için sanat anlayışını benimsedi. Fransız edebiyatından yaptığı çevirilerle de kültürümüze katkıda bulundu. Peki Cahit Sıtkı Tarancı kimdir? Cahit Sıtkı Tarancı’nın hayatı, eserleri, şiirleri ve sözleri nelerdir? İşte merak edilen soruların yanıtları…

Cahit Sıtkı Tarancı’nın hayatı

Cahit Sıtkı Tarancı, 4 Ekim 1910’da Diyarbakır’da doğdu. Asıl adı Hüseyin Cahit olan Tarancı, Pirinççizade ailesine mensuptu. Babası Bekir Sıtkı Bey, annesi Arife Hanım’dır. Altı kardeşin en büyüğü olan Tarancı, ilkokulu Diyarbakır’da bitirdi. Ortaokulu İstanbul’da Saint Joseph Lisesi’nde okudu. Daha sonra Galatasaray Lisesi’ne geçti. Burada Ziya Osman Saba ile tanıştı ve arkadaş oldu. Lise yıllarında şiir yazmaya başladı. İlk şiiri Servet-i Fünun dergisinde yayınlandı.

Ses güzelliğine önem verdi

Tarancı, yüksek öğrenim için Mülkiye Mektebi’ne girdi. Ancak burada başarılı olamadığı için Paris’e giderek Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okumak istedi. Fakat İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Türkiye’ye dönmek zorunda kaldı. Askerliğini yaptıktan sonra Anadolu Ajansı ve Çalışma Bakanlığı’nda çevirmen olarak çalıştı. Charles Baudelaire’in eserlerini de çevirdi. Tarancı, 1946’da Cumhuriyet Halk Partisi’nin düzenlediği yarışmada “Otuz Beş Yaş” şiiriyle birincilik kazandı. Bu şiir onun en ünlü eseri oldu. Şiirlerinde yaşama sevinci, aşk, yalnızlık, ölüm gibi temalar işledi. Sanat için sanat anlayışını benimsedi. Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde ses güzelliğine önem verdi.

Evi müze haline getirildi

Tarancı, 1951’de Cavidan Tınaz ile evlendi. Ancak evliliği mutlu olmadığı için boşandı. 1954’te geçirdiği felç sonucu sağlığı bozuldu. Tedavi için Viyana’ya götürüldü. Ancak burada plörezi hastalığına yakalandı ve 12 Ekim 1956’da hayatını kaybetti. Cenazesi Ankara’ya getirilerek Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.

Tarancı’nın doğup büyüdüğü ev 1973’te Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından satın alınarak müze haline getirildi.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın eserleri

Cahit Sıtkı Tarancı, şiirin yanında hikaye, mektup ve biyografi türlerinde de eserler verdi. Şiir kitapları şunlardır:

  • Ömrümde Sükût (1933)
  • Otuz Beş Yaş (1946)
  • Düşten Güzel (1952)
  • Sonrası (1957)

Hikayeleri ise şunlardır:

  • Bir Serencam (1932)
  • Gün Eksilmesin Penceremden (2006)

Mektupları ise şunlardır:

  • Ziya’ya Mektuplar (1957)
  • Evime ve Nihal’e Mektuplar (1989)

Biyografi türünde ise şu eseri yazmıştır:

  • Namık Kemal (1948)

Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirleri

  • Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirleri, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli örneklerindendir. Şiirlerinde yaşama sevinci, aşk, yalnızlık, ölüm gibi temalar işledi. Sanat için sanat anlayışını benimsedi. Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde ses güzelliğine önem verdi. Şiirlerinde sade ve akıcı bir dil kullandı. Şiirlerinin birçoğu bestelenerek şarkılara dönüştü.
  • Tarancı’nın en ünlü şiiri "Otuz Beş Yaş"tır. Bu şiir, şairin yaşadığı bunalım ve ölüm korkusunu yansıtır. Şair, bu şiirde otuz beş yaşını bir dönüm noktası olarak görür ve hayatın anlamını sorgular.
  • Tarancı’nın diğer önemli şiirleri arasında “Memleket İsterim”, “Canım İstanbul”, “Yaşayamamak”, “Dünyanın En Güzel Arabistan’ı”, “Gün Olur Alır Başımı Giderim”, “Kırk Yaşındasın” gibi eserler sayılabilir.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın sözleri

Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirlerinden ve mektuplarından alınan bazı sözleri şunlardır:

  • “Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün.”
  • “Memleket isterim / Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun / Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.”
  • “Canım İstanbul / Senin üstüne güneş doğmaz mı? / Senin için güller açmaz mı? / Senin için bülbül ötmez mi?”
  • “Yaşayamamak ne kötü şeymiş / Ölmekten beter imiş meğer.”
  • “Dünyanın en güzel Arabistan’ı / Benim olsun isterdim / Bir de sen yanında.”
  • “Gün olur alır başımı giderim / Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda / Şu ada senin, bu ada benim / Yelkovan kuşlarının peşi sıra.”
  • “Kırk yaşındasın / Bir mumun ucundaki ateş gibisin / Ya sönersin ya da tutuşursun.”
  • “Hayat dediğin nedir ki? / Bir avuç toprak, bir avuç su.”
  • “Bana seni gerek seni / Başka kimse gerekmez bana.”(Haber Merkezi- AA)
Paylaş