Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Nerden tutsan elinde kalıyor!

Siyasilerin öyle açıklamaları oluyor ki, sadece siyaseten söylenmiş sözler olarak kabul etsen bile; laf salatasından öteye gitmeyen bir karşılık oluşturmaktan başka bir işe yaramıyor. Bir nevi gevezelik halleri de diyebiliriz. Birde yanaşma olma haliyle satılmışlığın dayanılmaz hafifliği içersinde olup, bu saçmalıkları savunmak zorunda kalanlar var ki; düştükleri durumu anlatabilecek kelime bulamıyorum. Tabiî ki ülkemizin yönetim sorumluluğunu üstlenmiş milletvekilleri söz konusu olunca, görmezden gelinebilecek bir durum olarak değerlendirilemez. Tüm bu safsataların arkasındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak gerekir. Görünüşte süslü, püslü, afili bazı cümleler söz konusu olsa da, altındaki gerçekler son derece kaygı verici içeriklere tekabül etmektedir. Çanakkale AKP milletvekili Bülent Turan G-20 toplantısı sonrasında bir açıklama yaptı ki; kelimenin tam anlamıyla evlere şenlik

1521

“Türkiye uluslararası kurumların yapısını sorgulamaya devam edecek” başlıklı açıklama yapıp, sonra Türkiye’nin yalnızlığından dem vurmak nasıl bir kavrayıştır anlamak mümkün değil.

“Yalnız kalsa da cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve başbakanımız Ahmet Davutoğlu öncülüğünde uluslararası sistemdeki adaletsizliği, temsiliyet sorununu Türkiye tüm ısrarıyla gündeme getiriyor” şeklinde ifade edilen yaklaşım ancak  Erdoğan  ve Davutoğlu’na  yaranma amacıyla bir anlam ifade edebilir.

Yalnız kalarak sistemdeki adaletsizlik nasıl sorgulanabilir ki !...

Yoksa Bülent Turan, bir zamanlar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın baş danışmanlığını yapan İbrahim Kalın’ın, “değerli yalnızlık” teorisini mi parlatmaya çalışıyor.

Ortadoğu konusunda Türkiye’nin kabul edilmeyen politikalarını savunmak adına gündeme getirilen “değerli yalnızlık “ teorisi için siyaset bilimcileri, bunun bir “spin doktorluğu “ denemesi olduğunu söylemişlerdi.

Gerçekte kötü ve zararlı olan bir durumun sanıldığı kadar fena olmadığı ve hatta iyi bile olduğu hususunda halkı ve etrafı inandırmak için yapılan numaralara, siyasal iletişimde “spin doktorluğu” deniyor.

Bülent Turan yapmış olduğu açıklamada “Türkiye`nin uluslararası itibarının arttığını” söylemektedir.

Ancak G-20 toplantısına ilişkin medyadaki notları okuduğumuzda bu itibarın nasıl bir şey olduğunu net olarak görebiliyoruz;

“Dünya liderleri Erdoğan`ı teğet geçti... Obama sakız çiğnedi

Türkiye`nin ev sahipliği yaptığı G20 Liderler Zirvesi`nde dün Erdoğan`ı es geçen liderlerin ABD Başkanı Obama`nın elini sıktığı görülmüştü. Bugün ise Erdoğan`ın konuşma yaptığı sırada Obama, Erdoğan`ın konuştuğu sırada sakız çiğnerken görüntülendi.”(18 Kasım 2015 Cumhuriyet Gazetesi )

“Erdoğan konuşurken Obama kulaklık takmayıp sakız çiğnedi”( t24.com.tr)

Hadi bunları geçelim, Türkiye’nin özellikle Suriye konusunda savunduğu tezlerin hiç birinin bir değerinin kalmadığına tanıklık edildi zirvede.

Suriye krizinin çözümüne ilişkin tek tezinin Esad’ın devrilmesi olduğunu söyleyen Erdoğan ,Davutoğlu ikilisi aynı zamanda Suriye sınırında “uçuşa yasak bölge” ve “güvenli bölge” oluşturmak noktasında bir politika belirlemişti.

Erdoğan , Davutoğlu ikilisi bu tezlerin batılı müttefikler tarafından benimsenmesiyle övünürken G-20 toplantısında ABD Başkanı Obama “Güvenli Bölge ve Suriye`ye Kara Harekatı Olmayacak” sözleriyle Türkiye’nin tezlerinin geçerliğinin olmadığına hükmetti.

Zaten Türkiye son birkaç ayda geri adım atmış, ABD ve NATO’nun da öğütlerine uyarak, bir yandan İncirlik başta olmak üzere üslerini ABD savaş uçaklarına açarken kendisi de koalisyonun IŞİD’e yönelik hava operasyonlarına katılmaya başlayarak ABD’ye yakınlaşmaya çok önem verdiğini gösteren bir tutum benimsemişti.

Gerçekler böyle iken Bülent Turan’ın yapmış olduğu değerlendirmedeki “itibar” “nerede kaldı diye sormadan geçemiyor insan.

Hele Obama’nın basın açıklamasında bilhassa G-20`deki Müslüman ülke liderlerine dönük ifade ettiği “Müslüman ülkelere radikal terör örgütlerine gençlerin yönelmesi konusunda sorumluluklarını yerlerine getirip getirmediklerini kendi kendilerine sormasını” talep etmesi, zirvede  Türkiye ve Suudi Arabistan dışında Müslüman ülke olmadığı düşünülürse  itibar olarak gururlanılan olguların altındaki kaygılar bir bir ortaya çıkmaktadır.

Putin`in yaptığı açıklamalar daha da önemli,isim vermiyor ama radikal teröre destek veren ülkeler var diyor.

Omuza el atmakla, koldan çekiştirmekle itibar sağlanmıyor.

Diplomaside bir cümle bile tüm itibarını alıp götürecek sonuçlar doğurabiliyor.

Birde şu teröre karşı olma konusunda Bülent Turan’ın  "“Ya amasız, fakatsız ortak bir tepki ortaya koyacağız ya da uluslararası terör tüm dünyayı esir alacak”sözleri  var ki ;daha evvel Konya’da  İzlanda maçında, şimdi de İstanbul’da yapılan saygısızlık nedeniyle şeriatçı cihatçı çetelerin etkisindeki hareketlerin  nasıl bir sonuç yaratacağını da   herhalde algılayabiliyordur. Böylesine bir saygısızlık karşısında susmak terör karşısında tavırsız kalmaktan başka bir şey ifade etmez.

Böylesine saygısızlığın yapıldığı bir ülkenin diğer ülkeler nezdinde itibarının olması düşünülemez.

Bizim ülkemizde Paris katliamı için yapılan saygı duruşu protesto edilirken İngiltere’de, İngiltere Fransa maçı öncesi stattaki tüm İngiliz vatandaşları hep birlikte Fransa mili marşını söyledi.

Böylesine milliyetçi, ırkçı, mezhepçi gerici tavırların yaşandığı   ülkemizde ,adı Türkiye Büyük Millet Meclisi olan bir kurumda Türkiye Milleti kavramını kullanan bir milletvekilini anlamakta mümkün olmayacaktır.

İşgüzarlıkta üstüne olmayan Deniz Baykal herhalde şimdi önüne; Türkiye Cumhuriyetini adını Türk Cumhuriyeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi adını da Türk Büyük Millet Meclisi olarak değiştirme görevini koyacaktır.

 

Tayyip Erdoğan ile arası iyidir, kırmaz kendisini…