Mahatma Gandhi, şiddetsizlik ilkesini benimseyerek Hindistan’ın İngiliz sömürgeciliğine karşı verdiği özgürlük savaşında büyük bir rol oynamıştır. Gandhi’nin hayatı ve fikirleri, dünyada barış ve adalet için çalışan pek çok kişiye ilham kaynağı olmuştur.
Şiddetsizlik, sosyal veya politik değişim sağlamak için fiziksel şiddetin kullanımını reddeden bir ilke veya yöntemdir. Şiddetsizlik, sadece pasif bir tutum değil, aynı zamanda aktif bir mücadele biçimidir. Şiddetsizlik eylemleri arasında protesto yürüyüşleri, grevler, oturma eylemleri, sivil itaatsizlik, boykotlar, barışçıl direniş ve diyalog gibi yöntemler bulunmaktadır. Şiddetsizlik savunucuları, şiddetin sorunları çözmediğini, aksine daha fazla acı ve nefrete yol açtığını düşünmektedir. Bu nedenle, şiddetsizlik ilkesi hem bir amaç hem de bir araç olarak görülmektedir.
Mahatma Gandhi, 2 Ekim 1869’da Hindistan’ın Porbandar kentinde doğmuştur. Hukuk eğitimi almak için İngiltere’ye gitmiş ve daha sonra Güney Afrika’da yaşamıştır. Burada ırkçılık ve ayrımcılığa maruz kalan Gandhi, Hint toplumunun haklarını savunmak için çalışmaya başlamıştır. Gandhi, bu süreçte şiddetsizlik ilkesini benimsemiş ve uygulamıştır. 1915’te Hindistan’a dönen Gandhi, Hindistan Ulusal Kongresi’ne katılmış ve İngiliz sömürge yönetimine karşı bağımsızlık mücadelesinin lideri olmuştur. Gandhi’nin önderliğinde düzenlenen tuz yürüyüşü, kumaş dokuma kampanyası, sivil itaatsizlik hareketi gibi eylemler, Hindistan halkının özgürlük isteğini ortaya koymuştur. Gandhi aynı zamanda Hindu-Müslüman birliğini savunmuş ve kast sisteminin kaldırılması için çabalamıştır. Gandhi’nin hayatı ve fikirleri, Martin Luther King Jr., Nelson Mandela, Dalay Lama gibi dünyaca ünlü barış aktivistlerine ilham vermiştir. Gandhi, 30 Ocak 1948’de bir suikast sonucu hayatını kaybetmiştir.
Uluslararası Şiddetsizlik Günü’nün kökeni, 1981 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun her Eylül ayının üçüncü salı gününü “Uluslararası Barış Günü” olarak ilan etmesine dayanmaktadır. Bu gün, dünya çapında çatışmaların önlenmesi ve barışın tesisi için bir fırsat olarak görülmüştür. 2001 yılında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Barış Günü’nün tarihini 21 Eylül olarak değiştirmiş ve bu günün küresel ateşkes ve şiddetsizlik günü olarak kutlanmasını istemiştir. Aynı yıl, Hindistan’ın önerisiyle, Mahatma Gandhi’nin doğum günü olan 2 Ekim de “Uluslararası Şiddetsizlik Günü” olarak kabul edilmiştir. Bu gün, şiddetsizlik ilkesinin tanıtılması ve yaygınlaştırılması için bir vesile olarak değerlendirilmektedir.
Şiddete karşı mücadele etmek için, öncelikle şiddetin nedenlerini ve sonuçlarını anlamak gerekmektedir. Şiddet, genellikle eşitsizlik, adaletsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, baskı, korku gibi sosyal ve psikolojik faktörlerden kaynaklanmaktadır. Şiddet, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal zararlara yol açmaktadır. Şiddetin önlenmesi için, bu faktörleri ortadan kaldırmak veya azaltmak için çalışmak gerekmektedir. Bunun için de, şiddetsizlik ilkesini benimseyerek, barışçıl ve yapıcı yöntemlerle sorunları çözmeye çalışmak gerekmektedir. Şiddetsizlik ilkesi, bize şiddete karşı dururken bile saygı, sevgi, hoşgörü, diyalog, işbirliği gibi değerleri hatırlatmaktadır. Şiddetsizlik ilkesi, aynı zamanda bize kendi içimizdeki şiddeti de fark etmemizi ve dönüştürmemizi sağlamaktadır. Şiddetsizlik ilkesi, bize şiddete karşı mücadele ederken bile insan onurunu korumamızı ve hayatın kutsallığını unutmamamızı öğretmektedir.
(Damla Yeltekin)