Modern tarımda başarı artık yalnızca yüksek verimle değil; sürdürülebilirlik, doğallık ve ekonomik kazançla da ölçülüyor. Geleneksel yöntemlerin ötesine geçilerek hem toprağın sağlığını koruyan hem de üreticinin yüzünü güldüren çözümler aranıyor. Bu noktada adını sıkça duyurmaya başlayan Antalya Avrasya Bor gübresi, Türkiye’nin farklı bölgelerinde seracılık yapan üreticilerin üretim anlayışını kökten değiştirmeye aday.
Çanakkale Avrasya Bor Gübre yetkilisi Şadi Serim'in aktardığı bilgilere göre, bu özel gübreyi kullanan Çanakkaleli üreticilerin, tarlalarında ürettikleri ürünlerin maliyetlerinde gözle görülür bir düşüş yaşayacağını vurguluyor. Serim, üreticilerin ürettikleri ürünlerde maliyet bakımından yüzde 60, yüzde seksen maliyet avantajı sağlayarak karlarını artacağına değiniyor.
Çanakkale Olay İnternet Haber Sitesi muhabiri Erhan Taylan, bu değişimin izini sürmek üzere Antalya’ya gitti. Bölgede Avrasya Bor gübresini aktif olarak kullanan üreticilerle bir araya geldi, seraları gezdi ve sahada gözlem yaptı. Yapılan röportajlarda, üreticilerin hem duygusal hem de ekonomik açıdan bu gübreden duydukları memnuniyet dikkat çekti. Kimyasal ilaç kullanımını neredeyse sıfıra indiren, verimi artıran, maliyetleri düşüren ve en önemlisi doğal, kalıntısız ürünlerin önünü açan bu gübre; seracılığın geleceği adına umut verici bir model sunacak gibi duruyor.
Domates, karpuz, salatalık, kapya biber, çilek, zeytin, kiraz, ayva, yonca, silajlık mısır, ekin, yulaf, taze fasulye, dolmalık biber, çarliston biber, patlıcan, kavun, ceviz, kayısı, nar ve üzüme kadar farklı ürünlerde denenerek başarıya ulaşan bu gübreyle ilgili üreticilerin bire bir deneyimleri, sadece teknik değil; aynı zamanda insani bir hikayeyi de ortaya koyuyor. Antalya’nın farklı ilçelerinde faaliyet gösteren üreticilerin, gübreyi kullanmadan önceki şüpheleri, deneme süreci ve sonrasında yaşadıkları dönüşüm, tarımda bilimin ve doğru ürünün nasıl bir fark yaratabileceğini açıkça gözler önüne seriyor.
Şimdi gelin, bu yolculukta üreticilerin sesiyle, toprakla buluşan emeğin hikayesine birlikte tanıklık edelim
Tarımda başarı, yalnızca ürün almakla değil; kaliteli, sağlıklı ve sürdürülebilir üretimle ölçülüyor. Antalya’da salatalık üretimi yapan Fettah Tofur da bu anlayışı benimseyen üreticilerden biri. Eşiyle birlikte işlettiği serasında iki yıldır Antalya Avrasya Bor gübresini kullanan Tofur, daha az girdiyle daha yüksek verim elde ediyor. Gübrenin sağladığı bitki direnci sayesinde kimyasal ilaçlara ihtiyaç duymadığını belirten Tofur, ürünlerinin lezzeti, dayanıklılığı ve doğallığıyla özellikle İstanbul piyasasında yoğun talep gördüğünü ifade ediyor. Maliyetlerini düşüren, raf ömrünü uzatan bu gübrenin üretime kattığı değeri, deneyimleriyle anlatıyor. Biz de Fettah Tofur’la serasında bir araya geldik ve Antalya Avrasya Bor gübresinin üretim sürecine olan katkılarını kendisinden dinledik.
Tofur; “Antalya Avrasya Bor gübresiyle iki yıl önce tanıştım. Buradan Veli Bey’e teşekkür etmek isterim. Daha önce kullandığım gübreye kıyasla bu üründen daha az miktarda kullanıyorum. Maliyet açısından işletmem kâra geçti. Bu gübre sayesinde hem ürettiğim ürünlerin raf ömrü uzadı hem de sattığım ürünlerin ekonomik değeri arttı. Bu gübre organik ve sebze verimi oldukça yüksek. Buradan üretici arkadaşlarıma bu gübreyi tercih etmelerini gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Biz de seramızda en başta tereddüt ettik; ancak uygulamaya başladıktan kısa zaman sonra gübrenin kalitesini fark ettik. Ürünleri alttan topladıkça, bitki yukarı doğru gelişim gösteriyor; çiçek açmaya devam ediyor ve sürekli yeni meyve veriyor. Topladığımız salatalıklar, hem görüntüsü hem de lezzetiyle İstanbul hal piyasasında büyük ilgi görüyor. Ürünümüz için ihracat talepleri de geliyor; ancak eşimle sadece ikimiz çalıştığımız için bu talepleri karşılamakta zorlanıyoruz” dedi.
Akşamları hava soğuk olsa da bitkilerin hâlâ meyve vermeye devam ettiğini belirten Tafur; “Ürettiğimiz salatalıklar üzerinde yapılan incelemelerde herhangi bir kalıntı maddeye rastlanmadı. Lezzet açısından da oldukça kaliteli olduğu için ürünlerimiz serada hiç beklemeden satılıyor desem abartmış olmam. Daha önce seramızda salatalık üretimi yaklaşık iki ay sürerken, Antalya Avrasya Bor gübresiyle tanıştıktan sonra bu süre dört aya kadar uzadı. Salatalıkların verimi gerçekten mükemmel. Eşimle birlikte neredeyse her gün seraya gelip ürün topluyoruz. Siz de kendi gözlerinizle görüyorsunuz; dağlarda kar var, hava oldukça soğuk. Akşamları soğuk olmasına rağmen bitkiler hâlâ meyve vermeye devam ediyor. Salkımlar salatalıkla dolu, bitkiler yemyeşil ve çiçek açmayı sürdürüyor. Kullandığımız gübre sayesinde bitkiler çok dirençli. İki yıldır bu gübreyi kullanıyorum ve hiç zehirli ilaç kullanmadım, çünkü gerek kalmadı. Antalya Avrasya Bor gübresi, bitkinin tüm ihtiyaçlarını karşılıyor. Siz de kendi gözlerinizle gördünüz, bitkiler capcanlı ve yemyeşil. Bu gübreyi kullanmaya başladıktan sonra maliyetlerimiz neredeyse %80 oranında azaldı. Serama kimyasal hiçbir ilaç sokmuyorum. Az önce siz de bir salatalık koparıp yediniz. Size ne demiştim? ‘Gönül rahatlığıyla yiyin’ demiştim. Çünkü biz güvenilir ve sağlıklı sebzeler üretiyoruz. Ben, salatalık üreticisi Fettah Tofur olarak, Antalya Avrasya Bor gübresini tüm üreticilere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.”dedi.
Tarımsal üretimde deneyim, gözlem ve doğru ürün seçimi kadar, güven de büyük önem taşıyor. Antalya’da serasında kabak yetiştiriciliği yapan üretici Halil Arık da yılların birikimiyle bu güveni kurmuş isimlerden biri. Yaklaşık sekiz yıl önce Antalya Avrasya Bor gübresiyle tanışan Arık, o günden bu yana serasında başka hiçbir gübre kullanmıyor. Kimyasal ilaç kullanımını neredeyse sıfıra indiren, ürün kalitesini ve verimini artıran bu gübre sayesinde hem üretim süresini uzattığını hem de kazancını katladığını belirtiyor. Halil Arık, doğayla dost üretim anlayışıyla elde ettiği başarıyı ve Antalya Avrasya Bor gübresinin üretime sağladığı katkıları bizlerle paylaştı.
Arık; “Güzel kardeşim, bu işin bir geçmişi var. Yedi veya sekiz sene önce Antalya Avrasya Bor ile tanıştım. O zaman Veli Bey bize nasıl kullanacağımızı anlattı. Gördüğünüz gibi, bu serada başka gübre kullanmıyorum, sadece Antalya Avrasya Bor gübresini kullanıyorum. Seramda hiçbir ilaç kokusu var mı? Olsa, zaten burada duramazsınız. Sana bir şey söyleyeyim mi kardeşim? İster inanın, ister inanmayın, gördüğünüz gibi seramdaki ürün kendi diyeceğini kendi söylüyor. Ürün yeşil mi yeşil, küllemesi yok, kırmızı örümcek yok, meyve kalitesi birinci sınıf, boy uzaması yerinde. Bu gübre için daha ne diyebilirim ki?
Sekiz sene önce bu ürünü diktiğimde, 20 günde çıkarıyordum. Daha önce iki veya üç ay ürün toplayabiliyorduk. Yeniden seramıza yeni ürün dikiyorduk. Antalya Avrasya Bor gübresini kullanmaya başladıktan sonra işler değişti. Üç ay boyunca topladığımız ürünleri, bu gübre sayesinde 6-7-8 aya kadar almaya başladık. Çünkü dikilen ürünler hastalıklara dirençli. Hasta olmayan bir bitki ne yapar? Üretmeye devam eder. Kendi gözünüzle görüyorsunuz, mahsulüm yemyeşil. Mahsulde dokuzuncu boğumu toplamışım, hâlâ üstünde ürün var. Kendi gözünüzle sayabilirsiniz. Bu ürün daha sebze vermeye devam edecek. Seramızda daha önce 50 bin Türk lira değerinde gübre kullanırken, şimdi bu ürün sayesinde sadece 10 bin lira gübre kullanıyoruz. Hem çıktımız azaldı, hem de maliyetler düştü. Ayrıca salım başında kilomuz arttı ve kazancımız iki katına çıktı. Bak kardeşim, ben Veli Bey'in gübresini kullanmasam, şu gördüğün yapraklar kurur gider. Ama ben Antalya Avrasya Bor gübresini kullandığımda, bu yapraklar yemyeşil oluyor, ürün çiçek açıyor ve sebze vermeye devam ediyor. Olay bu. İlk önce ilaç parasından kazanıyorum, sonra ürünümün kaliteli olmasından dolayı ondan da kazanıyorum. Daha ne diyebilirim ki? Bir de bizim ürettiğimiz ürünün raf ömrü çok uzun. Çünkü kullandığımız gübreden artık biz buna inanıyoruz. Bu ürünü ihracata vermeye başladık. Sebze aldılar, inceleme yaptılar, kimyasal veya kalıtsal bir madde çıkmadı. Bu da bizim ürettiğimiz ürünün, ister istemez piyasada değerini arttırmış oluyor. Piyasada böyle bir ürün yok gibi, arasalar bulamazlar. Benim sebzemi alanlar, gönül rahatlığıyla, ailesiyle birlikte yiyebilirler. Ben kendi evimin ihtiyaçlarını bu seradan karşılıyorum. Benim de bir ailem var, onların yemediğini ben kimseye yedirmem” şeklinde ifade etti.
Tarımda bilinçli üretim, hem toprağa hem de tüketiciye değer katıyor. Gıda Mühendisi Birnur Özkan Aşçı da bu anlayışla yola çıkan üreticilerden biri. Yıllarca turizm sektöründe yöneticilik yaptıktan sonra tarıma yönelen Aşçı, iki yıl önce Antalya’da kendi serasında çilek üretimine başladı. Ancak seracılığın zorluklarını ve emeğin değerini üretime adım attıktan sonra daha yakından deneyimledi. Karşılaştığı bazı üretim sorunlarına çözüm ararken yolu Antalya Avrasya Bor gübresiyle kesişti. Bu gübreyle yaptığı uygulamalarda elde ettiği olumlu sonuçlar, üretim kalitesini ve ürün dayanıklılığını gözle görülür şekilde artırdı. Aşçı, çilek üretimi sürecinde edindiği deneyimleri ve bu gübrenin sağladığı katkıları, samimi bir dille siz okuyucularımızla paylaşıyor.
Aşçı; "Önceden özel bir şirkette turizm sektörüyle ilgilendim ve 17 yıl yöneticilik yaptım. İki yıl önce ise çilek üretimine adım attım ve kendi yerimizde bir sera kurarak çilek üretmeye başladık. Ancak çilek üretimine girdiğimizde, emeksiz hiçbir işin yapılmadığını öğrendim. Bir gün Veli Bey ile tanıştık. Kendisiyle tanıştığımızda, çilek ekili seramızın bir bölgesinde sorun yaşıyorduk. Veli Bey, bize Antalya Avrasya Bor gübresini önerdi. Biz de sıkıntılı olan 1,5 dönüm çilek ekili bölgeye bu gübreyi uyguladık. İki gün sonra, gübre uyguladığımız bölgede ürünlerimizin gelişmeye başladığını, büyüdüğünü, olgunlaşmaya ve parlak ürünler oluşmaya başladığını gözlemledik.
İki taraflı bir deneme yaptık, "gör yanıl" taktiğiyle. Uygulama yapmadığımız bölgedeki çileklerin yumuşaklığı dikkatimizi çekti. Uygulama yaptığımız bölgede ise çilekler sertleşti ve nefaset bakımından çok değişti. Antalya Avrasya Bor gübresini kullandığımız bölgedeki çileklerin raf ömrünün uzun olduğunu, diğer bölgede ise çileklerin çabuk bozulduğunu gözlemledik. İnanın, çok uzun süre gübre kullanmadık ama sadece iki haftada bu gübre kendini gösterdi. Meyvenin parlaklığı arttı ve büyüdü. Gerçekten söyleyebilirim ki, iki bölgedeki ürünlerin aromasındaki farkı tadımızla öğrendik. Ürünümüzün kalitesi arttı. Yapılan analizde hiçbir ilaç kalıntısına rastlanmadı. Bu bölgeye hiçbir zararlıya karşı ilaç kullanmadık. Beyazsinek, kırmızı örümcek gibi zararlılara karşı da ilaçlama yapmadık. Sadece Veli Bey'in bize önerdiği gübreyi yapraktan ve alttan kullandık. Oluşan kırmızı örümceklerin savrulduğunu ve ürün üzerindeki çiçeklerde hiçbir böcek oluşmadığını gördük.
Daha sonra, seramızda Antalya Avrasya Bor gübresi ile devam etmeye karar verdik. İnşallah bu, müessesemiz için iyi olur. Sonuçta benim de bir çocuğum var, kimse evladının zehir yemesini istemez. Ben buradan ürettiğim çileği kendi evladıma nasıl yediriyorsam, herkesin evladı da gönül rahatlığıyla yemeli. Ben, seradan çileği toplayıp yıkamadan yiyorum, hiçbir problem yaşamadım. Daha önce farklı marka ilaçlar kullanıyordum. İşletmemizde, her gübrelemede dönüm başına 10-15 kilo arasında gübre kullanıyorduk. Toplamda baktığınızda, şu an kullandığım Antalya Avrasya Bor gübresinin miktarı sadece 2 kilogram. Bu bizim için maliyet anlamında büyük bir avantaj. Diğer gübrelere göre, maliyetimiz onda bire inmiş durumda ve işletmemize büyük kazanç sağlıyor. Az önce siz de iki farklı bölgeden çilekleri tadarak farkı gözlemlediniz. Tadını, duruşunu ve nefasetini yerinde gözlemlediniz ve tattınız. Farkı siz de gördünüz. Buradan üretici arkadaşlara şunu söyleyebilirim ilk başta ben de inanmamıştım. O yüzden bir deneme yapalım dedik. Seramızda bir bölümde deneme yaptık, gözlemledik. Çünkü üniversitede biz bu şekilde görmüyoruz. Denemeyi yapıp gördükten sonra kesin bir kanaate vardım. Gerçekten bu ürünün uygulanmasının çok güzel olduğuna kanaat getirdim. Verilen gübrenin içinde zehrin olmadığı, sürdürebilir bir yaşamın olduğu dünyada yaşamak bizim için çok güzel” şeklinde ifadelerine yer vererek üretilen çileğin organik oluşuna dikkat çekti.
Aksu ilçesine bağlı Kurşunlu Mahallesi’nde domates üretimi yapan İlyas Tekşan da bu gelişime öncülük eden üreticilerden biri. Yıllarca kamu sektöründe görev yaptıktan sonra tarıma yönelen Tekşan, serasında sağlıklı ve kaliteli ürün yetiştirme hedefiyle yola çıkmış. Özellikle gübre tercihi konusunda edindiği deneyimler, onu Antalya Avrasya Bor gübresine yönlendirmiş. Kullandığı bu gübrenin hem verimi artırdığını hem de maliyetleri önemli ölçüde düşürdüğünü belirten Tekşan, seracılıkta doğal dengeyi bozmadan üretim yapmanın mümkün olduğunu söylüyor. Biz de İlyas Tekşan ile serasında bir araya gelerek hem üretim sürecini hem de bu özel gübrenin etkilerini kendisinden dinledik.
Tekşan; “Antalya’nın Aksu ilçesi Kurşunlu Mahallesi’nde seramız bulunuyor. Uzun yıllar kamu kurumlarında görev yaptıktan sonra, kendi seramı kurmaya karar verdim. Üretim aşamasında Antalya Avrasya Bor gübresiyle tanıştık. Şu anda seramızda bu gübreyi yaygın olarak kullanıyoruz. Diğer bazı gübreleri de kullanmakla birlikte, bu oran yaklaşık yüzde 10 civarında kalıyor. Tercih ettiğimiz gübrelerin yüzde 90’ını ise Avrasya Bor oluşturuyor. Bu gübreyi kullandığımızda, bitkilerimizde çiçeklenmenin daha fazla olduğunu gözlemliyoruz. Ayrıca hastalıklara karşı toleransı, diğer gübrelere kıyasla çok daha yüksek. Bitkilerin ömrü uzuyor ve bu sayede daha fazla ürün elde edebiliyoruz. Avrasya Bor gübresinin faydaları gerçekten saymakla bitmez. Özellikle gübreleme maliyetlerini ciddi oranda düşürüyor. İlaçlama maliyetimiz ise neredeyse yok denecek kadar az. Bu ürünü üretici arkadaşlara gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.
Seramızda uygulamaya başlamadan önce, fidelerin yerini hazırladıktan sonra tabandan damla sulama sistemiyle alt gübrelemeyi yapıyoruz. Ardından birkaç defa yapraktan gübreleme uyguluyoruz. Ancak 10-15 gün içinde yeniden damla sulama sistemiyle Avrasya Bor gübresini vermeye devam ediyoruz. Amacımız, mümkün olan en az maliyetle sağlıklı ürünler yetiştirerek tüketicilere kaliteli ve güvenilir ürünler sunmak,” diyerek sözlerini tamamladı.
Tarımda nesiller boyu süren bilgi birikimi ve tecrübe, doğru ürün ve tekniklerle birleştiğinde verimlilik kaçınılmaz oluyor. Antalya Konyaaltı’nda 1974 yılından bu yana seracılık yapan Mehmet Akkaya da bu tecrübeyi taşıyan isimlerden biri. 26 yıldır yalnızca patlıcan üretimi yapan Akkaya, son yıllarda Antalya Avrasya Bor gübresini kullanarak hem üretim maliyetlerini düşürmüş hem de ürün kalitesini artırmış. Serasında kimyasal kalıntıya rastlanmayan ürünler yetiştiren Akkaya, özellikle ihracat odaklı üretimde güvenilirliğin önemine dikkat çekiyor. Zirai dondan minimum etkilenerek sezonu uzatmayı başaran üretici, kullandığı gübre sayesinde hem doğaya hem de cebine dost bir üretim modeli oluşturduğunu söylüyor. Biz de Mehmet Akkaya ile serasında buluştuk ve yıllardır süren üretim serüvenini, Antalya Avrasya Bor gübresiyle yakaladığı dönüşümü kendisinden can kulağıyla dinledik.